Yunanistan Hakkında Bilgiler
Yunanistan yolculuğu ve Yunan adalar, Yunanistan yolculuğu, rehberlik eder;Kocaman, Yunanistan tatillerinde önemsiz sayar. Yunanistan’ın bir büyük-ölçek tur hizmetinin, gezdiği gibi ve Yunanistan tatillerinin olduğu gibi, biz, sana en yüksek bedeller ve en iyi hizmeti teklif edebiliriz. Senin, planın olduğu andan itibaren, senin seçeneğinin önemsiz sayılan Yunanistan turu, lütfen senin tatilini ayırması için bizim tur hizmetimizi çağırır, ve bizim en iyi hizmetimizle para hariç!
Yunanistan Tarihi
Bugün doğru-yolculukla senin karşılanabilir Yunanistan turunu ayırın bizim tur hizmetimize bakarsın, bir kara tur paketi veya Yunan ada, gezdiği için, bizim kuyumuz, personelin, senin için en iyi çözümü bulacak olduğunu eğitti.
Biz, hepinize bunda ayrıntıları vermeyi deneriz, Yunanistan ve onun büyük şehir Atinası, gerçekten harika yerlerdir senin oturman için senin seçeneğinin yerini sağlayan internet üzerinde rezervasyona seçmekte sana yardım eder, ve bilgi, bakar, Yunanistan turu olduğu için. Yunanistan, güney Avrupa’da yerleştirilir. Yunanistan ve Yunan adalar, Avrupa’nın favori varış yerlerinin biridir.
Yunanistan'da Kesinlikle Görülmesi Gereken Yerler
Yunanistan'da görülmesi gereken yerleri sıralamak oldukca kolay ve saymakla bitmez aslında. Öte yandan bu yerlerden 5 tanesini şeçmek de bir o kadar zor. Bu yüzden işin kolayına kaçıp Yunanistan'ı ilk kez ziyaret edecek olanlara en popüler yerlerden bize göre kesinlikle ziyaret edilmesi gerekenleri sizler için derledik.
Atina Akropolis
Yunanistan'ın hatta batı medeniyetinin sembolü Akropolis arkeoloji kompleksi görülmeden kimse Yunanistan'ı gördüm diyemez. Herkesin Yunanistan denince aklında canlanan antik tepe Akropolis her yıl milyonlarca turistin akın ettiği Yunanistan'ın en popüler cazibe merkezidir. Yunanistan'da görülmesi gereken yerlerin başında gelen Akropolis'le ilgili daha fazla bilgi ve resimler için Akropolis sayfasını ziyaret etmelisiniz. Öte yandan Akropolis'e giriş saatleri, açık-kapalı olduğu günler ve giriş ücreti gibi pratik bilgiler için Akropolis Bilgi sayfasını ziyaret etmelisiniz. Hazır Akropolis'e gitmişken hemen yakınlardaki Akropolis Müzesini de ziyaret etmeyi unutmayın.
Hanya
Yunanistan'da görülmesi gereken yerler arasında ikinci sırayı Girit'in en güzel kenti Hanya'ya verdik. Hanya kenti türk mahallesi Splantzia, Topanas semti ve Hanya tarihi Venedik limanı ile Yunanistan'da görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. Hanya'ya Atinadan havayoluyla doğrudan Hanya Havalimanına ya da Atina Pire (Piraeous) limanından Hanya Suda limanına feribotla gitmek mümkündür.
Feribot seferleri kış aylarında haftanın 4 günü yaz aylarında ise hergün gündüz ve gece olmak üzere iki kez bulunmaktadır. Ayrıca İstanbul'dan Girit'in Kandiye kentine Aegean havayollarının direk seferleri bulunmaktadır. Hanya ile ilgili daha fazla bilgi ve resimler için aşağıdaki sayfaları ziyaret edebilirsiniz.
Santorini
Santorini adası Yunan adaları denince bir çok kişinin aklına gelen ilk adadır. Yaklaşık 20 bin nüfusa sahip olan adanın yaz aylarında nüfusu oldukca artmaktadır. Her yıl yaklaşık yarım milyon turist adayı ziyaret etmektedir. Adaya olan yoğun taleb ve adanın doğal turist kapasitesi neticesinde Yunanistan'ın turistler için en pahalı adalarından biri olmaktadır.
Santorini adası Antik Girit Minoan medeniyetinin ilk yayıldığı yerlerden biri ayrıca Minoan medeniyetinin yok olmasına yol açan volkanın bulunduğu adadır. Santorini'ye Girit'ten ve Atina'dan deniz yoluyla ya da hava yoluyla farklı noktalardan ulaşım mevcuttur.
Knosos - Kandiye
Yunanistan'da kesinlikle görülmesi gereken yerlerden bir diğeri de Minoan Medeniyetine ait kalıntıların sergilendiği açık hava Knossos kompleksidir. Knossos Avrupa'nın en eski kentidir. Knossos Girit'in Kandiye şehrinde yer almaktadır.
Rodos
Rodos'la ilgili fazla söze gerek yok Yunanistan'da kesinlikle görülmesi gereken yerlerde ilk beşte yer almaktadır. Türkiye'ye oldukca yakın bir konumda bulunan Rodos adası özellikle tarihi yapıları ve sokakları ile oldukca özel bir yerdir.
Yunanistan'daki En İyi 10 Plaj
1. Süper Cennet Plajı, Mikonos: Mikonos’un plajları kristal suları ve altın rengi kumu sayesinde, pek tabi çok yıldızlı hizmeti ve kusursuz organizasyonundan söz etmeye gerek bile yok, Ege’de en iyi olarak ün kazandı. İsmine en uygun mükemmelliklerden biri, Süper Cennet, yarı saydam turkuaz suyuyla geniş plajlı koydur. Dalın ve yüzeye çıkmadan gözlerinizi açın, bir kerede neden Yunanistan’ın en güzeli olarak değerlendirildiğini anlayacaksınız.
2. Lalaria Plajı, Skiathos: Lalaria’nın büyüsünü yakalamaya hangi kelimeleri gücü yeter ki? Adanın ticari markası, sık sık en çekici plaj ünvanını kazanıp ve ününü dünya çapında duyurmuştur. Zümrüt suyu ve dimdik yükselen kayaların altındaki pürüzsüz beyaz çakıl taşları, yakından görmek için sabırsızlanan istekli ziyaretçilerle dolu düzinelerce günlük tekneyi cezbediyor.
3. Sarakiniko Plajı, Milos: Rüzgar ve dalgalarca ilgi çekici şekillere dönüşmüş tebeşir kadar yumuşak süt beyazı kayalar. Kıyıdan uzaklaştıkça mavinin her tonuna dönen yeşil sulu derin bir körfez. Psychedelic.
4. Kolymbithres Plajı, Paros: Noussa koyuna sıkışmış bu ünlü plajın muhteşem mavi-yeşil suyu ve çeşitli boyutlarda enfes altın koylu hayali görünüşlere ait şekillere dönüşen pürüzsüz grimsi kayaları vardır.
5. Shipwreck Koy (Navagio) Plajı, Zakynthos: Panayiotis denen eski bir teknenin Zakynthos’u dünyaca ünlü kılan binlerce anlık fotoğrafın ve videonun yıldızı olacağını kim tahmin edebilirdi ki? Karaya oturduğu plaj dimdik beyaz kayalarıyla, turkuaz suyu ve beyaz kumuyla büyülü bir ortam oluşturmaktadır. Bu inanılmaz temiz suyuna dalmaktan kesinlikle kendinizi alıkoyamayacaksınız.
6. Myrtos Plajı, Kefalonya: Assos ve Argostoli arasındaki bu inanılmaz plaj tam anlamıyla nefes kesicidir. Adada tartışmasız en ünlü olan plaj, Yunanistan’ın herhangi bir ilk on listesinde olmazsa olmazdır. Beyaz kum, ince çakıllar, inanılmayacak kadar yüksek uçurumların dibinde masmavi sular - bir kere gördüğünüzde bir daha unutamazsınız.
7. Kanal D'Amour Plajı, Korfu: Sidari ve Peroulades arasındaki bu sürreal ortama inanabilmek için görmek gerekir: beyaz, oyulmuş kayalar, mağaralar, küçük plajlar, mavi-yeşil su. Olağan dışı oluşumlar arasında, Canal d'Amour ön plana çıkıyor. Kim bu kayanın dar açıklığında yüzerse diğer tarafta aşkı bulacaktır derler.
8. Porto Katsiki Plajı, Lefkas: Gün batımıyla turuncuya dönen muazzam beyaz kayalıkların dibindeki bu plaj tüm Akdeniz’de en iyi altı plajdan biri seçildi.
9. Balos Plajı, Girit: Akdeniz’de en iyilerden biri olarak değerlendirilen Yunanistan’daki diğer bir en egzotik plaj olan Balos Kissamo yakınında batı Girit boyunca uzanır. Burada toprak pembe ve beyaz olarak parıldar, Venedik kalesiyle Gramvousa adacığı manzaraya masalsı bir not eklerken su, mavi ve yeşilin en büyüleyici tonlarını bir araya getirir.
10. Voidokoilia Plajı, Mora: Messinia’daki bu plajın fotoğrafları aşırı hızlı bir şekilde yayıldı. Enfes mavi-yeşil suyu çevreleyen bu beyaz kum sanki teknik ressamın elinden çıkmış gibi şüphe uyandıran mükemmel bir yarım daire gibidir. Arkasındaki bozulmamış çevre de Yunanistan’ın ilk on plajı arasında gösterilmesinin başka bir sebebidir.
Yunanistan'da Gece Hayatı
Yunanistan’ın her noktasında eğlence var: Atina, Selanik, Kikladlar, Girit, Rodos, Korfu, Arahova. Ve tabii ki dünyaca ünlü uluslararası buluşma noktaları: Mikonos ve Yunanistan’ın dünyanın her yerinden hayranları kendine çeken Girit’te Hersonissos ve Malia; Zante’de Lagana ve Korfu’da Kavos’un olduğu gibi parti adalarıdır.
Yunanistan gece hayatının tanıdık yüzlerini keşfedin: lüks otellerin sakin barları ve adalardaki ay ışığının teknelere ve denize parladığı retro barlar. Sizin için hazırlanmış plajda bulunan barlarda dans edin; sabahlara kadar ikram edilen shotların ve kokteyllerin tadına bakın.
Adaların ara sokaklarını süsleyen şık barlarda çalan etnik, rock, Latin ve Yunan müziğine; ve sokaklarda son ses House ve En iyi 40 türünde, dünyanın her yerinden konuk DJlerin katıldığı kulüplerin müziğine kulak verin. Partiler ve özel etkinlikler günün ilk ışıklarına kadar devam ediyor. Köy meydanlarındaki panayırlar ve festivallerde kendinizi büyük bir dans dairesinin içinde, yerel halkla el ele onların geleneklerini devam ettirirken bulabilirsiniz.Yunanistan’dan ayrılırken, ‘eğlence’ kavramına eskisi gibi bakmadığınızı fark edeceksiniz!
Atina’da Gece Hayatı
Atina'da gece yeni başladı. Otelin havuz barından: bir mesaj gönderen Akropolis’i göreceksiniz: eğlenmenin tam zamanı! Yavaşça kokteylinizi yudumlayın, müziğin ritmine kapıldıkça, şehir önünüze serilecek ve sizi eğlenceye davet edecek. Zaman eğlenme zamanı.
Akşamı geçirmenin binden fazla farklı yolunu keşfedeceksiniz: canlı Yunan müziği ve DJ setleri ile hip barları, açık hava kulüpleri ve buzukilerdeki dans masaları sizi bekliyor. Geceyi nerede bitirdiğiniz önemli değil, unutulmaz anlar yaşamak üzeresiniz.
Mikonos’ta Gece Hayatı
Mikonos’un çok uluslu ortamında badanalı kaldırımlarında gezerken, sayısız meşhur bar ve kulüplerde rahatı yerinde Atinalılar, şık Avrupalılar ve ünlülerle karşılaşacaksınız. Zarif Kiklad estetiği ile dolu tasarım detayları ve gülümseyen yüzlerle, sihir ve parıltı dolu büyüleyici bir akşam sizi bekliyor.
Gece başladığında sahildeki kulüplere gidip Ege manzarası eşliğinde sabaha kadar çılgınca dans edeceksiniz. Ertesi gün, parti erken başlar. Plaj barlarında DJ’ler her türden çalar ve güneşin altında, elinizde şampanya ayağınız kumlarda ritme ayak uydurursunuz.
Selanik’te Gece Hayatı
Şehir merkezinde atmosfer gece ve gündüz boyunca diri bir enerjiyle doludur. Her bir adımda şu saklı cevherleri keşfedeceksiniz: tarihi kafeler, eski ambarlarda bulunan yenilenmiş sanayi ve müzik alanlarında tasarımı etkileyici şekilde yapılmış kulüplerin yanı sıra samimi barlar, canlı rock konserlerinin ev sahipliği.
Yerlilerin favori uğraklarına gidip her zevki tatmin edebilecek Selanik cevherleri hakkında size rehber olmalarına izin verin. ‘Kuzeyin gelini’ olarak anılan bu şehirde eğlence güneşin doğuşuyla sunulan sıcak bir çorba gibi yerel bir gelenektir.
Yunanistan İklim
Yunanistan, yarımadaya ait ve dağlık bir ülke cazibe ve güzellikte benzersizdir. Bu güzel Yunanistan ülkesi, dünyada başka herhangi bir yerden daha çok kültür ve tarihi değeri tutar.
Bizim Yunanistan listemiz, gezer, Yunan adalar: Yunanistan, Atina, anakara ve Yunan adalarda gezer.
Tur paketleri, çok daha az bedeldir. Onlar, en popüler alanlar ve Yunan adaların bir kısmında yer alır.Yunanistan ve Yunan adalar, Yunanistan’da tatil tatilleri için favori varış yeridir.
Doğru-yolculuk, Yunanistan ve Yunan adalara yolculuğu sağlar, Yunanistan, aile turu olan paketleri gezer, Yunanistan’da balayı geçirir, özel turlar olan grup turu, kol gezer, oteller, ve bütünüyle ortak hizmetlerin türü ve bilgi, yolculuk yapmayı anlattı, ve Yunanistan boyunca tatil.
Yunanistan Tarihi
Bizim tur hizmetlerimiz, Yunanistan, Yunanistan tur rehberi, yolculuk ve bir Yunanistan otel rehberine tam rehberdir. İnsanların çoğu, Yunanistan’da tatilleri seçer, kristalle her adanın birçok güzel manzara ve uzun kumlu plajları, suları açtığı için.
Bazıları, en üst dünyanın plajlarının olduğu gibi düşünülür. Ülkenin ana cazibelerinin biri, onun kıyılarını dekore ediyor olan birçok Yunanistan plajıdır. Bütün Yunanistan plajlarının, onların kendi güzelliği var, ve cezbetir. Bunlar, bizim takımımızın ve kamu düşüncemizin, çoğundan itibaren güzel düşündüğü plajların bir kısmıdır.
Bizim bütün Yunanistanımız, gezer, yolculuklar, tatil, deniz gezileri kişiler için özellikle tasarlanan, aktif tatiller arıyor ve, kim, özel yeri beğenir, ve lüks, taşır, iyi yiyecek ve şarapla içeride bir gevşemiş birleştirdi.
Yunan adalara en iyi yol, feribot botu tarafındandır. Onlar, ucuzdur, ve lokantalarla gevşetmek, ve güzel dekor.
Uzak Yunan adalara botlar, Crete’yi beğenir, Rhodes, ve Lesvos, akşamda bırakır. Bir kabinle, bir otelde uyumaya gitmek gibidir, ve yeni bir yerde uyandırmak. Botlar, caddenin karşısındadır. Her ada için feribotları bulmanın olduğu sana söyleyen dokta bir harita vardır. Sen hatta, fazla buna rağmen botta onlara satın alabilirsin, eğer sen, bir kabini istersen, sen, önceden onu almalıydın.
24 Temmuz 2017 Pazartesi
Zambia tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri
Zambia Hakkında Bilgiler
Güney Afrika’da yer alan bir devlet. 8° 12’ ve 18° 03’ güney enlemleri ile 22° ve 33° 42’ doğu boylamları arasında kalır. Zambia’nın komşu olduğu ülkeler, kuzeyde Zaire; doğuda Tanzanya, Malami, Mozambik; güneyde Zimbabwe, Namibia, batıda Angola’dır.
Zambia Tarihi
Zambia’nın ilk tarihi hakkında pek az şey bilinmektedir. Buraya ilk gelen Avrupalılar, 1514’te Portekizliler oldu. Fakat ülkede ilk defa büyük çapta keşif yapan misyoner David Livingstone’dur. 1850’de ülkeye gelen Livingstone ölünceye kadar (1873) İngiltere lehine sömürgeleştirme hazırlıkları yaptı.
Zambia tarihinde diğer önemli bir şahıs olan Cecil John Rohdes 1888’de ülkedeki mahalli şeflerle madenler üzerine anlaşmalar imzaladı. Bölgeyi keşf ve geliştirme için İngiltere hükümetinin imtiyaz tanıdığı İngiliz Güney Afrika şirketini kurdu. İngiliz hükümeti buna ülke üzerinde tam ekonomik ve siyasi kontrol imkanı tanıdı. 1924’e kadar ülkeyi gerçekten yöneten bu şirketti. 1924’te İngiliz hükûmeti kontrolü üzerine alarak, Kuzey Rodezya himaye devletini kurdu.
1953’te Kuzey Rodezya (şimdiki Zambia), Güney Rodezya (şimdikiRodezya) ve Nyasaland (şimdiki Malami) Rodezya ve Nyasaland federasyonunu kurdular. Afrikalıların çoğunluğu, yönetim beyazların elinde olduğundan, muhalefet ettiler. 1962’de Nyasaland federasyondan ayrıldı ve 31 Aralık 1963’te federasyon dağıldı.
1964 Ocağında Kuzey Rodezya’da iç bağımsızlık tanıyan bir anayasa uyarınca seçimler yapıldı. 24 Ekim 1964’te ülke Zambia ismini alarak bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlığını kazanmasından sonra devlet başkanı olan Kenneth Kaunda 1991’de yapılan başkanlık ve parlamento seçimlerini kaybedinceye kadar bu görevini devam ettirdi. 1991’de seçimleri kazanan Frederick Chiluba devlet başkanı oldu.
Zambia Fiziki Yapı
Zambia topraklarının çoğu hafif dalgalı yüksek bir yayla üzerindedir. Yaylanın deniz seviyesinden yüksekliği 915 m ila 1525 m arasında değişmektedir. Güneye doğru uzanan ve Afrika’nın nehirlerinden biri olan Zambezi’nin meydana getirdiği vadi yaklaşık olarak 600 m yüksekliğindedir. Kuzeydoğudaki yaylayı kuzey-güney istikametinde akan LuangwaNehri keser.
Zaire hudûdundan doğan Kafve Nehri, güney istikametinde akarak batı yaylasına uzanır. Luangwa ve Kafve nehirleri Zambezi’nin kollarıdır. Zambia’nın kuzeyinde üç göl bulunur: Tanganika, Nweru ve Bangweulu gölleri. Bunlardan sadeceBangweulu tamamen Zambia hudutları içindedir. Kuzeydoğuda Muchinga Dağları 2130 m yüksekliğe ulaşır. Zaire sınırı boyunca yükseklik ortalaması 1280 m’dir.
Zambia İklim
Zambia ekvatora yakın olmakla birlikte, iklimi daha çok rakımla (yükseklikle) ilgilidir. Ülkede üç mevsim görülür. Mayıstan ağustosa kadar ülke soğuk ve kuraktır. Kasıma kadar sıcaklık yükselir ve yağış görülmez. Aralık-nisan arası yağışlı geçer. Güneyde yıllık yağış miktarı 584 mm, kuzeyde 1278 mm’dir. Ülkedeki ortalama yıllık yağış miktarı ise 814 mm’dir. Sıcaklıklar soğuk mevsimde 16°C ila 27°C, sıcak mevsimde 27°C ila 32°C arasındadır. Sadece kasım ayında, vadilerde aşırı sıcaklık görülür.
Zambia Tabii Kaynaklar
Zambia’nın büyük bölümünü meydana getiren yüksek yaylalar kesif ormanlarla kaplıdır. Kobalt, bakır, çinko, altın, kurşun, vanadyum, manganez ve maden kömürü ülkenin başlıca yeraltı zenginlikleridir.
Zambia Nüfus ve Sosyal Hayat
8.300.000 nüfuslu Zambia’da nüfus yoğunluğu 11’dir. Halkın % 43’ü şehirlerde, kalanı köylerde yaşar. En büyük nüfus merkezleri başşehir Lusaka ile Kitwe ve Ndola’dır.
Zambialıların çoğu Bantu kabilelerine mensuptur. Bantular M.S. 1200 yıllarında Kongo havzasından göç etmiş ve Zambia’daki bir kısım Pigmeleri (Cüce Orta Afrika Zencileri) sürmüşlerdir. Bugün Zambia’da 8 büyük etnik gruba ayrılmış 73 kabile vardır. Güneybatıda Barotseler, kuzeyde Bembalar ve doğuda Çeva önemli etnik gruplardır. Zambia’da % 1,5 civarındaki Avrupalıların çoğu şehirlerde ikamet eder.
Zambialılar 30’a yakın lehçe kullanır. En çok konuşulan diller arasında Bemba, Lozi, Nyanja, Tonga, Luvale ve Lunda sayılabilir. Halkın büyük çoğunluğu putperest, % 21’i Protestan ve Müslümandır. Zambia bağımsızlığını kazanmadan önce ilkokul paralı ve yıllığı 30 dolardı. Ortaokul ise 50 dolardı. Çok kimse bu yüzden çocuklarını okula gönderemiyordu. Bağımsızlığını kazandıktan sonra okul parasız oldu. Okuma-yazma oranı % 54’tür. Lusaka’da modern bir üniversite mevcuttur.
Zambia Siyasi Hayat
Zambia Cumhûriyeti 136 üyeli bir parlamentoya sahiptir. 11 üyesi devlet başkanı tarafından atanır. Parlamento üyeleri beş yılda bir seçilir. Devlet başkanı anayasaya göre 5 yılda bir doğrudan halk tarafından seçilir. Ülke 9 eyalete ayrılmıştır. Üye olduğu milletlerarası kuruluşlar: Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği Teşkilatı ve İngiliz Milletler Topluluğudur.
Zambia Ekonomi
Zambia’da çalışan nüfûsun % 65’i tarımla, % 35’i sanayi ve ticaretle uğraşır. Ülkenin belli başlı tarım ürünleri mısır, tütün, yerfıstığı, pamuk ve şekerdir. Tekstil, lastik, boru, patlayıcı madde ve tütün sanayileri gelişmiş durumdadır. Önceleri yabancı sermayenin elinde olan maden işletmesi, 1969’dan itibaren yavaş yavaş devletleştirilmiştir. Kauçuk ve fildişi ülkenin önemli zenginlik kaynaklarındandır.
Zambia’nın belli başlı ihraç malları bakır, kurşun, çinko ve tütündür. Ülke en çok mamul maddeler ve makinalar ithal eder. Bakır ana ihraç malı olup, dünya piyasasında bakır fiyatlarının düşmesi Zambia’ya büyük ölçüde tesir etmektedir. Mesela 1980 başlarında bakır fiyatlarındaki düşüş, ekonomik sıkıntıya sebep olmuştur.
İthal mallarının çoğu Suudi Arabistan, Almanya ve ABD’den gelir. İhraç mallarının çoğu Japonya, Fransa, İngiltere ve ABD’ye gider.Ulaşım: Denize kendi topraklarından çıkış yolu olmaması, Zambia için mesele teşkil etmektedir.
Halihazırdaki demiryolu Zimbabwe’ye irtibatlıdır. Dares Salam’a giden bir petrol boru hattı döşenmiş ve Tanzanya’nın Dar es Salaam’a bağlanan demiryoluna irtibat için demiryolu yapılmıştır. Denize doğru geniş bir karayoluna ihtiyaç duyulmaktadır. Zaire’den denize çıkış sağlayan mevcut karayolunun kullanılması güç ve pahalıdır.
Güney Afrika’da yer alan bir devlet. 8° 12’ ve 18° 03’ güney enlemleri ile 22° ve 33° 42’ doğu boylamları arasında kalır. Zambia’nın komşu olduğu ülkeler, kuzeyde Zaire; doğuda Tanzanya, Malami, Mozambik; güneyde Zimbabwe, Namibia, batıda Angola’dır.
Zambia Tarihi
Zambia’nın ilk tarihi hakkında pek az şey bilinmektedir. Buraya ilk gelen Avrupalılar, 1514’te Portekizliler oldu. Fakat ülkede ilk defa büyük çapta keşif yapan misyoner David Livingstone’dur. 1850’de ülkeye gelen Livingstone ölünceye kadar (1873) İngiltere lehine sömürgeleştirme hazırlıkları yaptı.
Zambia tarihinde diğer önemli bir şahıs olan Cecil John Rohdes 1888’de ülkedeki mahalli şeflerle madenler üzerine anlaşmalar imzaladı. Bölgeyi keşf ve geliştirme için İngiltere hükümetinin imtiyaz tanıdığı İngiliz Güney Afrika şirketini kurdu. İngiliz hükümeti buna ülke üzerinde tam ekonomik ve siyasi kontrol imkanı tanıdı. 1924’e kadar ülkeyi gerçekten yöneten bu şirketti. 1924’te İngiliz hükûmeti kontrolü üzerine alarak, Kuzey Rodezya himaye devletini kurdu.
1953’te Kuzey Rodezya (şimdiki Zambia), Güney Rodezya (şimdikiRodezya) ve Nyasaland (şimdiki Malami) Rodezya ve Nyasaland federasyonunu kurdular. Afrikalıların çoğunluğu, yönetim beyazların elinde olduğundan, muhalefet ettiler. 1962’de Nyasaland federasyondan ayrıldı ve 31 Aralık 1963’te federasyon dağıldı.
1964 Ocağında Kuzey Rodezya’da iç bağımsızlık tanıyan bir anayasa uyarınca seçimler yapıldı. 24 Ekim 1964’te ülke Zambia ismini alarak bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlığını kazanmasından sonra devlet başkanı olan Kenneth Kaunda 1991’de yapılan başkanlık ve parlamento seçimlerini kaybedinceye kadar bu görevini devam ettirdi. 1991’de seçimleri kazanan Frederick Chiluba devlet başkanı oldu.
Zambia Fiziki Yapı
Zambia topraklarının çoğu hafif dalgalı yüksek bir yayla üzerindedir. Yaylanın deniz seviyesinden yüksekliği 915 m ila 1525 m arasında değişmektedir. Güneye doğru uzanan ve Afrika’nın nehirlerinden biri olan Zambezi’nin meydana getirdiği vadi yaklaşık olarak 600 m yüksekliğindedir. Kuzeydoğudaki yaylayı kuzey-güney istikametinde akan LuangwaNehri keser.
Zaire hudûdundan doğan Kafve Nehri, güney istikametinde akarak batı yaylasına uzanır. Luangwa ve Kafve nehirleri Zambezi’nin kollarıdır. Zambia’nın kuzeyinde üç göl bulunur: Tanganika, Nweru ve Bangweulu gölleri. Bunlardan sadeceBangweulu tamamen Zambia hudutları içindedir. Kuzeydoğuda Muchinga Dağları 2130 m yüksekliğe ulaşır. Zaire sınırı boyunca yükseklik ortalaması 1280 m’dir.
Zambia İklim
Zambia ekvatora yakın olmakla birlikte, iklimi daha çok rakımla (yükseklikle) ilgilidir. Ülkede üç mevsim görülür. Mayıstan ağustosa kadar ülke soğuk ve kuraktır. Kasıma kadar sıcaklık yükselir ve yağış görülmez. Aralık-nisan arası yağışlı geçer. Güneyde yıllık yağış miktarı 584 mm, kuzeyde 1278 mm’dir. Ülkedeki ortalama yıllık yağış miktarı ise 814 mm’dir. Sıcaklıklar soğuk mevsimde 16°C ila 27°C, sıcak mevsimde 27°C ila 32°C arasındadır. Sadece kasım ayında, vadilerde aşırı sıcaklık görülür.
Zambia Tabii Kaynaklar
Zambia’nın büyük bölümünü meydana getiren yüksek yaylalar kesif ormanlarla kaplıdır. Kobalt, bakır, çinko, altın, kurşun, vanadyum, manganez ve maden kömürü ülkenin başlıca yeraltı zenginlikleridir.
Zambia Nüfus ve Sosyal Hayat
8.300.000 nüfuslu Zambia’da nüfus yoğunluğu 11’dir. Halkın % 43’ü şehirlerde, kalanı köylerde yaşar. En büyük nüfus merkezleri başşehir Lusaka ile Kitwe ve Ndola’dır.
Zambialıların çoğu Bantu kabilelerine mensuptur. Bantular M.S. 1200 yıllarında Kongo havzasından göç etmiş ve Zambia’daki bir kısım Pigmeleri (Cüce Orta Afrika Zencileri) sürmüşlerdir. Bugün Zambia’da 8 büyük etnik gruba ayrılmış 73 kabile vardır. Güneybatıda Barotseler, kuzeyde Bembalar ve doğuda Çeva önemli etnik gruplardır. Zambia’da % 1,5 civarındaki Avrupalıların çoğu şehirlerde ikamet eder.
Zambialılar 30’a yakın lehçe kullanır. En çok konuşulan diller arasında Bemba, Lozi, Nyanja, Tonga, Luvale ve Lunda sayılabilir. Halkın büyük çoğunluğu putperest, % 21’i Protestan ve Müslümandır. Zambia bağımsızlığını kazanmadan önce ilkokul paralı ve yıllığı 30 dolardı. Ortaokul ise 50 dolardı. Çok kimse bu yüzden çocuklarını okula gönderemiyordu. Bağımsızlığını kazandıktan sonra okul parasız oldu. Okuma-yazma oranı % 54’tür. Lusaka’da modern bir üniversite mevcuttur.
Zambia Siyasi Hayat
Zambia Cumhûriyeti 136 üyeli bir parlamentoya sahiptir. 11 üyesi devlet başkanı tarafından atanır. Parlamento üyeleri beş yılda bir seçilir. Devlet başkanı anayasaya göre 5 yılda bir doğrudan halk tarafından seçilir. Ülke 9 eyalete ayrılmıştır. Üye olduğu milletlerarası kuruluşlar: Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği Teşkilatı ve İngiliz Milletler Topluluğudur.
Zambia Ekonomi
Zambia’da çalışan nüfûsun % 65’i tarımla, % 35’i sanayi ve ticaretle uğraşır. Ülkenin belli başlı tarım ürünleri mısır, tütün, yerfıstığı, pamuk ve şekerdir. Tekstil, lastik, boru, patlayıcı madde ve tütün sanayileri gelişmiş durumdadır. Önceleri yabancı sermayenin elinde olan maden işletmesi, 1969’dan itibaren yavaş yavaş devletleştirilmiştir. Kauçuk ve fildişi ülkenin önemli zenginlik kaynaklarındandır.
Zambia’nın belli başlı ihraç malları bakır, kurşun, çinko ve tütündür. Ülke en çok mamul maddeler ve makinalar ithal eder. Bakır ana ihraç malı olup, dünya piyasasında bakır fiyatlarının düşmesi Zambia’ya büyük ölçüde tesir etmektedir. Mesela 1980 başlarında bakır fiyatlarındaki düşüş, ekonomik sıkıntıya sebep olmuştur.
İthal mallarının çoğu Suudi Arabistan, Almanya ve ABD’den gelir. İhraç mallarının çoğu Japonya, Fransa, İngiltere ve ABD’ye gider.Ulaşım: Denize kendi topraklarından çıkış yolu olmaması, Zambia için mesele teşkil etmektedir.
Halihazırdaki demiryolu Zimbabwe’ye irtibatlıdır. Dares Salam’a giden bir petrol boru hattı döşenmiş ve Tanzanya’nın Dar es Salaam’a bağlanan demiryoluna irtibat için demiryolu yapılmıştır. Denize doğru geniş bir karayoluna ihtiyaç duyulmaktadır. Zaire’den denize çıkış sağlayan mevcut karayolunun kullanılması güç ve pahalıdır.
Zimbabve tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri
Zimbabve Hakkında Bilgiler
Güney Afrikada 15° 36 ve 22° 25 güney enlemleri ile, 25° 16 ve 33° 04 doğu boylamları arasında yer alan bağımsız bir devlet. Zimbabvenin komşu olduğu ülkeler kuzeyde Zambia, batıda Botsvana, güneyde Güney Afrika ve doğuda Mozambiktir.
Zimbabve Târihi
M.S. 4. asırda Banbu kabileleri bölgeye girmeye başladılar. On beşinci yüzyılda bugünkü Fort Victoria şehri yakınında Zimbabve veya Büyük Zimbabve olarak bilinen yerde bir din ve ticâret merkezi kuruldu. On beşinci asırda Mutota ve Matope yöneticileri doğuda Hint Okyanusuna ve batıda Kalahari Çölüne uzanan bir krallık kurdular. Sonradan bu krallığa Portekiz, Monomotapa krallığı adını verdi.
1505te Portekiz Mozambik kıyısındaki Sofalada bir üs kurdu. Buradan iç kesime giden ticâret yolları yapıldı. Portekizin Zambezinin yukarılarına doğru sokulması Monomotapa Krallığını zayıflattı. Ülke 1830larda güneyden gelen kavimler tarafından istilâ edildi. Bunlardan en önemlisi esas îtibâriyle günümüzdeki Zimbabvenin güney kısmında yerleşmiş olan Ndebele idi.
1888de İngiliz Cecil Rodes, Ndebele şefinden mâden işletme imtiyazı elde etti. Bunun kurduğu İngiliz Güney Afrika Şirketi, 1889dan 1923e kadar ülkede siyâsî ve ekonomik kontrolü elinde tuttu. 1923te GüneyRodezya (bugünkü Zimbabve) politik ve siyâsî iktidarı beyaz bir azınlığa veren bir anayasa altında muhtar bir sömürge olarak İngiltere tarafından ilhak edildi.
1953te Güney Rodezya ve Kuzey Rodezya (şimdiki Zambia) ve Nyasaland (şimdiki Malawi) Rodezya ve Nyasaland Federasyonunu kurarak birleştiler. Federasyon 1963te dağıldı. 1964te Kuzey Rodezya ve Nyasaland beyazların idâresinde bağımsızlıklarını kazandılar.
11 Kasım 1965te Başbakan İan D. Smith tek taraflı olarak Rodezyanın bağımsızlığını îlân etti. İngiltere buna karşı çıktı ve BM vâsıtasıyla ekonomik müeyyideler uygulattı.
Meselâ Rodezyaya gemiyle petrol ihrâcına ambargo koyuldu. Bununla berâber bir miktar petrol ve benzin GüneyAfrikadan ve Mozambikten ülkeye girdi. Mayıs 1968de BM Güvenlik Konseyi ticâret ambargosu koydurttu. Aralık 1972de Afrikalılar beyaz yönetime karşı gerilla savaşı başlattılar. 1978 ortasında altı binin üstünde asker ve sivil öldürüldü.
Rodezya birlikleri gerillaları mağlup etti. 1978de iktidar zenci çoğunluklara devroluncaya kadar kontrol Simith ve üç tanınmış zenci liderin elinde olmak üzere anlaşma imzâlandı.21 Nisan 1979da ülkenin herkese oy hakkı tanındığı ilk genel seçimde zencilerin çoğunlukta olduğu parlamento işbaşına geçti.
İngilterenin Thatcher hükümeti 1979da Zimbabve ile münâsebetlerini normal hâle getirmek için gayret safretmeye başladı. Zimbabve nihâyet 18 Nisan 1980de tam bağımsızlığına kavuştu. Yapılan seçimleri büyük bir çoğunlukla Mugabe kazandı. Günümüzde de devlet başkanı olan Mugabe, çeşitli kargaşalıklara rağmen yönetimde kalmayı başardı (1993).
Zimbabve Fizikî Yapı
Zimbabve doğu sınırında dağlarla yükselen, diğer sınırlarda alçalan yüksek bir yayla üzerindedir. Yaklaşık ülke topraklarının dörtte biri deniz seviyesinden 1200-1500 m yüksektir. Arâzi, doğu sınırı boyunca bulunan İnyanga Dağlarında 2600 myi aşarak en yüksek rakıma ulaşır. Arâzi kuzeybatıda Zambezi Nehrine ve Kariba Gölüne doğru yavaş yavaş alçalır. Bu nehir vâdisinde yükseklikler 200 m ile 600 m arasında değişir. Yukarı Zambezideki Victoria şelâlelerinin genişliği 1,6 kmyi aşar ve ana çağlayan 108 m yükseklikten dökülür.
Zimbabve İklim
Zimbabvede subtropikal bir iklim hüküm sürer. Yağışlı ılık mevsim Kasımdan Marta kadar sürer ve soğuk kurak mevsim temmuz ayında değişik yüksekliklerde sıcaklık ortalaması 11° ilâ 18°C arasında, sıcak ay olan Ekimde 20° ilâ 31°C arasında değişir. Yaylalarda yağış ortalamaları 650 ilâ 750 mm arasındadır. Yağış doğudaki dağlarda daha yüksek, güneydeki Limpopo ve Sabi vâdilerinde daha azdır.
Zimbabve Tabiî Kaynaklar
Güneybatıda bitki örtüsünü bodur çalılıklar ve dikenler, doğuda ise yapraklarını dökmeyen ağaçlar meydana getirir. Ülkenin belli başlı yeraltı zenginlikleri krom, altın, nikel, asbestos, bakır, demir ve mâden kömürüdür.
Zimbabve Nüfus ve Sosyal Hayat
9.870.000 nüfûsa sâhip olan Zimbabvede, halkın % 20si şehirlerde, kalanı köylerde yaşar. En önemli nüfus merkezleri 863.000 nüfuslu başşehir Harare ve 495.000 nüfuslu Bulawayodur.
Zimbabve nüfûsunun % 96dan fazlasını zenciler meydana getirir. Zenciler Bantu dillerini konuşan iki büyük ana gruba ayrılırlar. Bunlar Ndebele (zencilerin % 16sı) ve Shona (zencilerin % 80i)dır. Nüfûsun % 3ü Avrupalı, % 1i kadarı da Asyalı ve değişik ırklardandır.
İngiliz asıllı olan beyazların çoğu Protestandır. Zencilerin çoğu ise Putperesttir.
Beyazlar arasında okuma-yazma oranı % 100dür. Genel okuma-yazma oranı ise % 45tir. Resmî dil İngilizcedir. Halkın çoğu Shona ve Ndebele dillerini konuşur.
Zimbabve Siyâsî Hayat
Zimbabve Cumhûriyetlerinde Parlamento Senato ve Temsilciler meclisinden meydana gelir. Senato 40 Millet Meclisi ise 100 üyelidir. Senatonun 10, meclisin 20 üyesi devlet başkanı tarafından seçilir. Ülke 8 eyâlete ayrılmıştır. Zimbabve 1980den îtibâren Birleşmiş Milletlere üyedir.
Zimbabve Ekonomi
Zimbabve ekonomisi çeşitlilik arz eder. Tarım, mâdencilik ve îmâlât sektörlerinin hepsi önemlidir. Çalışan nüfûsun % 35i tarımla, % 30u sanâyi ve ticâretle, % 20si hizmetlerle, % 15i hükümet işleriyle uğraşır.Ülkenin belli başlı tarım ürünleri tütün, şeker, pamuk, mısır ve buğdaydır. Giyim, kimyâ sanâyileri ve hafif endüstri gelişmiştir.
Îmâlât için gerekli enerjinin çoğu Kariba Hidroelektrik Santralinde üretilir.Ticârî münâsebetlerde bulunduğu ülkelerin başlıcaları Güney Afrika, İngiltere, ABD ve Birleşik Almanyadır.
Güney Afrikada 15° 36 ve 22° 25 güney enlemleri ile, 25° 16 ve 33° 04 doğu boylamları arasında yer alan bağımsız bir devlet. Zimbabvenin komşu olduğu ülkeler kuzeyde Zambia, batıda Botsvana, güneyde Güney Afrika ve doğuda Mozambiktir.
Zimbabve Târihi
M.S. 4. asırda Banbu kabileleri bölgeye girmeye başladılar. On beşinci yüzyılda bugünkü Fort Victoria şehri yakınında Zimbabve veya Büyük Zimbabve olarak bilinen yerde bir din ve ticâret merkezi kuruldu. On beşinci asırda Mutota ve Matope yöneticileri doğuda Hint Okyanusuna ve batıda Kalahari Çölüne uzanan bir krallık kurdular. Sonradan bu krallığa Portekiz, Monomotapa krallığı adını verdi.
1505te Portekiz Mozambik kıyısındaki Sofalada bir üs kurdu. Buradan iç kesime giden ticâret yolları yapıldı. Portekizin Zambezinin yukarılarına doğru sokulması Monomotapa Krallığını zayıflattı. Ülke 1830larda güneyden gelen kavimler tarafından istilâ edildi. Bunlardan en önemlisi esas îtibâriyle günümüzdeki Zimbabvenin güney kısmında yerleşmiş olan Ndebele idi.
1888de İngiliz Cecil Rodes, Ndebele şefinden mâden işletme imtiyazı elde etti. Bunun kurduğu İngiliz Güney Afrika Şirketi, 1889dan 1923e kadar ülkede siyâsî ve ekonomik kontrolü elinde tuttu. 1923te GüneyRodezya (bugünkü Zimbabve) politik ve siyâsî iktidarı beyaz bir azınlığa veren bir anayasa altında muhtar bir sömürge olarak İngiltere tarafından ilhak edildi.
1953te Güney Rodezya ve Kuzey Rodezya (şimdiki Zambia) ve Nyasaland (şimdiki Malawi) Rodezya ve Nyasaland Federasyonunu kurarak birleştiler. Federasyon 1963te dağıldı. 1964te Kuzey Rodezya ve Nyasaland beyazların idâresinde bağımsızlıklarını kazandılar.
11 Kasım 1965te Başbakan İan D. Smith tek taraflı olarak Rodezyanın bağımsızlığını îlân etti. İngiltere buna karşı çıktı ve BM vâsıtasıyla ekonomik müeyyideler uygulattı.
Meselâ Rodezyaya gemiyle petrol ihrâcına ambargo koyuldu. Bununla berâber bir miktar petrol ve benzin GüneyAfrikadan ve Mozambikten ülkeye girdi. Mayıs 1968de BM Güvenlik Konseyi ticâret ambargosu koydurttu. Aralık 1972de Afrikalılar beyaz yönetime karşı gerilla savaşı başlattılar. 1978 ortasında altı binin üstünde asker ve sivil öldürüldü.
Rodezya birlikleri gerillaları mağlup etti. 1978de iktidar zenci çoğunluklara devroluncaya kadar kontrol Simith ve üç tanınmış zenci liderin elinde olmak üzere anlaşma imzâlandı.21 Nisan 1979da ülkenin herkese oy hakkı tanındığı ilk genel seçimde zencilerin çoğunlukta olduğu parlamento işbaşına geçti.
İngilterenin Thatcher hükümeti 1979da Zimbabve ile münâsebetlerini normal hâle getirmek için gayret safretmeye başladı. Zimbabve nihâyet 18 Nisan 1980de tam bağımsızlığına kavuştu. Yapılan seçimleri büyük bir çoğunlukla Mugabe kazandı. Günümüzde de devlet başkanı olan Mugabe, çeşitli kargaşalıklara rağmen yönetimde kalmayı başardı (1993).
Zimbabve Fizikî Yapı
Zimbabve doğu sınırında dağlarla yükselen, diğer sınırlarda alçalan yüksek bir yayla üzerindedir. Yaklaşık ülke topraklarının dörtte biri deniz seviyesinden 1200-1500 m yüksektir. Arâzi, doğu sınırı boyunca bulunan İnyanga Dağlarında 2600 myi aşarak en yüksek rakıma ulaşır. Arâzi kuzeybatıda Zambezi Nehrine ve Kariba Gölüne doğru yavaş yavaş alçalır. Bu nehir vâdisinde yükseklikler 200 m ile 600 m arasında değişir. Yukarı Zambezideki Victoria şelâlelerinin genişliği 1,6 kmyi aşar ve ana çağlayan 108 m yükseklikten dökülür.
Zimbabve İklim
Zimbabvede subtropikal bir iklim hüküm sürer. Yağışlı ılık mevsim Kasımdan Marta kadar sürer ve soğuk kurak mevsim temmuz ayında değişik yüksekliklerde sıcaklık ortalaması 11° ilâ 18°C arasında, sıcak ay olan Ekimde 20° ilâ 31°C arasında değişir. Yaylalarda yağış ortalamaları 650 ilâ 750 mm arasındadır. Yağış doğudaki dağlarda daha yüksek, güneydeki Limpopo ve Sabi vâdilerinde daha azdır.
Zimbabve Tabiî Kaynaklar
Güneybatıda bitki örtüsünü bodur çalılıklar ve dikenler, doğuda ise yapraklarını dökmeyen ağaçlar meydana getirir. Ülkenin belli başlı yeraltı zenginlikleri krom, altın, nikel, asbestos, bakır, demir ve mâden kömürüdür.
Zimbabve Nüfus ve Sosyal Hayat
9.870.000 nüfûsa sâhip olan Zimbabvede, halkın % 20si şehirlerde, kalanı köylerde yaşar. En önemli nüfus merkezleri 863.000 nüfuslu başşehir Harare ve 495.000 nüfuslu Bulawayodur.
Zimbabve nüfûsunun % 96dan fazlasını zenciler meydana getirir. Zenciler Bantu dillerini konuşan iki büyük ana gruba ayrılırlar. Bunlar Ndebele (zencilerin % 16sı) ve Shona (zencilerin % 80i)dır. Nüfûsun % 3ü Avrupalı, % 1i kadarı da Asyalı ve değişik ırklardandır.
İngiliz asıllı olan beyazların çoğu Protestandır. Zencilerin çoğu ise Putperesttir.
Beyazlar arasında okuma-yazma oranı % 100dür. Genel okuma-yazma oranı ise % 45tir. Resmî dil İngilizcedir. Halkın çoğu Shona ve Ndebele dillerini konuşur.
Zimbabve Siyâsî Hayat
Zimbabve Cumhûriyetlerinde Parlamento Senato ve Temsilciler meclisinden meydana gelir. Senato 40 Millet Meclisi ise 100 üyelidir. Senatonun 10, meclisin 20 üyesi devlet başkanı tarafından seçilir. Ülke 8 eyâlete ayrılmıştır. Zimbabve 1980den îtibâren Birleşmiş Milletlere üyedir.
Zimbabve Ekonomi
Zimbabve ekonomisi çeşitlilik arz eder. Tarım, mâdencilik ve îmâlât sektörlerinin hepsi önemlidir. Çalışan nüfûsun % 35i tarımla, % 30u sanâyi ve ticâretle, % 20si hizmetlerle, % 15i hükümet işleriyle uğraşır.Ülkenin belli başlı tarım ürünleri tütün, şeker, pamuk, mısır ve buğdaydır. Giyim, kimyâ sanâyileri ve hafif endüstri gelişmiştir.
Îmâlât için gerekli enerjinin çoğu Kariba Hidroelektrik Santralinde üretilir.Ticârî münâsebetlerde bulunduğu ülkelerin başlıcaları Güney Afrika, İngiltere, ABD ve Birleşik Almanyadır.
Yeni Zelanda tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri
Yeni Zelanda Hakkında Bilgiler
Güneybatı Pasifik Okyanusunda, iki büyük ada ve birçok küçük adalar üzerinde kurulmuş, 34°25’-47°17’ güney enlemleri ve 166°27’-178°35’ doğu boylamları arasında yer alan bir güney yarım küre ülkesi.
Yeni Zelanda Tarihi
Yeni Zelanda adalarına ilk yerleşenler 1500 yıl önce Doğu Pasifik Okyanusu adalarından gelen Maorilerdir. Maoriler, bir Polinezya grubu kavimdir. Maorilerin adalara yerleşmesi 14. yüzyıla kadar devam etti. Yeni Zelanda’ya ilk ulaşan Avrupalı, Danimarkalı Abel Tasman’dır. Tasman 1642’de buraya geldi. Bundan sonra İngiltereli Kaptan James Cook 1769’da Ülkenin kıyılarını dolaştı.
Bu tarihten sonra ülke İngiltere’nin kontrolü altına girdi. 1840 ve 1860 yıllarında yerlilerle birçok çatışmalar oldu. Maoro harpleri 1870 yılında tamamen kesildi. Böylece adalar İngiltere’nin kolonileri arasına girdi. Yeni Zelanda kolonisi 1907 yılında, İngiliz Milletler Cemiyeti içerisinde bir dominyon oldu.
Birinci Dünya Harbinin patlak vermesiyle, Yeni Zelanda, İngiltere yanında savaşa katıldı. Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerden kurulmuş ANZAC (Australian and New Zealand Army Corps) Kolorduları Çanakkale’de Osmanlı ordusu karşısında bozguna uğradı. 17.000 ölü ve 50.000 yaralı ile kaçmak zorunda kaldı.
Yeni Zelanda birlikleri İkinci Dünya Harbi esnasında Alman (1942) ve İtalyan (1944) ordularına karşı da savaşarak hezimete uğradı. İkinci Dünya Harbinden sonra 1951 yılında ABD ve Avustralya ile karşılıklı Güvenlik Antlaşması imzalayan Yeni Zelanda hükümeti Kore, Malezya ve Vietnam karışıklıklarına asker gönderdi. İngiltere’nin desteğiyle Singapur ve Malezya’ya birliklerini yerleştirdi. Böylece kısmen bölgenin kontrolü Yeni Zelanda ve İngiltere tarafından sağlanmış oldu. Yeni Zelanda, İngiltere’ye bağlı monarşik bir idareyle yönetilir.
Yeni Zelanda Fiziki Yapı
Yeni Zelanda güneybatı Pasifik Okyanusunda biri kuzeyde diğeri güneyde olmak üzere iki büyük adadan meydana gelmiştir. Civardaki küçük adalar da dahil toplam yüzölçümü 267.844 km2dir. En yakın komşusu olan Avustralya’nın 1930 km kadar doğusunda kalır.
Yaklaşık olarak bir dikdörtgene benzeyen GüneyAdasının güneybatı ucundan kuzeydoğu ucuna olan mesafesi aşağı yukarı 800 km’dir.
Adanın batısını boydan boya Güney Alp Dağları örtmüştür. Güney Alplerin en yüksek tepesi olan Cook Dağı yaklaşık 3764 m’lik yüksekliğiyle ülkenin de en yüksek noktasıdır. Dağlar kıyıdan 32 km kadar içerdedir. Güney Alplerin üzerinde yaklaşık 16 tane tepe vardır. Bunların en alçağı 3048 m civarındadır. Alplerin doğu yamaçlarında birçok buzul göl bulunur.
Bunlardan Tasman, Fox ve Josef buzulları en genişleridir. Ülkede birçok irili ufaklı göl ve nehir mevcuttur. En geniş göl Te Anau’dur. Yaklaşık 344 km2 olup, uzunluğu 61 km ve genişliği 10 km’dir. Güney Adasındaki başlıca büyük nehirler:
Rakaia, Waimakariri ve Clutha’dır. Batı kıyılarında yeralan fiyordlar ve şelaleler ülke manzarasına ayrı bir özellik katmaktadır. Dünyanın dördüncü büyük şelalesi Sutherland da buradadır. Alplerin doğusu adanın doğu kıyısına kadar uzanan Canterbury yaylası ile kaplıdır. Foveaux Boğazıyla Güney Adasından ayrılan Stewart Adası yaklaşık 1700 km mesafededir.
Cook Boğazından yaklaşık 22 km kuzeyde Kuzey Adası bulunur. Tahminen 114.489 km2 bir alana sahiptir.
Adanın ortasından Tongariro, Ngauruhoe ve Ruapehu adlarındaki faal volkanik dağlar bulunmaktadır. Batı kıyısındaysa yaklaşık 2400 m yüksekliğindeki Egmont Dağı da faal bir volkanik dağdır. Bu dağın kuzeyinde dev mağaralar vardır. Tabii olarak kireçtaşlarından meydana gelmişlerdir. Adanın Rotorua bölgesinde ve civarındaki sıcak su kaynakları sürekli gaz ve buhar çıkarırlar. Öyle ki, nehirden tutulan balık biraz ilerdeki kaynağa daldırılıp pişirilebilir.
Adanın bu bölgesi soğuk ve sıcak mevsimleri aynı anda üzerinde bulundurur. Kuzey Adasının termal ve volkanik bölgelerinde Taupo Gölü yaklaşık olarak 616 km2dir. Ülkenin en uzun nehri Waikato kuzeyde Taupo Gölüne doğru akar ve yaklaşık 425 km uzunluğundadır. Adadaki mevcut ovalar genellikle fazla yüksek değildir. Bunlardan Taranaki, Manawatu ve Wairarapa ovaları en genişleridir. Doğu kıyılarında bulunan Plenty, Hawkes ve Poverty körfezleri birer tabii limandır.
Yeni Zelanda’nın Stewart Adasından başka birçok irili ufaklı adaları mevcuttur. Bunlardan başlıcaları Chatham, Campbell, Kermadec, Snares, Auckland, Antipodes, Baunty, Niue ve Tokelau adalarıdır.
Yeni Zelanda İklim
Sıcak ve nemli Pasifik havası ve değişen Antarktika havası kuru, Avusturalya kıta havasıyla karışmak sûretiyle, Yeni Zelanda üzerine alçak-basınç ve yüksek basınç hava akımlarının gelmesine sebep olurlar. Okyanus içinde yer alması sebebiyle, Yeni Zelanda aşırı sıcaklık farklarına ve yaz kuraklığına maruzdur. Auckland bölgesinde ortalama sıcaklık 16°C iken Güney Adasında invercargill civarında 10°C kadardır. Pasifik Okyanusu ve mevcut tabii kaynaklar ülke iklimine önemli ölçüde tesir etmektedir.
Ülkenin batı kıyısı, doğu kıyısına göre daha çok yağış alır. Mesela Kuzey Adasında batı kıyısında bulunan New Plymauth bölgesi yaklaşık yılda 142 gün yağış alır ve ortalama yağış miktarı 1565 mm’dir. Aynı enlemde yer alan Napier bölgesi ise doğu kıyısında olup, Ortalama 780 mm yağış alır. Yağış süresi ise 92 gün kadardır. Yeni Zelanda ekvatorun güneyinde yer aldığı için Kuzey Yarımküreye göre mevsimler farklı geçer. Kuzeyde yaz sıcaklığı insanı bunaltırken, Yeni Zelanda’da kayak yapılır.
Yeni Zelanda Tabii Kaynakları
Yeni Zelanda topraklarının yarısına yakın bir bölümü yeşil alanlarla örtülüdür. Sadece dörtte bir kadar arazi kayalık ve çoraktır. Geri kalan alanlar ormanlarla kaplıdır. Nehirler, göller ve tabii gaz ve buhar kaynakları ülke için çok önemlidir. Nehirler çok kısa ve çok hareketlidir. Göllerle birlikte önemli elektrik kaynaklarını teşkil ederler.
Ülkenin en büyük hidroelektrik santralı Manapouri Gölü üzerinde olup, bir milyon kilowatlık kapasitededir. Bu santral sayesinde Avustralya’dan gelen boksit filizinden alüminyum elde edilir. Yeni Zelanda yeraltı kaynakları bakımından zengin bir ülkedir. Kömür, kireçtaşı, altın, petrol, tabii gaz ve demir başlıca minerallerdir.
Ülkenin ormanları diğer önemli bir tabii kaynaktır. Dünyada pek eşine rastlanmayan cinste ağaçlarla doludur. Bunlardan en meşhuru Yeni Zelanda’ya mahsus Kauri ağacıdır. Bu ormanlar birçok hayvan ve çeşit çeşit cinste kuşlarla doludur. Bunlardan uçması olmayan, kısa gagalı kiwo kuşu, Yeni Zelanda’nın sembolüdür. Ülkede en çok koyun ve sığır yetiştirilir. Bütün boş yeşil sahalar hayvancılığa ayrılmıştır.
Ülkede bol miktarda kırmızı geyik yaşar. Yeni Zelanda’da mevcut yeraltı buhar kaynakları çok önemli bir gelir kaynağıdır. Bu buharlar ile türbünler çevrilmek sûretiyle, elektrik enerjisi üretimi arttırılmıştır. Dünyada sadece İtalya, İzlanda, Meksika ve Japonya’da mevcut bulunan tabii buharlı elektrik santrallarının bir benzeri de Yeni Zelan’dadaki Wairakei santralıdır.
Yeni Zelanda Nüfus ve Sosyal Hayat
Yeni Zelanda’nın yaklaşık 3.481.000 olan nüfûsunun çoğu gençtir. Nüfus yoğunluğu 13 kişi kadardır. Yeni Zelanda nüfûsunu esas olarak iki tip insan grubu meydana getirir. Bunlardan birincisi yerli Maori halkıdır. Diğeri ise, ülkeye sonradan gelmiş bulunan Avrupalı beyazlardır. Bugün bu ayırım pek fark edilemeyecek seviyededir. Avrupalılar umûmiyetle İngiliz, İrlanda veya İskoç kökenlidir. Önceleri Maori nüfûsu pek fazlaydı. Fakat adalardaki İngilizlerin kolonileştirme siyaseti sonunda yerli mevcudu azaldı. Çoğu savaşlarda öldü. Bu arada Rusya, Polonya, Almanya, Vietnam ve Şili’den birçok sürgüne gelen veya kaçarak yerleşenler de nüfûsun bir bölümünü meydana getirmektedir.
Nüfûsun % 83’üne yakın bir bölümü şehir hayatı yaşar. Kırlarda yaşayanlar ise genellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşır.Halkın maddi refah seviyesi yüksek durumdadır. Her çeşit kara, su ve deniz sporları herkes tarafından yapılabilmektedir.
Resmi dil İngilizcedir, Maori lisanı ise unutulmamış olup, halen konuşulmaktadır. Çok az da olsa Çince ve Hintçe konuşan gruplar vardır. Yeni Zelanda’nın din yapısı da tıpkı etnik yapısı gibi karışıktır.Nüfûsun % 55’inden fazlası Protestandır. Ayrıca Angalikan, Katolik, Yahûdi, yerli inanışlara mensup kişiler mevcuttur.
İslamiyet ülkede yeni tanınmış olup, hızla yayılmaktadır.
Ülkenin eğitim düzeyi çok yüksektir. Okuma-yazma bilenlerin oranı hemen hemen % 99’a ulaşır. 6-15 yaş arası mecburi öğrenime tabidir. Dünyada en çok gazete basılan ülkelerden biridir. Her bin kişiden 400’ü gazete satın almaktadır.
Yeni Zelanda Siyasi Hayat
Yeni Zelanda bir parlamenter-demokratik monarşi idareye sahiptir. Resmi devlet başkanı İngiltere Kraliçesidir. Kraliçeyi, ülkede genel bir vali temsil etmektedir. Hükümet başkanı aynı zamanda Maliye Bakanlığı görevini de sürdürür.
İdari olarak dört ile üç kazaya, 132 nahiyeye ve 96 köye ayrılmıştır. Ülkenin anayasası mevcut değildir. Ülke parlamentosu 96 üyeden meydana gelir. Meclis üç yılda bir yeniden seçilir. Başbakan ve hükümet kabinesi meclis içinden çıkar.
Yeni Zelanda Ekonomi
Yeni Zelanda genellikle yumuşak bir iklime ve az fakat verimli topraklara sahiptir. Bu yüzden ülke bir “tarım” ülkesi kabul edilir. Buğday, arpa ve yulaf en önemli tarım ürünleridir. Hayvancılık oldukça gelişmiştir. Koyun ve sığır yetiştiriciliği bakımından dünyanın sayılı ülkelerinden biridir. Yaklaşık olarak 9 milyon hektarlık çayır ve otlak alanlar bu alanın gelişmesinde önemli bir rol oynar. Bu yüzden ülkede et ve süt endüstrisi çok gelişmiştir.
Ülke endüstri bakımından da gelişmiştir. İngiltere ile olan ticari münasebetleri endüstri sektörünün kontrolünü İngiltere’ye vermiş durumdadır. Başlıca endüstri alanları gıda, tekstil, kağıt, çelik, petrol, petrol ürünleri ve alüminyumdur. Ülke nüfûsunun % 35’ine yakın bir bölümü endüstri ve ticaret alanında çalışmaktadır.
Ülke etrafı tamamen okyanus ile çevrilmiştir. Bu yüzden balıkçılık çok önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Kılıçbalığı ve tonbalığı bol miktarda avlanmaktadır. Ayrıca balina avcılığı da yapılmaktadır.
Orman ürünleri ülkenin diğer önemli bir gelir kaynağıdır. Ormanlardaki mevcut ağaçlar dünyada nadir yetişen ağaçlardır. Hemen hemen hepsinin kerestesi çok kıymetlidir. Daha çok kauri, sedir ve kozalaklı ağaçlar mevcuttur. Ormanlarda yetişen çeşitli cinsteki süs kuşları önemli bir ihraç maddesidir.
Yeni Zelanda’da madencilik endüstrisi bir hayli gelişmiş durumdadır. En çok kömür ve tabii gaz elde edilmektedir. Petrol ülke ihtiyacının sadece % 3’ünü karşılayacak durumdadır. Geri kalan ihtiyacı için dışarıya bağlıdır. Avustralya’dan ithal edilen boksit cevherinden alüminyum elde edilir. Yeni Zelanda çok zengin nehir, göl ve tabii kaynaklara sahiptir. Bu yüzden hidroelektrik santrallarının sayısı ve kapasitesi oldukça fazladır. Cook Boğazında inşa edilmiş sualtı kanalları sayesinde Güney Adasında elde edilen her çeşit enerji Kuzey Adasına ulaştırılır.
Yeni Zelanda’da deniz, hava ve demiryolu ulaşımı oldukça gelişmiş durumdadır. Auckland, Wellington, Tauranga, Dunedin ve Whangarei limanları ülkenin ekonomisini üzerinde taşıyan limanlardır. Auckland, Christchurch ve Wellington şehirlerinde üç tane milletlerarası hava alanı mevcuttur. Cook Boğazı üzerinden feribot, denizkayağı ve sualtı kanal ulaştırması yapılmaktadır.
Yeni Zelanda daha çok İngiltere, Avustralya, ABD, Japonya ve Uzak Doğu ülkeleriyle ticari münasebetlerde bulunur. Et, süt, yün, kürk, deri ve balık en önemli ihraç ürünleridir. Ayrıca kereste, çeşitli cinste hayvanlar, meyve, konserve ve canlı hayvan ihracatı da yapılır. Buna karşılık boksit, demir, çelik, petrol, petrol ürünleri, plastik eşyalar, otomobil ve makine satın almaktadır.
Turizm, Yeni Zelanda için önemli bir gelir kaynağıdır. Dağ sporları özellikle kayak ve su sporları en önemli turizm kaynaklarıdır. Ülkenin tabii gaz kaynakları, göller ve kıyıları tabiat manzarasına ayrı bir güzellik katmakta ve her yıl çok sayıda turist çekmektedir.
Güneybatı Pasifik Okyanusunda, iki büyük ada ve birçok küçük adalar üzerinde kurulmuş, 34°25’-47°17’ güney enlemleri ve 166°27’-178°35’ doğu boylamları arasında yer alan bir güney yarım küre ülkesi.
Yeni Zelanda Tarihi
Yeni Zelanda adalarına ilk yerleşenler 1500 yıl önce Doğu Pasifik Okyanusu adalarından gelen Maorilerdir. Maoriler, bir Polinezya grubu kavimdir. Maorilerin adalara yerleşmesi 14. yüzyıla kadar devam etti. Yeni Zelanda’ya ilk ulaşan Avrupalı, Danimarkalı Abel Tasman’dır. Tasman 1642’de buraya geldi. Bundan sonra İngiltereli Kaptan James Cook 1769’da Ülkenin kıyılarını dolaştı.
Bu tarihten sonra ülke İngiltere’nin kontrolü altına girdi. 1840 ve 1860 yıllarında yerlilerle birçok çatışmalar oldu. Maoro harpleri 1870 yılında tamamen kesildi. Böylece adalar İngiltere’nin kolonileri arasına girdi. Yeni Zelanda kolonisi 1907 yılında, İngiliz Milletler Cemiyeti içerisinde bir dominyon oldu.
Birinci Dünya Harbinin patlak vermesiyle, Yeni Zelanda, İngiltere yanında savaşa katıldı. Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerden kurulmuş ANZAC (Australian and New Zealand Army Corps) Kolorduları Çanakkale’de Osmanlı ordusu karşısında bozguna uğradı. 17.000 ölü ve 50.000 yaralı ile kaçmak zorunda kaldı.
Yeni Zelanda birlikleri İkinci Dünya Harbi esnasında Alman (1942) ve İtalyan (1944) ordularına karşı da savaşarak hezimete uğradı. İkinci Dünya Harbinden sonra 1951 yılında ABD ve Avustralya ile karşılıklı Güvenlik Antlaşması imzalayan Yeni Zelanda hükümeti Kore, Malezya ve Vietnam karışıklıklarına asker gönderdi. İngiltere’nin desteğiyle Singapur ve Malezya’ya birliklerini yerleştirdi. Böylece kısmen bölgenin kontrolü Yeni Zelanda ve İngiltere tarafından sağlanmış oldu. Yeni Zelanda, İngiltere’ye bağlı monarşik bir idareyle yönetilir.
Yeni Zelanda Fiziki Yapı
Yeni Zelanda güneybatı Pasifik Okyanusunda biri kuzeyde diğeri güneyde olmak üzere iki büyük adadan meydana gelmiştir. Civardaki küçük adalar da dahil toplam yüzölçümü 267.844 km2dir. En yakın komşusu olan Avustralya’nın 1930 km kadar doğusunda kalır.
Yaklaşık olarak bir dikdörtgene benzeyen GüneyAdasının güneybatı ucundan kuzeydoğu ucuna olan mesafesi aşağı yukarı 800 km’dir.
Adanın batısını boydan boya Güney Alp Dağları örtmüştür. Güney Alplerin en yüksek tepesi olan Cook Dağı yaklaşık 3764 m’lik yüksekliğiyle ülkenin de en yüksek noktasıdır. Dağlar kıyıdan 32 km kadar içerdedir. Güney Alplerin üzerinde yaklaşık 16 tane tepe vardır. Bunların en alçağı 3048 m civarındadır. Alplerin doğu yamaçlarında birçok buzul göl bulunur.
Bunlardan Tasman, Fox ve Josef buzulları en genişleridir. Ülkede birçok irili ufaklı göl ve nehir mevcuttur. En geniş göl Te Anau’dur. Yaklaşık 344 km2 olup, uzunluğu 61 km ve genişliği 10 km’dir. Güney Adasındaki başlıca büyük nehirler:
Rakaia, Waimakariri ve Clutha’dır. Batı kıyılarında yeralan fiyordlar ve şelaleler ülke manzarasına ayrı bir özellik katmaktadır. Dünyanın dördüncü büyük şelalesi Sutherland da buradadır. Alplerin doğusu adanın doğu kıyısına kadar uzanan Canterbury yaylası ile kaplıdır. Foveaux Boğazıyla Güney Adasından ayrılan Stewart Adası yaklaşık 1700 km mesafededir.
Cook Boğazından yaklaşık 22 km kuzeyde Kuzey Adası bulunur. Tahminen 114.489 km2 bir alana sahiptir.
Adanın ortasından Tongariro, Ngauruhoe ve Ruapehu adlarındaki faal volkanik dağlar bulunmaktadır. Batı kıyısındaysa yaklaşık 2400 m yüksekliğindeki Egmont Dağı da faal bir volkanik dağdır. Bu dağın kuzeyinde dev mağaralar vardır. Tabii olarak kireçtaşlarından meydana gelmişlerdir. Adanın Rotorua bölgesinde ve civarındaki sıcak su kaynakları sürekli gaz ve buhar çıkarırlar. Öyle ki, nehirden tutulan balık biraz ilerdeki kaynağa daldırılıp pişirilebilir.
Adanın bu bölgesi soğuk ve sıcak mevsimleri aynı anda üzerinde bulundurur. Kuzey Adasının termal ve volkanik bölgelerinde Taupo Gölü yaklaşık olarak 616 km2dir. Ülkenin en uzun nehri Waikato kuzeyde Taupo Gölüne doğru akar ve yaklaşık 425 km uzunluğundadır. Adadaki mevcut ovalar genellikle fazla yüksek değildir. Bunlardan Taranaki, Manawatu ve Wairarapa ovaları en genişleridir. Doğu kıyılarında bulunan Plenty, Hawkes ve Poverty körfezleri birer tabii limandır.
Yeni Zelanda’nın Stewart Adasından başka birçok irili ufaklı adaları mevcuttur. Bunlardan başlıcaları Chatham, Campbell, Kermadec, Snares, Auckland, Antipodes, Baunty, Niue ve Tokelau adalarıdır.
Yeni Zelanda İklim
Sıcak ve nemli Pasifik havası ve değişen Antarktika havası kuru, Avusturalya kıta havasıyla karışmak sûretiyle, Yeni Zelanda üzerine alçak-basınç ve yüksek basınç hava akımlarının gelmesine sebep olurlar. Okyanus içinde yer alması sebebiyle, Yeni Zelanda aşırı sıcaklık farklarına ve yaz kuraklığına maruzdur. Auckland bölgesinde ortalama sıcaklık 16°C iken Güney Adasında invercargill civarında 10°C kadardır. Pasifik Okyanusu ve mevcut tabii kaynaklar ülke iklimine önemli ölçüde tesir etmektedir.
Ülkenin batı kıyısı, doğu kıyısına göre daha çok yağış alır. Mesela Kuzey Adasında batı kıyısında bulunan New Plymauth bölgesi yaklaşık yılda 142 gün yağış alır ve ortalama yağış miktarı 1565 mm’dir. Aynı enlemde yer alan Napier bölgesi ise doğu kıyısında olup, Ortalama 780 mm yağış alır. Yağış süresi ise 92 gün kadardır. Yeni Zelanda ekvatorun güneyinde yer aldığı için Kuzey Yarımküreye göre mevsimler farklı geçer. Kuzeyde yaz sıcaklığı insanı bunaltırken, Yeni Zelanda’da kayak yapılır.
Yeni Zelanda Tabii Kaynakları
Yeni Zelanda topraklarının yarısına yakın bir bölümü yeşil alanlarla örtülüdür. Sadece dörtte bir kadar arazi kayalık ve çoraktır. Geri kalan alanlar ormanlarla kaplıdır. Nehirler, göller ve tabii gaz ve buhar kaynakları ülke için çok önemlidir. Nehirler çok kısa ve çok hareketlidir. Göllerle birlikte önemli elektrik kaynaklarını teşkil ederler.
Ülkenin en büyük hidroelektrik santralı Manapouri Gölü üzerinde olup, bir milyon kilowatlık kapasitededir. Bu santral sayesinde Avustralya’dan gelen boksit filizinden alüminyum elde edilir. Yeni Zelanda yeraltı kaynakları bakımından zengin bir ülkedir. Kömür, kireçtaşı, altın, petrol, tabii gaz ve demir başlıca minerallerdir.
Ülkenin ormanları diğer önemli bir tabii kaynaktır. Dünyada pek eşine rastlanmayan cinste ağaçlarla doludur. Bunlardan en meşhuru Yeni Zelanda’ya mahsus Kauri ağacıdır. Bu ormanlar birçok hayvan ve çeşit çeşit cinste kuşlarla doludur. Bunlardan uçması olmayan, kısa gagalı kiwo kuşu, Yeni Zelanda’nın sembolüdür. Ülkede en çok koyun ve sığır yetiştirilir. Bütün boş yeşil sahalar hayvancılığa ayrılmıştır.
Ülkede bol miktarda kırmızı geyik yaşar. Yeni Zelanda’da mevcut yeraltı buhar kaynakları çok önemli bir gelir kaynağıdır. Bu buharlar ile türbünler çevrilmek sûretiyle, elektrik enerjisi üretimi arttırılmıştır. Dünyada sadece İtalya, İzlanda, Meksika ve Japonya’da mevcut bulunan tabii buharlı elektrik santrallarının bir benzeri de Yeni Zelan’dadaki Wairakei santralıdır.
Yeni Zelanda Nüfus ve Sosyal Hayat
Yeni Zelanda’nın yaklaşık 3.481.000 olan nüfûsunun çoğu gençtir. Nüfus yoğunluğu 13 kişi kadardır. Yeni Zelanda nüfûsunu esas olarak iki tip insan grubu meydana getirir. Bunlardan birincisi yerli Maori halkıdır. Diğeri ise, ülkeye sonradan gelmiş bulunan Avrupalı beyazlardır. Bugün bu ayırım pek fark edilemeyecek seviyededir. Avrupalılar umûmiyetle İngiliz, İrlanda veya İskoç kökenlidir. Önceleri Maori nüfûsu pek fazlaydı. Fakat adalardaki İngilizlerin kolonileştirme siyaseti sonunda yerli mevcudu azaldı. Çoğu savaşlarda öldü. Bu arada Rusya, Polonya, Almanya, Vietnam ve Şili’den birçok sürgüne gelen veya kaçarak yerleşenler de nüfûsun bir bölümünü meydana getirmektedir.
Nüfûsun % 83’üne yakın bir bölümü şehir hayatı yaşar. Kırlarda yaşayanlar ise genellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşır.Halkın maddi refah seviyesi yüksek durumdadır. Her çeşit kara, su ve deniz sporları herkes tarafından yapılabilmektedir.
Resmi dil İngilizcedir, Maori lisanı ise unutulmamış olup, halen konuşulmaktadır. Çok az da olsa Çince ve Hintçe konuşan gruplar vardır. Yeni Zelanda’nın din yapısı da tıpkı etnik yapısı gibi karışıktır.Nüfûsun % 55’inden fazlası Protestandır. Ayrıca Angalikan, Katolik, Yahûdi, yerli inanışlara mensup kişiler mevcuttur.
İslamiyet ülkede yeni tanınmış olup, hızla yayılmaktadır.
Ülkenin eğitim düzeyi çok yüksektir. Okuma-yazma bilenlerin oranı hemen hemen % 99’a ulaşır. 6-15 yaş arası mecburi öğrenime tabidir. Dünyada en çok gazete basılan ülkelerden biridir. Her bin kişiden 400’ü gazete satın almaktadır.
Yeni Zelanda Siyasi Hayat
Yeni Zelanda bir parlamenter-demokratik monarşi idareye sahiptir. Resmi devlet başkanı İngiltere Kraliçesidir. Kraliçeyi, ülkede genel bir vali temsil etmektedir. Hükümet başkanı aynı zamanda Maliye Bakanlığı görevini de sürdürür.
İdari olarak dört ile üç kazaya, 132 nahiyeye ve 96 köye ayrılmıştır. Ülkenin anayasası mevcut değildir. Ülke parlamentosu 96 üyeden meydana gelir. Meclis üç yılda bir yeniden seçilir. Başbakan ve hükümet kabinesi meclis içinden çıkar.
Yeni Zelanda Ekonomi
Yeni Zelanda genellikle yumuşak bir iklime ve az fakat verimli topraklara sahiptir. Bu yüzden ülke bir “tarım” ülkesi kabul edilir. Buğday, arpa ve yulaf en önemli tarım ürünleridir. Hayvancılık oldukça gelişmiştir. Koyun ve sığır yetiştiriciliği bakımından dünyanın sayılı ülkelerinden biridir. Yaklaşık olarak 9 milyon hektarlık çayır ve otlak alanlar bu alanın gelişmesinde önemli bir rol oynar. Bu yüzden ülkede et ve süt endüstrisi çok gelişmiştir.
Ülke endüstri bakımından da gelişmiştir. İngiltere ile olan ticari münasebetleri endüstri sektörünün kontrolünü İngiltere’ye vermiş durumdadır. Başlıca endüstri alanları gıda, tekstil, kağıt, çelik, petrol, petrol ürünleri ve alüminyumdur. Ülke nüfûsunun % 35’ine yakın bir bölümü endüstri ve ticaret alanında çalışmaktadır.
Ülke etrafı tamamen okyanus ile çevrilmiştir. Bu yüzden balıkçılık çok önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Kılıçbalığı ve tonbalığı bol miktarda avlanmaktadır. Ayrıca balina avcılığı da yapılmaktadır.
Orman ürünleri ülkenin diğer önemli bir gelir kaynağıdır. Ormanlardaki mevcut ağaçlar dünyada nadir yetişen ağaçlardır. Hemen hemen hepsinin kerestesi çok kıymetlidir. Daha çok kauri, sedir ve kozalaklı ağaçlar mevcuttur. Ormanlarda yetişen çeşitli cinsteki süs kuşları önemli bir ihraç maddesidir.
Yeni Zelanda’da madencilik endüstrisi bir hayli gelişmiş durumdadır. En çok kömür ve tabii gaz elde edilmektedir. Petrol ülke ihtiyacının sadece % 3’ünü karşılayacak durumdadır. Geri kalan ihtiyacı için dışarıya bağlıdır. Avustralya’dan ithal edilen boksit cevherinden alüminyum elde edilir. Yeni Zelanda çok zengin nehir, göl ve tabii kaynaklara sahiptir. Bu yüzden hidroelektrik santrallarının sayısı ve kapasitesi oldukça fazladır. Cook Boğazında inşa edilmiş sualtı kanalları sayesinde Güney Adasında elde edilen her çeşit enerji Kuzey Adasına ulaştırılır.
Yeni Zelanda’da deniz, hava ve demiryolu ulaşımı oldukça gelişmiş durumdadır. Auckland, Wellington, Tauranga, Dunedin ve Whangarei limanları ülkenin ekonomisini üzerinde taşıyan limanlardır. Auckland, Christchurch ve Wellington şehirlerinde üç tane milletlerarası hava alanı mevcuttur. Cook Boğazı üzerinden feribot, denizkayağı ve sualtı kanal ulaştırması yapılmaktadır.
Yeni Zelanda daha çok İngiltere, Avustralya, ABD, Japonya ve Uzak Doğu ülkeleriyle ticari münasebetlerde bulunur. Et, süt, yün, kürk, deri ve balık en önemli ihraç ürünleridir. Ayrıca kereste, çeşitli cinste hayvanlar, meyve, konserve ve canlı hayvan ihracatı da yapılır. Buna karşılık boksit, demir, çelik, petrol, petrol ürünleri, plastik eşyalar, otomobil ve makine satın almaktadır.
Turizm, Yeni Zelanda için önemli bir gelir kaynağıdır. Dağ sporları özellikle kayak ve su sporları en önemli turizm kaynaklarıdır. Ülkenin tabii gaz kaynakları, göller ve kıyıları tabiat manzarasına ayrı bir güzellik katmakta ve her yıl çok sayıda turist çekmektedir.
Yozgat tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri
Yozgat Hakkında Bilgiler
İlin, asıl adı “BOZOK” olup, zamanla “Yozgat” olarak değiştirilmiştir. Oğuz’ların; “BOZOK” koluna mensup Türkmenlerin bu bölgeye akınıyla birlikte, yöre “BOZOK” ismiyle anılmıştır. 1800’lü yıllara doğru bu ismin yanı sıra “YOZGAT” adı da telaffuz edilmiştir.
“Yozgat” adının menşei konusunda ise, değişiki söylentiler ileri sürülmektedir:
Bir rivayete göre, Yozgat Saray Köyü’nden (bugün itibariyle kasaba) itibaren aşağıdan yukarıya doğru kat kat yükselmektedir. Bu kat kat yükselişindin ve rakımının yüksekliğinden dolayı önceleri “Yüz kat” denmiş, zamanla bu isim söylene söylene “Yozgat” halini almıştır.
Yozgat İklim
Diğer bir rivayete göre; Aşiret Reisi Ömer Cabbar Ağa’nın yüzü çopurdu. Bu yüzden kendisine Çopur veya Çapar Koca derlerdi. Söylentiye göre Cabbar Ağa, sürülerini bir yaz günü yaylakta otlatırken karşısına Hızır (AS) çıkıyor ve davar sahibi Cabbar Ağa’dan içmek için süt istiyor.
Güler yüzlü Ömer Ağa hemen misafirine ikramda kusur etmeyerek, gönül hoşluğu ile sütü ikram eder. Hızır (AS) sütü içtikten sonra çok memnun kalır ve Cabbar Ağa’ya “Çobanoğlu, yozuna yoz katılsın, memleketinin adı Yoz-Kat olsun” diyor. Bu sözü söyleyerek kayboluyor.
Yozgat Tarih
Temeli böyle olan Yoz-Kat söylene söylene Yozgat halini alıyor.İsmin kaynağı hakkında her ne kadar tatmin edici bir bilgi yoksa da uzun yıllar bu havalinin böyle anıldığı bilinmektedir.Birinci Büyük Millet Meclisinde Kütahya Mebusu Cemil Bey tarafından verilen bir takrir ile Yozgat ismi Bozok olarak değiştirilmiş, bilahare 23 Haziran 1927tarihinde Bozok Mebusu Süleyman Sırrı (İÇÖZ) Bey ve arkadaşlarının verdiği bir takrirle Bozok ismi tekrar Yozgat olarak değiştirilmiştir.
Yozgat İç Anadolu bölgesinin Orta Kızılırmak bölümünde yer alan bir il. İl toprakları 34°02’ ve 36°09’ doğu boylamları ile 38°54’ kuzey enlemleri arasında kalır. Doğudan Sivas, kuzeyden Tokat ve Çorum, batıdan Kırıkkale, güneybatıdan Kırşehir, güneyden Nevşehir ve Kayseri illeri ile çevrilidir. Türkiye’nin beş tahıl ambarından biridir.
Yozgat Trafik
Trafik numarası 66’dır.İsminin kökeni Türkmenler “ot” a “yoz” derler. Çapanoğlu Aşireti Horasan’dan bu bölgeye geldiklerinde yemyeşil uzanıp giden bir otlakla karşılaşınca sürülerini bu otlağa bırakıp çadırlarını kurmuşlardır. Zamanla çadırların yerini taş ve kerpiç binâlar almış ve küçük bir kasaba meydana gelmiştir.
Yozgat Gezilecek Yerler
Türkmenler bu kasabaya “Yoz Kant” (Otlak Kenti) ismini vermişlerdir. Zamanla bu kelime “Yozgat” olarak halk dilinde yerleşmiştir.Cumhuriyetin ilanından sonra Bozok adı ile kurulmuş, daha sonra Yozgat Milletvekillerinden Süleyman Sırrı İÇÖZ’ün 25 Haziran 1927 tarihli teklifi üzerine Bozok adı değiştirilerek ilin adı YOZGAT olmuştur. 1892- 1915 yılları arasında Yozgat’ta 3 defa Ermeni ayaklanması, 1904 yılında merkezi Samsun ilinden başlayarak, Tokat, Amasya, Sivas ve ilimize bağlı Akdağmadeni ilçesinin 21 köyünü de içine alan PONTUS RUM faaliyetleri görülmüştür.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte kültürel alanda okul sayıları çoğalarak gelişme göstermiştir.Ayrıca, 1950 yılından itibaren Bulgaristan’dan gelen göçmenler sıkıntı çekmeden bu yöreye yerleştirilmişlerdir.
DAĞ – TEPE ADI YÜKSELTI (METRE)
Korkenez Dagi 1524
Yazir Dagi 1683
Aygar Dagi 1641
Dagni Dagi 1755
Siriklidag 2076
Hamzasultan Tepesi 2272
Keklicek Dagi 1369
Deveci Daglari 1907
Gevencik Dagi 1607
Akçadag 1639
Zincirli Dagi 1633
TURIZM ISLETME BELGELI OTELLER
Tesis Yeri-Adi Sinifi Oda Sayisi Yatak Sayisi Telefon (0 354)
Merkez-Galata Çamlik Otel *** 68 136 217 53 00
Merkez- Yilmaz Oteli ** 44 82 212 11 07
Merkez Yimpas Otel ** 37 54 223 63 11
Sarikaya- Mehmetogullari Oteli Den. Isl.Bel 25 60 772 31 72
TOPLAM 176 332
BELEDIYE BELGELI OTELLER
Tesis Yeri Tesis Adi Oda Sayisi Yatak Sayisi Telefon (0 354)
Sorgun Karakaya Oteli 24 39 4152393
Merkez Hitit OtelI 50 85 2121269
Sorgun Kervansaray Oteli 24 60 4153881
Sorgun Bulduk Oteli 20 40 4158303
Sorgun Huzur Oteli 24 51 4158075
Sefaatli Belediye Oteli 30 63 5641281
Akdagmadeni Saraçoglu Oteli 15 36 3142092
Bogazliyan Meydan Palas Oteli 11 26 6451686
Aydincik Aydincik Oteli 10 22 4871055
Saraykent Saraykent Oteli 20 50 3686602
Çayiralan Sahinerler Oteli 17 40 7361457
Çandir Çandir Oteli 12 30 –
Yenifakili Yenifakili Oteli 13 26 –
Yerköy Özdemir Oteli 30 54 –
Yerköy Murat Oteli 42 80 5161309
Yerköy Erbas Motel 8 19 5161140
Sarikaya Sinan Oteli 12 35 7721216
Sarikaya Merkez Oteli 18 54 7722355
Sarikaya Demirbas Oteli 19 56 –
Sarikaya Kent Oteli 29 73 –
TOPLAM 428 939
KAPLICA OTEL VE MOTELLERI
Tesis Yeri Tesis Adi Sinifi Oda Sayisi Yatak Sayisi Telefon (0 354)
Sorgun Osmanli Kaplicasi Belediye Belgeli 39 93 4154079
Sorgun Saray Motel ” 15 30 4154442
Sorgun Lokman Hekim Kaplicalari ” 14 70 –
Sorgun Bedir Baba Kaplicalari ” – – –
Saraykent Motel ” 21 41 3686602
Sarikaya Sarikaya Kaplica Tesisleri ” 64 164 7721012
Yerköy Koyunbasoglu Kaplica Tesisleri ” 24 48 5168571
TOPLAM ” 177 446
İlin, asıl adı “BOZOK” olup, zamanla “Yozgat” olarak değiştirilmiştir. Oğuz’ların; “BOZOK” koluna mensup Türkmenlerin bu bölgeye akınıyla birlikte, yöre “BOZOK” ismiyle anılmıştır. 1800’lü yıllara doğru bu ismin yanı sıra “YOZGAT” adı da telaffuz edilmiştir.
“Yozgat” adının menşei konusunda ise, değişiki söylentiler ileri sürülmektedir:
Bir rivayete göre, Yozgat Saray Köyü’nden (bugün itibariyle kasaba) itibaren aşağıdan yukarıya doğru kat kat yükselmektedir. Bu kat kat yükselişindin ve rakımının yüksekliğinden dolayı önceleri “Yüz kat” denmiş, zamanla bu isim söylene söylene “Yozgat” halini almıştır.
Yozgat İklim
Diğer bir rivayete göre; Aşiret Reisi Ömer Cabbar Ağa’nın yüzü çopurdu. Bu yüzden kendisine Çopur veya Çapar Koca derlerdi. Söylentiye göre Cabbar Ağa, sürülerini bir yaz günü yaylakta otlatırken karşısına Hızır (AS) çıkıyor ve davar sahibi Cabbar Ağa’dan içmek için süt istiyor.
Güler yüzlü Ömer Ağa hemen misafirine ikramda kusur etmeyerek, gönül hoşluğu ile sütü ikram eder. Hızır (AS) sütü içtikten sonra çok memnun kalır ve Cabbar Ağa’ya “Çobanoğlu, yozuna yoz katılsın, memleketinin adı Yoz-Kat olsun” diyor. Bu sözü söyleyerek kayboluyor.
Yozgat Tarih
Temeli böyle olan Yoz-Kat söylene söylene Yozgat halini alıyor.İsmin kaynağı hakkında her ne kadar tatmin edici bir bilgi yoksa da uzun yıllar bu havalinin böyle anıldığı bilinmektedir.Birinci Büyük Millet Meclisinde Kütahya Mebusu Cemil Bey tarafından verilen bir takrir ile Yozgat ismi Bozok olarak değiştirilmiş, bilahare 23 Haziran 1927tarihinde Bozok Mebusu Süleyman Sırrı (İÇÖZ) Bey ve arkadaşlarının verdiği bir takrirle Bozok ismi tekrar Yozgat olarak değiştirilmiştir.
Yozgat İç Anadolu bölgesinin Orta Kızılırmak bölümünde yer alan bir il. İl toprakları 34°02’ ve 36°09’ doğu boylamları ile 38°54’ kuzey enlemleri arasında kalır. Doğudan Sivas, kuzeyden Tokat ve Çorum, batıdan Kırıkkale, güneybatıdan Kırşehir, güneyden Nevşehir ve Kayseri illeri ile çevrilidir. Türkiye’nin beş tahıl ambarından biridir.
Yozgat Trafik
Trafik numarası 66’dır.İsminin kökeni Türkmenler “ot” a “yoz” derler. Çapanoğlu Aşireti Horasan’dan bu bölgeye geldiklerinde yemyeşil uzanıp giden bir otlakla karşılaşınca sürülerini bu otlağa bırakıp çadırlarını kurmuşlardır. Zamanla çadırların yerini taş ve kerpiç binâlar almış ve küçük bir kasaba meydana gelmiştir.
Yozgat Gezilecek Yerler
Türkmenler bu kasabaya “Yoz Kant” (Otlak Kenti) ismini vermişlerdir. Zamanla bu kelime “Yozgat” olarak halk dilinde yerleşmiştir.Cumhuriyetin ilanından sonra Bozok adı ile kurulmuş, daha sonra Yozgat Milletvekillerinden Süleyman Sırrı İÇÖZ’ün 25 Haziran 1927 tarihli teklifi üzerine Bozok adı değiştirilerek ilin adı YOZGAT olmuştur. 1892- 1915 yılları arasında Yozgat’ta 3 defa Ermeni ayaklanması, 1904 yılında merkezi Samsun ilinden başlayarak, Tokat, Amasya, Sivas ve ilimize bağlı Akdağmadeni ilçesinin 21 köyünü de içine alan PONTUS RUM faaliyetleri görülmüştür.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte kültürel alanda okul sayıları çoğalarak gelişme göstermiştir.Ayrıca, 1950 yılından itibaren Bulgaristan’dan gelen göçmenler sıkıntı çekmeden bu yöreye yerleştirilmişlerdir.
DAĞ – TEPE ADI YÜKSELTI (METRE)
Korkenez Dagi 1524
Yazir Dagi 1683
Aygar Dagi 1641
Dagni Dagi 1755
Siriklidag 2076
Hamzasultan Tepesi 2272
Keklicek Dagi 1369
Deveci Daglari 1907
Gevencik Dagi 1607
Akçadag 1639
Zincirli Dagi 1633
TURIZM ISLETME BELGELI OTELLER
Tesis Yeri-Adi Sinifi Oda Sayisi Yatak Sayisi Telefon (0 354)
Merkez-Galata Çamlik Otel *** 68 136 217 53 00
Merkez- Yilmaz Oteli ** 44 82 212 11 07
Merkez Yimpas Otel ** 37 54 223 63 11
Sarikaya- Mehmetogullari Oteli Den. Isl.Bel 25 60 772 31 72
TOPLAM 176 332
BELEDIYE BELGELI OTELLER
Tesis Yeri Tesis Adi Oda Sayisi Yatak Sayisi Telefon (0 354)
Sorgun Karakaya Oteli 24 39 4152393
Merkez Hitit OtelI 50 85 2121269
Sorgun Kervansaray Oteli 24 60 4153881
Sorgun Bulduk Oteli 20 40 4158303
Sorgun Huzur Oteli 24 51 4158075
Sefaatli Belediye Oteli 30 63 5641281
Akdagmadeni Saraçoglu Oteli 15 36 3142092
Bogazliyan Meydan Palas Oteli 11 26 6451686
Aydincik Aydincik Oteli 10 22 4871055
Saraykent Saraykent Oteli 20 50 3686602
Çayiralan Sahinerler Oteli 17 40 7361457
Çandir Çandir Oteli 12 30 –
Yenifakili Yenifakili Oteli 13 26 –
Yerköy Özdemir Oteli 30 54 –
Yerköy Murat Oteli 42 80 5161309
Yerköy Erbas Motel 8 19 5161140
Sarikaya Sinan Oteli 12 35 7721216
Sarikaya Merkez Oteli 18 54 7722355
Sarikaya Demirbas Oteli 19 56 –
Sarikaya Kent Oteli 29 73 –
TOPLAM 428 939
KAPLICA OTEL VE MOTELLERI
Tesis Yeri Tesis Adi Sinifi Oda Sayisi Yatak Sayisi Telefon (0 354)
Sorgun Osmanli Kaplicasi Belediye Belgeli 39 93 4154079
Sorgun Saray Motel ” 15 30 4154442
Sorgun Lokman Hekim Kaplicalari ” 14 70 –
Sorgun Bedir Baba Kaplicalari ” – – –
Saraykent Motel ” 21 41 3686602
Sarikaya Sarikaya Kaplica Tesisleri ” 64 164 7721012
Yerköy Koyunbasoglu Kaplica Tesisleri ” 24 48 5168571
TOPLAM ” 177 446
Vietnam tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri
Vietnam Hakkında Bilgiler
Güneydoğu Asya’daki Çinhindi Yarımadasının doğu kısmında yer alan bağımsız bir devlet. Vietnam’ın kuzeyde Çin, batıda Kamboçya ve Laos ile hudutları vardır. Vietnam’ın uzun kıyı hattı doğuda Güney Çin Denizine bakar, güneyde ise Siyam Körfezine ulaşır. Ülke 8°34’ ve 23°23’ kuzey enlemleriyle 102°09’ ve 109°28’ doğu boylamları arasında bulunur.
Vietnam Tarihi
M.Ö. 3. yüzyılda Viet kabileleri, Çin’in Kanton şehrinden Orta Vietnam’a kadar uzanan Nam Viet Devletini kurdular. M.Ö. 111’de Nam Viet Devleti yıkılınca, Vietler Çin hakimiyeti altına girdiler. Uzun bir savaştan sonra Çinlileri Kızıl Nehir Vadisinden çıkaran Vietnamlılar M.S. 939’da bağımsızlıklarını kazandılar.
Vietnam 15. asır başlarında Çin tarafından tekrar alındı ise de, kısa bir süre sonra 1427’de tekrar bağımsızlığına kavuştu. 1887’de Tonkin ve Annam’la birlikte Kamboçya ve Laos, Çinhindi Birliği içinde teşkilatlandı. Yönetim bir Fransız Genel Valisine verildi.
Fransa’nın ülkeyi ekonomik yönden sömürmesi ve siyasi baskısı, Fransız yönetimine karşı kuvvetli bir milli direniş hareketine sebep oldu. 1930 ve 1945 yılları arasında Fransa’ya karşı hareketlerde komünistler en kuvvetli grup olarak ortaya çıktılar. Bunlar 1941’de Vietnam Bağımsızlık Cemiyetini (Vietminh) kurarak komünist olmayan birçok grupları da kendilerine çektiler.
İkinci Dünya Savaşında Vietnam’ı işgal eden Japonya 1945’te teslim olunca, Vietminh birlikleri Hanoi’de iktidarı ele geçirdiler. Liderleri Ho Chi Minh Vietnam’ın bağımsızlığını ilan etti. Fransa güneyde milli ihtilali bastırmayı başardı. Fakat kuzeyde sömürge rejimini yeniden kurmak istemesi, Çinhindi Savaşlarının patlak vermesine sebep oldu. 1946’dan 1954’e kadar devam eden savaş, Fransa Dienbienphu Muharebesinde bozguna uğrayınca son buldu.
21 Temmuz 1954’te Cenevre Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma kararlarına göre geçici olarak ülke, kuzeyde komünist kontrolündeki Demokratik VietnamCumhûriyeti, güneyde Vietnam Cumhûriyeti olmak üzere iki ayrı devlete bölündü. Bölünme hattı 17. paraleldi. Bu bölünme hattı 1956’da yapılacak olan genel seçimlerle kaldırılacaktı. Fakat genel seçimler yapılmadı.
Bunun üzerine Kuzey Vietnam, Güney Vietnam hükümet başkanı Diem’i düşürmeyi hedef alan bir terör kampanyası başlattı. 1960’ta Diem ve Vietcong olarak bilinen komünist gerillalar arasındaki mücadele şiddetli bir iç savaşa dönüştü. Güney Vietnam ABD tarafından, Vietcong ise Kuzey Vietnam tarafından destekleniyordu.
Diem komünistlerle baş edemeyince, 1963’te subaylar bir darbe yaparak hükümeti devirdi. Diem’in düşüşü birbirini takip eden birçok askeri darbeleri peşinden getirdi. Siyasi bir istikrarsızlık dönemi başladı.
Vietcong ve Kuzey Vietnam birlikleri baskısı altındaki Güney Vietnam’ın çöküşünü ancak ABD müdahalesi engelledi. Amerikan yardımıyla Güney Vietnam ordusunun kuvveti üç kat arttı. 1964’te ABD, komünist kuvvetlerin artan taarruzlarına cevap olarak Kuzey Vietnam’ı bombalamaya başladı. Nisan 1969’da 543.000’e ulaşan Vietnam’daki Amerikan kuvvetleri Başkan Nixon’un emriyle Temmuz 1969’dan itibaren yavaş yavaş çekilerek azaltılmaya başlandı.
27 Ocak 1973’te Paris’te ABD, Kuzey ve Güney Vietnam ve Vietcong arasında bir ateşkes antlaşması imzalandı. Fakat bu anlaşma kararlarına hiç uyulmadı.
1974’te Güney Vietnam’a Amerikan yardımı, ABD kongresi tarafından durduruldu.
Çinhindi’nin her tarafında iki yıl boyunca çetin muharebeler devam etti. Kuzey Vietnam 1975’in ilk aylarında merkezi Vietnam’da kalan son Güney Vietnam kuvvetlerine taarruza başladı. Güney Vietnam’ın geri çekilme harekatı bozguna dönüştü.
Saygon rejimi 30 Nisan’da teslim oldu. Geçici bir ihtilal hükümeti, kontrolü ele geçirdi ve komünizmi yerleştirmek için adımlar atıldı. Bütün işyerleri ve çiftlikler devletleştirildi. 165.000’i ABD’ye olmak üzere binlerce Vietnamlı diğer ülkelere iltica etti.
Ülkenin iki tarafının Millet Meclisleri toplanarak 2 Temmuz 1976’da Vietnam tekrar birleştirildi. Kuzey Vietnam’ın başşehri, bayrağı, marşı, amblemi ve parası ülkede geçerli oldu. Hemen hemen yüksek hükümet kademelerinin hepsine eski Kuzey Vietnam hükümetinin görevlileri getirildi.
Vietnam İç Savaşı bütün Vietnam’ın Rus peyki olmasıyla neticelendi. Güney Vietnam’daki ABD üsleri Rus üsleri oldu.Sivillere karşı saldırı ve zulüm devam ederken 1977-1980’de Kamboçya ile şiddetli bir savaş patlak verdi. Vietnamlı azınlıkların deniz yolu ile veya karadan Kamboçya üzerinden artan kaçış hareketleri üzerine, 1983’te Vietnam, Kamboçya’daki mülteci kamplarına taarruzda bulundu.
140.000 Çin asıllı Vietnam’ı terk edince Çin ile münasebetler bozuldu ve Çin ekonomik yardımı kesti. Çin, Vietnam’ın dört sınır eyaletine taarruz etti. Birçok ekonomik hedefleri tahrip etti. Vietnam, Çin saldırılarını püskürtmekle birlikte büyük ekonomik kayıplara uğradı. Parti genel sekreteri olan ve ülke yönetiminde ağırlığını koruyan Le Duan’ın ölümü üzerine, Vietnam’ın siyasetinde değişiklikler oldu.
1989 sonlarında Vietnam birlikleri Kamboçya’dan çekilmeye başladı. Buna bağlı olarak ABD ile ilişkilerin normale dönmesi gündeme geldi. Nisan 1992’de Milli Meclis 1980’den beri yürürlükte olan anayasanın yerine yeni bir anayasa kabul etti.
Yeni anayasayla devlet konseyi ve Bakanlar Kurulu kaldırıldı. Devlet Konseyi başkanından daha fazla yetkilere sahip Cumhurbaşkanlığı makamı kuruldu. Sandalye sayısı 496’dan 295’e indirilen meclis için Temmuz 1992’de seçimler yapıldı.
Yeni meclis eski savunma bakanı Le Duc Anh’ı cumhurbaşkanlığına seçti. Ekonomi 1992’de hızlı bir gelişme gösterdi.
Aynı sene Rusya burada bulunan üslerdeki gemilerini ve askeri danışmanlarının hepsini geri çekti. Amerika ve yakın komşuları ile diplomatik ilişkileri yeniden başladı.
Vietnam Fiziki Yapı
2240 km’lik bir kıyı hattına sahip olan Vietnam uzun ve dar bir ülke olup, yaklaşık bir S şeklinde Çin sınırından Siyam Körfezine kadar uzanır. Ülkenin sadece % 25’i verimli delta ve ovalardan meydana gelmiştir. Kalanı kıraç dağları ve kısmen ekilebilir yüksek yaylaları ihtiva eder. Ülkenin en geniş yeri olan kuzey kesimde, dağlık kısımlarla Kızıl Nehir Vadisi büyük ölçüde birbirine zıttır.
Kızıl Nehir Çin’den doğarak, güneydoğu istikametinde akar ve Tonkin Körfezine dökülür. Vietnam’ın dar merkezi kısmı kıyıda ancak birkaç tane verimli toprak parçasına sahiptir. Merkezi kısmın uzunluğunun 800 km’den fazlası, kolları doğu istikametinde okyanusa uzanan Annam Sıradağları ile kaplıdır. Vietnam, güneydeMekong Nehri tarafından meydana getirilen ve bunun getirdiği topraklarla sürekli olarak zenginleşen büyük bir ova halindedir.
Vietnam İklimi
Vietnam’da tropikal bir iklim hüküm sürer. Yazın kuzeydeki sıcaklıklar güneydekinden pek farklı değildir. Bu mevsimde sıcaklıklar Hanoi ve Saygon’da 27°C ila 38°C arasında değişir. Fakat kışın sıcaklıklar kuzeyde daha düşüktür. Güney ise bütün yıl boyunca sıcaktır.
Vietnam’da yağışlar sadece bölgeye göre değişmez, aynı zamanda seneden seneye değişir. Yıllık yağış ortalaması Saygon ve Hanoi’de 1830 mm’dir. Fakat Vietnam’ın sık sık karşılaştığı kuraklık ve su taşkınlarına bağlı olarak, yağış miktarı yılda 1220 mm ve 2240 mm arasında değişir.
Vietnam Tabii Kaynakları
Vietnam bambu, Japon sediri, meşe, rodendron (açalyaya benzer bir bitki), mahun ağacı, abanoz ağacı ve tik ağacı gibi ağaçları ihtiva eden ormanlara sahiptir. Fakat bu ormanlar henüz kafi derecede işletilmemektedir. Ülkedeki başlıca vahşi hayvanlar kaplan, panter, ayı, yabani domuz ve maymundur. Fosfat, maden kömürü, demir, manganez, boksit, antimon, volfram, tungsten ve çinko Vietnam’ın belli başlı yeraltı zenginlikleridir.
Vietnam Nüfus ve Sosyal Hayat
Vietnam halkının % 84’ü Vietnam asıllı, % 2’si Çinli, geri kalanı Muong, Thai, Meo, Khmer, Man ve Cham’dır. Çok sayıda azınlık gruplar olmakla birlikte, Vietnam halkı kültür birliğine sahiptir. Dil ve adetlerde, kuzeydeki ve güneydeki halk arasında pek az fark vardır. Ayrıca etnik gruplar arasında fiziki görünüm bakımından pek fark yoktur.
69.050.000 kişilik Vietnam nüfûsu aşırı derecede düzensiz olarak dağılmıştır. Aşağı yukarı nüfûsun % 80’i toprakların % 20’lik bir bölümünde yaşar. Halkın büyük çoğunluğu kuzeyde Kızıl Nehir deltasında, güneyde verimli kıyı ovalarında ve Mekong Deltasında toplanmıştır.
Kilometrekareye düşen kişi sayısı ortalama 173 kişi civarındadır. Vietnam’ın büyük nüfus merkezleri güneyde 3.500.000 nüfuslu Ho Chi Minh (Saygon) ve 2.000.000 nüfuslu başşehir Hanoi’dir.
Vietnamlıların çoğunluğu Budizm, Taoizm ve Konfüçyüsizm gibi bozuk inançlara mensuptur. Diğerleri Katolik, Putperest, Müslümandır.Vietnam dili tek heceli kelimelerden meydana gelmiştir. Aynı kelime ses tonu seviyesine göre farklı manalar almaktadır.
Vietnam dili Çin’in edebiyat, felsefe ve teknik terimleriyle zenginleşmişse de, temelde Çince ile bağıntısı yoktur. Sömürge döneminde resmi dil olan Fransızca hala tahsilli Vietnamlılar tarafından konuşulmaktadır. Fakat Fransızca yavaş yavaş yerini ikinci dil olarak İngilizceye bırakmaktadır. Vietnam halkının % 78’i okuma-yazma bilmektedir.
Vietnam Siyasi Hayat
1992’de yürürlüğe giren yeni anayasayla, Devlet Konseyi başkanlığı kaldırıldı. Yerine ondan daha fazla yetkilere sahip Cumhurbaşkanlığı makamı kuruldu. Cumhurbaşkanı meclis tarafından seçilir. Meclis 395 üyeden meydana gelmektedir. Vietnam 39 eyalete ayrılmış olup, 1977’den itibaren Birleşmiş Milletler Teşkilatına üyedir.
Vietnam Ekonomi
Vietnam esas itibariyle bir tarım ülkesi olup, çalışan nüfûsun % 70’i tarımla uğraşmaktadır. Ülkenin ana ürünleri pirinç, kauçuk ve maden kömürüdür. Güneyde pirinç ve kauçuk, kuzeyde ise maden kömürü başlıca ihraç mallarıdır. Önem bakımından ikinci derecede olan bitkileri geliştirmek için büyük gayret sarf edilmektedir.
Bunlar mısır, çay, kahve, tarçın, biber, şekerkamışı, büyük hindistancevizi, tütün, ham ipek ve pamuktur.Gıda, tekstil, maden, kimyevi gübre, cam ve lastik sanayileri Vietnam’ın başlıca gelişmiş sanayileridir. Sömürge rejiminin zamanında şiddetle sınırladığı sanayi üretimi daha ziyade iç tüketime yöneliktir.
BDT ve Japonya Vietnam’ın en çok ticaret yaptığı ülkelerdir.
Vietnam karayollarının uzunluğu 15.000 km’nin üzerindedir. Demiryolu ağı ise 1900 km civarındadır. Ülkenin belli başlı havaalanları Saygon, Hanoi ve Hayfong’dadır.
Güneydoğu Asya’daki Çinhindi Yarımadasının doğu kısmında yer alan bağımsız bir devlet. Vietnam’ın kuzeyde Çin, batıda Kamboçya ve Laos ile hudutları vardır. Vietnam’ın uzun kıyı hattı doğuda Güney Çin Denizine bakar, güneyde ise Siyam Körfezine ulaşır. Ülke 8°34’ ve 23°23’ kuzey enlemleriyle 102°09’ ve 109°28’ doğu boylamları arasında bulunur.
Vietnam Tarihi
M.Ö. 3. yüzyılda Viet kabileleri, Çin’in Kanton şehrinden Orta Vietnam’a kadar uzanan Nam Viet Devletini kurdular. M.Ö. 111’de Nam Viet Devleti yıkılınca, Vietler Çin hakimiyeti altına girdiler. Uzun bir savaştan sonra Çinlileri Kızıl Nehir Vadisinden çıkaran Vietnamlılar M.S. 939’da bağımsızlıklarını kazandılar.
Vietnam 15. asır başlarında Çin tarafından tekrar alındı ise de, kısa bir süre sonra 1427’de tekrar bağımsızlığına kavuştu. 1887’de Tonkin ve Annam’la birlikte Kamboçya ve Laos, Çinhindi Birliği içinde teşkilatlandı. Yönetim bir Fransız Genel Valisine verildi.
Fransa’nın ülkeyi ekonomik yönden sömürmesi ve siyasi baskısı, Fransız yönetimine karşı kuvvetli bir milli direniş hareketine sebep oldu. 1930 ve 1945 yılları arasında Fransa’ya karşı hareketlerde komünistler en kuvvetli grup olarak ortaya çıktılar. Bunlar 1941’de Vietnam Bağımsızlık Cemiyetini (Vietminh) kurarak komünist olmayan birçok grupları da kendilerine çektiler.
İkinci Dünya Savaşında Vietnam’ı işgal eden Japonya 1945’te teslim olunca, Vietminh birlikleri Hanoi’de iktidarı ele geçirdiler. Liderleri Ho Chi Minh Vietnam’ın bağımsızlığını ilan etti. Fransa güneyde milli ihtilali bastırmayı başardı. Fakat kuzeyde sömürge rejimini yeniden kurmak istemesi, Çinhindi Savaşlarının patlak vermesine sebep oldu. 1946’dan 1954’e kadar devam eden savaş, Fransa Dienbienphu Muharebesinde bozguna uğrayınca son buldu.
21 Temmuz 1954’te Cenevre Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma kararlarına göre geçici olarak ülke, kuzeyde komünist kontrolündeki Demokratik VietnamCumhûriyeti, güneyde Vietnam Cumhûriyeti olmak üzere iki ayrı devlete bölündü. Bölünme hattı 17. paraleldi. Bu bölünme hattı 1956’da yapılacak olan genel seçimlerle kaldırılacaktı. Fakat genel seçimler yapılmadı.
Bunun üzerine Kuzey Vietnam, Güney Vietnam hükümet başkanı Diem’i düşürmeyi hedef alan bir terör kampanyası başlattı. 1960’ta Diem ve Vietcong olarak bilinen komünist gerillalar arasındaki mücadele şiddetli bir iç savaşa dönüştü. Güney Vietnam ABD tarafından, Vietcong ise Kuzey Vietnam tarafından destekleniyordu.
Diem komünistlerle baş edemeyince, 1963’te subaylar bir darbe yaparak hükümeti devirdi. Diem’in düşüşü birbirini takip eden birçok askeri darbeleri peşinden getirdi. Siyasi bir istikrarsızlık dönemi başladı.
Vietcong ve Kuzey Vietnam birlikleri baskısı altındaki Güney Vietnam’ın çöküşünü ancak ABD müdahalesi engelledi. Amerikan yardımıyla Güney Vietnam ordusunun kuvveti üç kat arttı. 1964’te ABD, komünist kuvvetlerin artan taarruzlarına cevap olarak Kuzey Vietnam’ı bombalamaya başladı. Nisan 1969’da 543.000’e ulaşan Vietnam’daki Amerikan kuvvetleri Başkan Nixon’un emriyle Temmuz 1969’dan itibaren yavaş yavaş çekilerek azaltılmaya başlandı.
27 Ocak 1973’te Paris’te ABD, Kuzey ve Güney Vietnam ve Vietcong arasında bir ateşkes antlaşması imzalandı. Fakat bu anlaşma kararlarına hiç uyulmadı.
1974’te Güney Vietnam’a Amerikan yardımı, ABD kongresi tarafından durduruldu.
Çinhindi’nin her tarafında iki yıl boyunca çetin muharebeler devam etti. Kuzey Vietnam 1975’in ilk aylarında merkezi Vietnam’da kalan son Güney Vietnam kuvvetlerine taarruza başladı. Güney Vietnam’ın geri çekilme harekatı bozguna dönüştü.
Saygon rejimi 30 Nisan’da teslim oldu. Geçici bir ihtilal hükümeti, kontrolü ele geçirdi ve komünizmi yerleştirmek için adımlar atıldı. Bütün işyerleri ve çiftlikler devletleştirildi. 165.000’i ABD’ye olmak üzere binlerce Vietnamlı diğer ülkelere iltica etti.
Ülkenin iki tarafının Millet Meclisleri toplanarak 2 Temmuz 1976’da Vietnam tekrar birleştirildi. Kuzey Vietnam’ın başşehri, bayrağı, marşı, amblemi ve parası ülkede geçerli oldu. Hemen hemen yüksek hükümet kademelerinin hepsine eski Kuzey Vietnam hükümetinin görevlileri getirildi.
Vietnam İç Savaşı bütün Vietnam’ın Rus peyki olmasıyla neticelendi. Güney Vietnam’daki ABD üsleri Rus üsleri oldu.Sivillere karşı saldırı ve zulüm devam ederken 1977-1980’de Kamboçya ile şiddetli bir savaş patlak verdi. Vietnamlı azınlıkların deniz yolu ile veya karadan Kamboçya üzerinden artan kaçış hareketleri üzerine, 1983’te Vietnam, Kamboçya’daki mülteci kamplarına taarruzda bulundu.
140.000 Çin asıllı Vietnam’ı terk edince Çin ile münasebetler bozuldu ve Çin ekonomik yardımı kesti. Çin, Vietnam’ın dört sınır eyaletine taarruz etti. Birçok ekonomik hedefleri tahrip etti. Vietnam, Çin saldırılarını püskürtmekle birlikte büyük ekonomik kayıplara uğradı. Parti genel sekreteri olan ve ülke yönetiminde ağırlığını koruyan Le Duan’ın ölümü üzerine, Vietnam’ın siyasetinde değişiklikler oldu.
1989 sonlarında Vietnam birlikleri Kamboçya’dan çekilmeye başladı. Buna bağlı olarak ABD ile ilişkilerin normale dönmesi gündeme geldi. Nisan 1992’de Milli Meclis 1980’den beri yürürlükte olan anayasanın yerine yeni bir anayasa kabul etti.
Yeni anayasayla devlet konseyi ve Bakanlar Kurulu kaldırıldı. Devlet Konseyi başkanından daha fazla yetkilere sahip Cumhurbaşkanlığı makamı kuruldu. Sandalye sayısı 496’dan 295’e indirilen meclis için Temmuz 1992’de seçimler yapıldı.
Yeni meclis eski savunma bakanı Le Duc Anh’ı cumhurbaşkanlığına seçti. Ekonomi 1992’de hızlı bir gelişme gösterdi.
Aynı sene Rusya burada bulunan üslerdeki gemilerini ve askeri danışmanlarının hepsini geri çekti. Amerika ve yakın komşuları ile diplomatik ilişkileri yeniden başladı.
Vietnam Fiziki Yapı
2240 km’lik bir kıyı hattına sahip olan Vietnam uzun ve dar bir ülke olup, yaklaşık bir S şeklinde Çin sınırından Siyam Körfezine kadar uzanır. Ülkenin sadece % 25’i verimli delta ve ovalardan meydana gelmiştir. Kalanı kıraç dağları ve kısmen ekilebilir yüksek yaylaları ihtiva eder. Ülkenin en geniş yeri olan kuzey kesimde, dağlık kısımlarla Kızıl Nehir Vadisi büyük ölçüde birbirine zıttır.
Kızıl Nehir Çin’den doğarak, güneydoğu istikametinde akar ve Tonkin Körfezine dökülür. Vietnam’ın dar merkezi kısmı kıyıda ancak birkaç tane verimli toprak parçasına sahiptir. Merkezi kısmın uzunluğunun 800 km’den fazlası, kolları doğu istikametinde okyanusa uzanan Annam Sıradağları ile kaplıdır. Vietnam, güneydeMekong Nehri tarafından meydana getirilen ve bunun getirdiği topraklarla sürekli olarak zenginleşen büyük bir ova halindedir.
Vietnam İklimi
Vietnam’da tropikal bir iklim hüküm sürer. Yazın kuzeydeki sıcaklıklar güneydekinden pek farklı değildir. Bu mevsimde sıcaklıklar Hanoi ve Saygon’da 27°C ila 38°C arasında değişir. Fakat kışın sıcaklıklar kuzeyde daha düşüktür. Güney ise bütün yıl boyunca sıcaktır.
Vietnam’da yağışlar sadece bölgeye göre değişmez, aynı zamanda seneden seneye değişir. Yıllık yağış ortalaması Saygon ve Hanoi’de 1830 mm’dir. Fakat Vietnam’ın sık sık karşılaştığı kuraklık ve su taşkınlarına bağlı olarak, yağış miktarı yılda 1220 mm ve 2240 mm arasında değişir.
Vietnam Tabii Kaynakları
Vietnam bambu, Japon sediri, meşe, rodendron (açalyaya benzer bir bitki), mahun ağacı, abanoz ağacı ve tik ağacı gibi ağaçları ihtiva eden ormanlara sahiptir. Fakat bu ormanlar henüz kafi derecede işletilmemektedir. Ülkedeki başlıca vahşi hayvanlar kaplan, panter, ayı, yabani domuz ve maymundur. Fosfat, maden kömürü, demir, manganez, boksit, antimon, volfram, tungsten ve çinko Vietnam’ın belli başlı yeraltı zenginlikleridir.
Vietnam Nüfus ve Sosyal Hayat
Vietnam halkının % 84’ü Vietnam asıllı, % 2’si Çinli, geri kalanı Muong, Thai, Meo, Khmer, Man ve Cham’dır. Çok sayıda azınlık gruplar olmakla birlikte, Vietnam halkı kültür birliğine sahiptir. Dil ve adetlerde, kuzeydeki ve güneydeki halk arasında pek az fark vardır. Ayrıca etnik gruplar arasında fiziki görünüm bakımından pek fark yoktur.
69.050.000 kişilik Vietnam nüfûsu aşırı derecede düzensiz olarak dağılmıştır. Aşağı yukarı nüfûsun % 80’i toprakların % 20’lik bir bölümünde yaşar. Halkın büyük çoğunluğu kuzeyde Kızıl Nehir deltasında, güneyde verimli kıyı ovalarında ve Mekong Deltasında toplanmıştır.
Kilometrekareye düşen kişi sayısı ortalama 173 kişi civarındadır. Vietnam’ın büyük nüfus merkezleri güneyde 3.500.000 nüfuslu Ho Chi Minh (Saygon) ve 2.000.000 nüfuslu başşehir Hanoi’dir.
Vietnamlıların çoğunluğu Budizm, Taoizm ve Konfüçyüsizm gibi bozuk inançlara mensuptur. Diğerleri Katolik, Putperest, Müslümandır.Vietnam dili tek heceli kelimelerden meydana gelmiştir. Aynı kelime ses tonu seviyesine göre farklı manalar almaktadır.
Vietnam dili Çin’in edebiyat, felsefe ve teknik terimleriyle zenginleşmişse de, temelde Çince ile bağıntısı yoktur. Sömürge döneminde resmi dil olan Fransızca hala tahsilli Vietnamlılar tarafından konuşulmaktadır. Fakat Fransızca yavaş yavaş yerini ikinci dil olarak İngilizceye bırakmaktadır. Vietnam halkının % 78’i okuma-yazma bilmektedir.
Vietnam Siyasi Hayat
1992’de yürürlüğe giren yeni anayasayla, Devlet Konseyi başkanlığı kaldırıldı. Yerine ondan daha fazla yetkilere sahip Cumhurbaşkanlığı makamı kuruldu. Cumhurbaşkanı meclis tarafından seçilir. Meclis 395 üyeden meydana gelmektedir. Vietnam 39 eyalete ayrılmış olup, 1977’den itibaren Birleşmiş Milletler Teşkilatına üyedir.
Vietnam Ekonomi
Vietnam esas itibariyle bir tarım ülkesi olup, çalışan nüfûsun % 70’i tarımla uğraşmaktadır. Ülkenin ana ürünleri pirinç, kauçuk ve maden kömürüdür. Güneyde pirinç ve kauçuk, kuzeyde ise maden kömürü başlıca ihraç mallarıdır. Önem bakımından ikinci derecede olan bitkileri geliştirmek için büyük gayret sarf edilmektedir.
Bunlar mısır, çay, kahve, tarçın, biber, şekerkamışı, büyük hindistancevizi, tütün, ham ipek ve pamuktur.Gıda, tekstil, maden, kimyevi gübre, cam ve lastik sanayileri Vietnam’ın başlıca gelişmiş sanayileridir. Sömürge rejiminin zamanında şiddetle sınırladığı sanayi üretimi daha ziyade iç tüketime yöneliktir.
BDT ve Japonya Vietnam’ın en çok ticaret yaptığı ülkelerdir.
Vietnam karayollarının uzunluğu 15.000 km’nin üzerindedir. Demiryolu ağı ise 1900 km civarındadır. Ülkenin belli başlı havaalanları Saygon, Hanoi ve Hayfong’dadır.
Yemen tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri
Yemen Hakkinda Bilgiler
Arap Yarımadasının batı ucunda yer alan bir devlet. Batısında Kızıldeniz, kuzeyinde Suudi Arabistan, doğusunda Umman, güneyinde Aden Körfezi ile çevrilidir.
Yemen Tarihi
Yemen, M.Ö. 10. yüzyıldan ikinci yüzyıla kadar Saba devletinin hakimiyeti altındaydı. Bundan sonra Yemen birçok krallıklar tarafından idare edildi. Son krallık, Hıristiyan Etiyopyalılar tarafından M.S. 6. asırda yıkıldı.Yedinci asırda Eshab-ı kiram (ilk iman eden Müslümanlar) kuzeyden gelerek ülkede İslamiyeti yaydılar.
On birinci yüzyıla kadar halifeliğe bağlı olan Yemen, küçük sülaleler arasında paylaşıldı. Çeşitli isimler alan, birbirleriyle mücadele eden bu sülaleler, Selahaddin Eyyubi zamanına kadar devam etti. Selahaddin Eyyubi’den sonra hakimiyet uzun zaman devam etmedi. Mahalli sülaleler İskenderiye baharat tacirleri ile Venediklilere memleketlerinde üsler verdiler.
Türkler,Yemen’de ilk defa 11. yüzyıl sonlarında koloni kurdular. Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde başlıyan bu yerleşme ile, Türklerle yerli imamlar arasında mücadele de başladı. Yavuz Sultan Selim Han Mısır Memluklerine 1517’de son verdi. Bunun üzerine Yemen hakimi Baybars,Yavuz Sultan Selim Han adına hutbe okuttu.
Baybars öldürülünce Çerkez İskender Bey, Yemen’e hakim oldu. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Yemen’de ilk Osmanlı yönetimi başladı (1539). Buraya Yemen Beylerbeyliği adı verildi. Diğer yerlerin de alınması ile Beylerbeyliği hakimiyet sahası genişledi. Yemen Beylerbeyi olan Ferhat Paşa devamlı isyan çıkartan Zeydiler ile uğraştı. Onun yerine Özdemir Paşa tayin edildi.
Bundan sonra Osmanlı kuvvetleri ile Zeydilerin mücadelesi devam etti. 1567’de Zeydi imamlardan Mutahhar kendini halife ilan ederek pekçok yer aldı. Osmanlıların yönetiminde sadece Zabeyde kaldı. Osmanlıların Yemen’i tekrar ele geçirme çalışmalarının sonunda 15 Mayıs 1569’da Yemen yeniden Osmanlıların eline geçti. Fakat merkezden uzakta bulunan kabilelerin isyanı durmadı.
Bu karışıklık dönemi üç yüz yıl kadar devam etti. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Osmanlı hükumeti Yemen’in elden çıkmaması için burada Yedinci Orduyu kurdu. İngilizlerin bölgeye hakim olmak için çevirdikleri entrikalar, isyanlar ve buraya asker göndermenin güçlüğü sonunda Zeydiler, Yedinci Orduyu yendiler (1905). Sonradan ordu gönderildiyse de isyan eden İmam Yahya, tamamen ortadan kaldırılamadı. Yemen, Birinci Dünya Savaşının sonunda tamamen Osmanlıların elinden çıktı.
Yahya ile Suudi Arabistan Meliki Abdülaziz ibni Suud arasındaki anlaşmazlık, 1934’te ihtilaflı Asir bölgesinin resmen Suudi Arabistan’a verilmesiyle sona erdi. Bundan sonra Yahya kendini melik ilan etti. 1948’de bu öldürülünce yerine büyük oğlu Ahmed geçti. Zeydi İmam Ahmed zamanında Rusya ve Çin ile yakın münasebet kuruldu.
Mısır ve Suudi Arabistan ile ittifak yapıldı. 27 Eylül 1962’de Ahmed ölünce yerine oğlu Muhammed el-Bedr geçti. Fakat bunun tahta çıkmasından birkaç gün sonra askeri bir darbe yapılarak cumhuriyet ilan edildi. Darbe lideri Mısır’dan yardım alan Abdullah el-Sallal idi. El-Bedr dağa kaçtı ve burada kabile halkları kraliyet kuvvetlerine katıldı.
Bunlar ve cumhuriyet kuvvetleri arasında iç savaş başladı. Mısır birlik gönderdi ve Suudi Arabistan el-Bedr taraftarlarına yardım etti. Savaş sırasında 150.000 civarında can kaybı oldu.Diğer tarafta İngiltere’nin hakimiyeti altında Güney Yemen’de 1963’te bağımsızlık hareketleri başladı.
Milli Kurtuluş Cephesi (MKC) ve Mısır’ın desteklediği işgal altındaki Güney Yemen Kurtuluş Cephesi İngiltere’ye ve bunun himayesi altındaki yöneticilere karşı bir gerilla savaşını başlattılar. İki grup daha sonraları iktidar için birbirleri ile mücadele ettiler ve MKC mücadeleyi kazandı. 30 Kasım 1967’de Güney Yemen bağımsızlığını ilan etti.
MKC ‘nin solcu kanadı iktidara hakim oldu. ABD ile münasebetlerini keserek yardım için Çin ve SSCB ile temaslar kurdu. Bu sırada Arap-İsrail Savaşında bozguna uğrayan Mısır, birliklerini Kuzey Yemen’den çekti. Kasım 1967’de kansız bir darbe ile Sallal hükumeti devrildi.
Nisan 1970’te Yemen ve Suudi Arabistan arasındaki anlaşma ve Yemen hükumet kademelerinde birçok Melik taraftarlarının tayin edilmesi ile anlaşmazlıklar sona erdi. 1972-1973’te Yemen demokratik Halk Cumhuriyeti ile bazı sınır çarpışmaları oldu.
13 Haziran 1974’te Albay İbrahim el-Hamidi’nin başkanlığındaki bir askeri grup hükumet yönetimini ele geçirdi. Hamidi, Suudi Arabistan ve ABD ile sıkı münasebet içine girdi. Fakat 1977’de öldürüldü.
Haziran 1978’de kanlı bir darbeden sonra Güney Yemen’de, Suudi Arabistan, Umman ve ABD ile münasebetleri geliştirmeye çalışan başkan Salman Raboya idam edildi. Yeni yönetici grup, Kuzey Yemen tarafından başkanın öldürülmesinden sorumlu tutuldu.
İhtilalciler, Kuzey Yemen ile diplomatik ilişkileri kestiler ve 24 Şubat 1979’da savaş açtılar. Arapların sür’atle arabuluculuk yapması neticesinde ateşkes imzalandı ve kuvvetlerin karşılıklı olarak geri çekilmesi sağlandı. 29 Mart’ta, Kuzey ve Güney Yemen iki ülkenin birleşmesi hakkında anlaşma imzaladı.
Bu anlaşma ancak 22 Mayıs 1990’da gerçekleşti. 1986 senesinde başlayan Güney Yemen’deki sosyalistlerin birbirleriyle çatışmaları sonunda ılımlı eğilimleriyle tanınan Ali Nazır Muhammed 40 bin taraftarıyla Kuzey Yemen’e sığındı. Bir süre sonra da Güney Yemen hükumeti Kuzey Yemenle birleşme kararı aldı. 22 Mayıs 1990’da iki devlet resmen birleşti.
Yemen Fiziki Yapı
Yemen’in kuzey kesiminde dar bir kıyı ovası vardır. Tihoma adı verilen kıyı ovası, Kızıldeniz’den iç kesime doğru 32 ila 48 km kadar uzanır. Kıyı boyunca az sayıda da olsa yer yer vahalar bulunur. Kıyı şeridinin doğusunda yüksekliği 1200 ile 3600 m arasında değişen yaylalar yer alır.
Yaylaların sathı vadilerle bölünmüştür. En önemli vadileri kuzeyden güneye doğru Cauf, Surdud, Abrad ve Zabit vadileridir. Bu vadiler yağmurlu mevsimlerde dolmakta, diğer zamanlarda kurumaktadır. Ülkenin en yüksek noktası San’a şehrinin batısında yer alan 3760 m yüksekliğindeki Hadur Dağıdır.
Ülkenin güney toprakları kıyıda bir kum ve volkanik dağ şeridi halindedir. Bu dar kıyı ovasından itibaren yükselen dağ silsileleri yatay olarak yükselen bir yaylaya doğru uzanır. Dağların yüksekliği 2438 metreye kadar ulaşır ve doğuya doğru alçalır.
Ülkenin kuzeydoğu kesiminde arazi Suudi Arabistan’ın Rubülhali Çölü ile birleşir. Dağları ve yaylaları kesen vadiler yağmurdan sonra dolan kuru nehir yatakları halindedir. Bu bölgenin önemli vadileri Hadramut, San’a ve Tibban vadileridir.
Yemen İklimi
Birleşik Yemen Arap Cumhuriyetinde iklim sıcak ve kuraktır. Yağış miktarı senede 400 ile 800 mm arasında değişir. Yaylalarda yazlar nisbeten mutedil sıcaklıkta kışlar ise soğuktur. Temmuz ayında yaylalardaki ortalama sıcaklık 21°C civarındadır. Yazın Hint Okyanusundan esen rüzgarlar yağmur getirir. Ülkenin kuzeydoğusu muson rüzgarlarının etkisine girdiği zamanlar nisbeten serin olur.
Yemen Tabii Kaynaklar
Kıyı şeridi vahalar bulunan yerler hariç kumlarla kaplıdır. Yaylalar muson rüzgarlarının getirdiği yağmur sayesinde yeşilliktir ve burada hayvancılığın gelişmesine sebeb olmuştur. Ülkenin Suudi Arabistan sınırına yakın yerleri çöl ile kaplı olup, buralarda hemen hemen hiç bir bitki örtüsüne rastlanmaz. Maden olarak ülkede sadece tuz işletilmektedir.
Yemen Nüfus ve Sosyal Hayat
12 milyon nüfuslu Yemen’de kilometrekareye yaklaşık 23 kişi düşer. Diğer Araplardan farklı olarak Yemenliler yerleşik hayat sürerler ve çok azı göçebedir. Ayrıca bunların çoğu bozuk Zeydi fırkasına mensupturlar.
Kıyılarda yaşıyan halkın çoğunluğu Şafii mezhebinde Sünni Müslümanlardır. Halkın tamamına yakını Arapça konuşur. Ülkede az sayıda zenci, Hindu bulunmaktadır. Okuma-yazma oranı oldukça düşük olup %12 civarındadır. Önemli şehirleri Aden, San’a, Hudeyde ve Taiz’dir.
Yemen Siyasi Hayat
Yemen Cumhuriyetle idare edilen bir devlettir. Devletin yüksek idari organları, Danışma Meclisi ve Başkanlık Konseyidir. Danışma Meclisi üyelerinin çoğu doğrudan doğruya halk tarafından seçilir.
Başkanlık Konseyi üyelerini meclis seçer. 22 Mayıs 1990’da Güney Yemen ile Kuzey Yemen’in birleşmesi üzerine Devlet Başkanlığına Kuzey Yemen Cumhurbaşkanı General Ali Abdullah Salih seçildi. Başkan yardımcılığına ise Güney Yemen Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Ali Salem el-Beyd getirildi.
Yemen Ekonomisi
Yemen’de ekonomi esas itibariyle tarım ve hayvancılığa dayanır. Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri süpürge darısı, susam, akdarı, buğday, arpa, hurma, kaba yonca, kat, kahve ve üzümdür. Meyve üretiminde ülke kendi kendine yeterli seviyededir. Kahve ve kat 1050 ila 2070 m yüksekliklerde dağların eteklerinde yetişir.
Yemen’e has bir bitki olan kat, çiğnendiğinde, kaynatıldığında veya içecek olarak kullanıldığında yapraklarının uyuşturucu etkisi vardır. Pamuk önemli ticaret bitkisi olup, ana ihraç maddelerindendir. Köselecilik ve kılıç yapımı önemli el san’atlarıdır. Tekstil ve çimento sanayi ülkenin en önemli sanayi dallarıdır.
Ülkenin ana ihraç malları pamuk, kahve, kat, tuz, hayvan derisi ve postu ile kurutulmuş balıktır. Ticarette bulunduğu ülkelerin başında Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Japonya, Pakistan, Suudi Arabistan yer alır.
Makine, petrol ürünleri, pamuk, yün ipliği ithal ettiği önemli maddelerdir.Yemen’de ulaşım gelişmemiş olup, deve, eşek ve katırlarla yapılır. Karayolu yok denecek kadar azdır. El-Hudeyda, El-Mukha ve Aden önemli limanlarıdır.
Arap Yarımadasının batı ucunda yer alan bir devlet. Batısında Kızıldeniz, kuzeyinde Suudi Arabistan, doğusunda Umman, güneyinde Aden Körfezi ile çevrilidir.
Yemen Tarihi
Yemen, M.Ö. 10. yüzyıldan ikinci yüzyıla kadar Saba devletinin hakimiyeti altındaydı. Bundan sonra Yemen birçok krallıklar tarafından idare edildi. Son krallık, Hıristiyan Etiyopyalılar tarafından M.S. 6. asırda yıkıldı.Yedinci asırda Eshab-ı kiram (ilk iman eden Müslümanlar) kuzeyden gelerek ülkede İslamiyeti yaydılar.
On birinci yüzyıla kadar halifeliğe bağlı olan Yemen, küçük sülaleler arasında paylaşıldı. Çeşitli isimler alan, birbirleriyle mücadele eden bu sülaleler, Selahaddin Eyyubi zamanına kadar devam etti. Selahaddin Eyyubi’den sonra hakimiyet uzun zaman devam etmedi. Mahalli sülaleler İskenderiye baharat tacirleri ile Venediklilere memleketlerinde üsler verdiler.
Türkler,Yemen’de ilk defa 11. yüzyıl sonlarında koloni kurdular. Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde başlıyan bu yerleşme ile, Türklerle yerli imamlar arasında mücadele de başladı. Yavuz Sultan Selim Han Mısır Memluklerine 1517’de son verdi. Bunun üzerine Yemen hakimi Baybars,Yavuz Sultan Selim Han adına hutbe okuttu.
Baybars öldürülünce Çerkez İskender Bey, Yemen’e hakim oldu. Kanuni Sultan Süleyman zamanında Yemen’de ilk Osmanlı yönetimi başladı (1539). Buraya Yemen Beylerbeyliği adı verildi. Diğer yerlerin de alınması ile Beylerbeyliği hakimiyet sahası genişledi. Yemen Beylerbeyi olan Ferhat Paşa devamlı isyan çıkartan Zeydiler ile uğraştı. Onun yerine Özdemir Paşa tayin edildi.
Bundan sonra Osmanlı kuvvetleri ile Zeydilerin mücadelesi devam etti. 1567’de Zeydi imamlardan Mutahhar kendini halife ilan ederek pekçok yer aldı. Osmanlıların yönetiminde sadece Zabeyde kaldı. Osmanlıların Yemen’i tekrar ele geçirme çalışmalarının sonunda 15 Mayıs 1569’da Yemen yeniden Osmanlıların eline geçti. Fakat merkezden uzakta bulunan kabilelerin isyanı durmadı.
Bu karışıklık dönemi üç yüz yıl kadar devam etti. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Osmanlı hükumeti Yemen’in elden çıkmaması için burada Yedinci Orduyu kurdu. İngilizlerin bölgeye hakim olmak için çevirdikleri entrikalar, isyanlar ve buraya asker göndermenin güçlüğü sonunda Zeydiler, Yedinci Orduyu yendiler (1905). Sonradan ordu gönderildiyse de isyan eden İmam Yahya, tamamen ortadan kaldırılamadı. Yemen, Birinci Dünya Savaşının sonunda tamamen Osmanlıların elinden çıktı.
Yahya ile Suudi Arabistan Meliki Abdülaziz ibni Suud arasındaki anlaşmazlık, 1934’te ihtilaflı Asir bölgesinin resmen Suudi Arabistan’a verilmesiyle sona erdi. Bundan sonra Yahya kendini melik ilan etti. 1948’de bu öldürülünce yerine büyük oğlu Ahmed geçti. Zeydi İmam Ahmed zamanında Rusya ve Çin ile yakın münasebet kuruldu.
Mısır ve Suudi Arabistan ile ittifak yapıldı. 27 Eylül 1962’de Ahmed ölünce yerine oğlu Muhammed el-Bedr geçti. Fakat bunun tahta çıkmasından birkaç gün sonra askeri bir darbe yapılarak cumhuriyet ilan edildi. Darbe lideri Mısır’dan yardım alan Abdullah el-Sallal idi. El-Bedr dağa kaçtı ve burada kabile halkları kraliyet kuvvetlerine katıldı.
Bunlar ve cumhuriyet kuvvetleri arasında iç savaş başladı. Mısır birlik gönderdi ve Suudi Arabistan el-Bedr taraftarlarına yardım etti. Savaş sırasında 150.000 civarında can kaybı oldu.Diğer tarafta İngiltere’nin hakimiyeti altında Güney Yemen’de 1963’te bağımsızlık hareketleri başladı.
Milli Kurtuluş Cephesi (MKC) ve Mısır’ın desteklediği işgal altındaki Güney Yemen Kurtuluş Cephesi İngiltere’ye ve bunun himayesi altındaki yöneticilere karşı bir gerilla savaşını başlattılar. İki grup daha sonraları iktidar için birbirleri ile mücadele ettiler ve MKC mücadeleyi kazandı. 30 Kasım 1967’de Güney Yemen bağımsızlığını ilan etti.
MKC ‘nin solcu kanadı iktidara hakim oldu. ABD ile münasebetlerini keserek yardım için Çin ve SSCB ile temaslar kurdu. Bu sırada Arap-İsrail Savaşında bozguna uğrayan Mısır, birliklerini Kuzey Yemen’den çekti. Kasım 1967’de kansız bir darbe ile Sallal hükumeti devrildi.
Nisan 1970’te Yemen ve Suudi Arabistan arasındaki anlaşma ve Yemen hükumet kademelerinde birçok Melik taraftarlarının tayin edilmesi ile anlaşmazlıklar sona erdi. 1972-1973’te Yemen demokratik Halk Cumhuriyeti ile bazı sınır çarpışmaları oldu.
13 Haziran 1974’te Albay İbrahim el-Hamidi’nin başkanlığındaki bir askeri grup hükumet yönetimini ele geçirdi. Hamidi, Suudi Arabistan ve ABD ile sıkı münasebet içine girdi. Fakat 1977’de öldürüldü.
Haziran 1978’de kanlı bir darbeden sonra Güney Yemen’de, Suudi Arabistan, Umman ve ABD ile münasebetleri geliştirmeye çalışan başkan Salman Raboya idam edildi. Yeni yönetici grup, Kuzey Yemen tarafından başkanın öldürülmesinden sorumlu tutuldu.
İhtilalciler, Kuzey Yemen ile diplomatik ilişkileri kestiler ve 24 Şubat 1979’da savaş açtılar. Arapların sür’atle arabuluculuk yapması neticesinde ateşkes imzalandı ve kuvvetlerin karşılıklı olarak geri çekilmesi sağlandı. 29 Mart’ta, Kuzey ve Güney Yemen iki ülkenin birleşmesi hakkında anlaşma imzaladı.
Bu anlaşma ancak 22 Mayıs 1990’da gerçekleşti. 1986 senesinde başlayan Güney Yemen’deki sosyalistlerin birbirleriyle çatışmaları sonunda ılımlı eğilimleriyle tanınan Ali Nazır Muhammed 40 bin taraftarıyla Kuzey Yemen’e sığındı. Bir süre sonra da Güney Yemen hükumeti Kuzey Yemenle birleşme kararı aldı. 22 Mayıs 1990’da iki devlet resmen birleşti.
Yemen Fiziki Yapı
Yemen’in kuzey kesiminde dar bir kıyı ovası vardır. Tihoma adı verilen kıyı ovası, Kızıldeniz’den iç kesime doğru 32 ila 48 km kadar uzanır. Kıyı boyunca az sayıda da olsa yer yer vahalar bulunur. Kıyı şeridinin doğusunda yüksekliği 1200 ile 3600 m arasında değişen yaylalar yer alır.
Yaylaların sathı vadilerle bölünmüştür. En önemli vadileri kuzeyden güneye doğru Cauf, Surdud, Abrad ve Zabit vadileridir. Bu vadiler yağmurlu mevsimlerde dolmakta, diğer zamanlarda kurumaktadır. Ülkenin en yüksek noktası San’a şehrinin batısında yer alan 3760 m yüksekliğindeki Hadur Dağıdır.
Ülkenin güney toprakları kıyıda bir kum ve volkanik dağ şeridi halindedir. Bu dar kıyı ovasından itibaren yükselen dağ silsileleri yatay olarak yükselen bir yaylaya doğru uzanır. Dağların yüksekliği 2438 metreye kadar ulaşır ve doğuya doğru alçalır.
Ülkenin kuzeydoğu kesiminde arazi Suudi Arabistan’ın Rubülhali Çölü ile birleşir. Dağları ve yaylaları kesen vadiler yağmurdan sonra dolan kuru nehir yatakları halindedir. Bu bölgenin önemli vadileri Hadramut, San’a ve Tibban vadileridir.
Yemen İklimi
Birleşik Yemen Arap Cumhuriyetinde iklim sıcak ve kuraktır. Yağış miktarı senede 400 ile 800 mm arasında değişir. Yaylalarda yazlar nisbeten mutedil sıcaklıkta kışlar ise soğuktur. Temmuz ayında yaylalardaki ortalama sıcaklık 21°C civarındadır. Yazın Hint Okyanusundan esen rüzgarlar yağmur getirir. Ülkenin kuzeydoğusu muson rüzgarlarının etkisine girdiği zamanlar nisbeten serin olur.
Yemen Tabii Kaynaklar
Kıyı şeridi vahalar bulunan yerler hariç kumlarla kaplıdır. Yaylalar muson rüzgarlarının getirdiği yağmur sayesinde yeşilliktir ve burada hayvancılığın gelişmesine sebeb olmuştur. Ülkenin Suudi Arabistan sınırına yakın yerleri çöl ile kaplı olup, buralarda hemen hemen hiç bir bitki örtüsüne rastlanmaz. Maden olarak ülkede sadece tuz işletilmektedir.
Yemen Nüfus ve Sosyal Hayat
12 milyon nüfuslu Yemen’de kilometrekareye yaklaşık 23 kişi düşer. Diğer Araplardan farklı olarak Yemenliler yerleşik hayat sürerler ve çok azı göçebedir. Ayrıca bunların çoğu bozuk Zeydi fırkasına mensupturlar.
Kıyılarda yaşıyan halkın çoğunluğu Şafii mezhebinde Sünni Müslümanlardır. Halkın tamamına yakını Arapça konuşur. Ülkede az sayıda zenci, Hindu bulunmaktadır. Okuma-yazma oranı oldukça düşük olup %12 civarındadır. Önemli şehirleri Aden, San’a, Hudeyde ve Taiz’dir.
Yemen Siyasi Hayat
Yemen Cumhuriyetle idare edilen bir devlettir. Devletin yüksek idari organları, Danışma Meclisi ve Başkanlık Konseyidir. Danışma Meclisi üyelerinin çoğu doğrudan doğruya halk tarafından seçilir.
Başkanlık Konseyi üyelerini meclis seçer. 22 Mayıs 1990’da Güney Yemen ile Kuzey Yemen’in birleşmesi üzerine Devlet Başkanlığına Kuzey Yemen Cumhurbaşkanı General Ali Abdullah Salih seçildi. Başkan yardımcılığına ise Güney Yemen Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Ali Salem el-Beyd getirildi.
Yemen Ekonomisi
Yemen’de ekonomi esas itibariyle tarım ve hayvancılığa dayanır. Yetiştirilen başlıca tarım ürünleri süpürge darısı, susam, akdarı, buğday, arpa, hurma, kaba yonca, kat, kahve ve üzümdür. Meyve üretiminde ülke kendi kendine yeterli seviyededir. Kahve ve kat 1050 ila 2070 m yüksekliklerde dağların eteklerinde yetişir.
Yemen’e has bir bitki olan kat, çiğnendiğinde, kaynatıldığında veya içecek olarak kullanıldığında yapraklarının uyuşturucu etkisi vardır. Pamuk önemli ticaret bitkisi olup, ana ihraç maddelerindendir. Köselecilik ve kılıç yapımı önemli el san’atlarıdır. Tekstil ve çimento sanayi ülkenin en önemli sanayi dallarıdır.
Ülkenin ana ihraç malları pamuk, kahve, kat, tuz, hayvan derisi ve postu ile kurutulmuş balıktır. Ticarette bulunduğu ülkelerin başında Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Japonya, Pakistan, Suudi Arabistan yer alır.
Makine, petrol ürünleri, pamuk, yün ipliği ithal ettiği önemli maddelerdir.Yemen’de ulaşım gelişmemiş olup, deve, eşek ve katırlarla yapılır. Karayolu yok denecek kadar azdır. El-Hudeyda, El-Mukha ve Aden önemli limanlarıdır.
Vatikan tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri
Vatikan Hakkında Bilgiler
Vatikan(Pontificio), İtalya’nın Roma şehrinde bulunan, Hristiyanlık dininin Katolik mezhebinin yönetim merkezi olan devlet. 1000 kişi nüfusa sahiptir.
Vatikan Tarihi
İtalya’nın tarihi ile hemen hemen aynı tarihe sahip olan, dünya Katolik dininin merkezi kabul edilen 44.000 m2’lik alana sahip Pontificio ruhban sınıfı tarafından yönetilir, devlet başkanı Papa’dır.
1929’da İtalya Devleti ile Kilise arasında Patti Lateranensi antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile ülkenin resmi dininin Katolik dini olduğu ve Roma’nın kutsal bir şehir olduğu ilan edildi.
Vatikan’da Papa’nın Kabul Günü
Papa’nın kabul günü genellikle haftada bir kez çarşamba günleri Vatikan şehrinde, yazın ise Roma’ya yaklaşık 40 km. uzaklıktaki Castel Gondolfo’da gerçekleştirilir. Bu genel kabul gününe katılmak için ”Prefetto della Casa Pontificia, 00120 Città del Vaticano” adresinde bulunan büroya başvurmak gerekir.
Katolik dinine mensup olanların bağlı olduğu kiliseden bir yazı getirmesi istenmektedir. Papa’nın kabul gününe katılacak kadınlar, uzun kollu, başı kapalı ve sade giysiler giymek zorundadırlar. Koyu renkli veya dikkati çekmeyen elbiseler tercih edilir. Erkeklerin ise koyu renkli ceket ve kravat ile katılmaları uygun görülmektedir.
Vatikan Ekonomi
Vatikan’ın doğrudan ya da dolaylı olarak sahibi olduğu veya yönlendirdiği günlük, haftalık ve aylık 200’den fazla gazete ve dergi, 154 radyo istasyonu veya emisyonu, 49 TV kanalı veya kablolu yayını bulunmaktadır.
Bütçesi; katoliklerden kesilen kilise vergisi, aidatlar, bağışlar, şirket gelirleri, hisse senedi-tahvil-bono gelirleri, bankacılık ve faiz gelirleri, hediyelik eşya satışlarından elde edilen gelirlerle, basın yayından elde edilen reklam gelirlerinden oluşmaktadır.
Vatikan’daki siyasi akımlar
Vatikan’da etkileri ve güçleri tartışılamayacak başlıca birkaç akım vardır. Bunlardan ikisi laik, diğerleri ”dinsel” niteliktedir. Laik akımlar OPUS DEI (”Tanrı’nın İşleri” ) ile Malta Şövalyeleri’dir.
”Domeniken tarikatı” : Domeniken kelimesi latinceden Türkçe’ye çevrilmiştir, asıl telafuzu DOMENICANI’ dir. DOMENICANI kelimesini 3 şekilde kullanmaktadırlar.
1. DOMENICANI tarikatı adını, kurucusu olan AZİZ DOMENİKO tarafından almıştır.
2. DOMENICANI İtalyanca da PAZARCILAR diye geçer. PAZARCILAR kelimesinden anlaşılabileceği gibi Bu tarikate bağlı olan RAHİPLER her Pazar kilise de vaaz vermektedirler. Vaaz işlemi her Rahip için zorunlu tutulmuştur. Böylece İncil’i ve Tanrı’nın söylediklerini insanlara daha iyi anlatabilmektedirler.
3. DOMENICANI kelimesini Latince’ ye çevirdiğimizde DOMINI-CANI TANRI’NIN KÖPEKLERİ anlamı ortaya çıkmaktadır. Bu kelime domeniken tarikatının ALLAH’ ın hizmetlileri olduğu ve ALLAH için çalıştıkları ortaya çıkmaktadır.
Domeniken Tarikatındaki Rahip ve Rahibeler kendilerini MeryemAna’ya adamış din adamlarıdır. Bunlar için en önemli husus kurum olarak Kilise’nin sürekliliğinin korunması ve her koşul altında savunulmasıdır.
Dominikenler, ”Önce Kilise” diyen tarikattir.
”Fransiskenler” : Yoksullardan yana, din adına karşılıksız çalışan keşişler topluluğudur. Fransiskenler adını kurucusu olan ASSİSİ’Lİ AZİZ FRANSUA dan almıştır.
”Cizvitler tarikatı” : Katolik aleminin entelektüelleri olan cizvitler için önemli olan ”Papalık Makamı”dır. Papaların kendileri veya Kilise’nin kendisi değil, ”Papalık Makamı”nın korunması ve savunulması öncelik taşımaktadır.
Ayrıca bu tarikat papalık makamının korunması için kendi bankasını kurup ”dünya bankası’ tüm gelirini bu makamı güçlendirmek için kullanmıştır. ancak daha sonra bu banka iç devrimle yönetim değiştirmiş gelirlerinin akışıda vatikana değil israile çevrilmiştir.
Vatikan(Pontificio), İtalya’nın Roma şehrinde bulunan, Hristiyanlık dininin Katolik mezhebinin yönetim merkezi olan devlet. 1000 kişi nüfusa sahiptir.
Vatikan Tarihi
İtalya’nın tarihi ile hemen hemen aynı tarihe sahip olan, dünya Katolik dininin merkezi kabul edilen 44.000 m2’lik alana sahip Pontificio ruhban sınıfı tarafından yönetilir, devlet başkanı Papa’dır.
1929’da İtalya Devleti ile Kilise arasında Patti Lateranensi antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile ülkenin resmi dininin Katolik dini olduğu ve Roma’nın kutsal bir şehir olduğu ilan edildi.
Vatikan’da Papa’nın Kabul Günü
Papa’nın kabul günü genellikle haftada bir kez çarşamba günleri Vatikan şehrinde, yazın ise Roma’ya yaklaşık 40 km. uzaklıktaki Castel Gondolfo’da gerçekleştirilir. Bu genel kabul gününe katılmak için ”Prefetto della Casa Pontificia, 00120 Città del Vaticano” adresinde bulunan büroya başvurmak gerekir.
Katolik dinine mensup olanların bağlı olduğu kiliseden bir yazı getirmesi istenmektedir. Papa’nın kabul gününe katılacak kadınlar, uzun kollu, başı kapalı ve sade giysiler giymek zorundadırlar. Koyu renkli veya dikkati çekmeyen elbiseler tercih edilir. Erkeklerin ise koyu renkli ceket ve kravat ile katılmaları uygun görülmektedir.
Vatikan Ekonomi
Vatikan’ın doğrudan ya da dolaylı olarak sahibi olduğu veya yönlendirdiği günlük, haftalık ve aylık 200’den fazla gazete ve dergi, 154 radyo istasyonu veya emisyonu, 49 TV kanalı veya kablolu yayını bulunmaktadır.
Bütçesi; katoliklerden kesilen kilise vergisi, aidatlar, bağışlar, şirket gelirleri, hisse senedi-tahvil-bono gelirleri, bankacılık ve faiz gelirleri, hediyelik eşya satışlarından elde edilen gelirlerle, basın yayından elde edilen reklam gelirlerinden oluşmaktadır.
Vatikan’daki siyasi akımlar
Vatikan’da etkileri ve güçleri tartışılamayacak başlıca birkaç akım vardır. Bunlardan ikisi laik, diğerleri ”dinsel” niteliktedir. Laik akımlar OPUS DEI (”Tanrı’nın İşleri” ) ile Malta Şövalyeleri’dir.
”Domeniken tarikatı” : Domeniken kelimesi latinceden Türkçe’ye çevrilmiştir, asıl telafuzu DOMENICANI’ dir. DOMENICANI kelimesini 3 şekilde kullanmaktadırlar.
1. DOMENICANI tarikatı adını, kurucusu olan AZİZ DOMENİKO tarafından almıştır.
2. DOMENICANI İtalyanca da PAZARCILAR diye geçer. PAZARCILAR kelimesinden anlaşılabileceği gibi Bu tarikate bağlı olan RAHİPLER her Pazar kilise de vaaz vermektedirler. Vaaz işlemi her Rahip için zorunlu tutulmuştur. Böylece İncil’i ve Tanrı’nın söylediklerini insanlara daha iyi anlatabilmektedirler.
3. DOMENICANI kelimesini Latince’ ye çevirdiğimizde DOMINI-CANI TANRI’NIN KÖPEKLERİ anlamı ortaya çıkmaktadır. Bu kelime domeniken tarikatının ALLAH’ ın hizmetlileri olduğu ve ALLAH için çalıştıkları ortaya çıkmaktadır.
Domeniken Tarikatındaki Rahip ve Rahibeler kendilerini MeryemAna’ya adamış din adamlarıdır. Bunlar için en önemli husus kurum olarak Kilise’nin sürekliliğinin korunması ve her koşul altında savunulmasıdır.
Dominikenler, ”Önce Kilise” diyen tarikattir.
”Fransiskenler” : Yoksullardan yana, din adına karşılıksız çalışan keşişler topluluğudur. Fransiskenler adını kurucusu olan ASSİSİ’Lİ AZİZ FRANSUA dan almıştır.
”Cizvitler tarikatı” : Katolik aleminin entelektüelleri olan cizvitler için önemli olan ”Papalık Makamı”dır. Papaların kendileri veya Kilise’nin kendisi değil, ”Papalık Makamı”nın korunması ve savunulması öncelik taşımaktadır.
Ayrıca bu tarikat papalık makamının korunması için kendi bankasını kurup ”dünya bankası’ tüm gelirini bu makamı güçlendirmek için kullanmıştır. ancak daha sonra bu banka iç devrimle yönetim değiştirmiş gelirlerinin akışıda vatikana değil israile çevrilmiştir.
Venezuela tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri
Venezuela Hakkında Bilgiler
Güney Amerika’nın kuzeyinde yer alan bir devlet. Kuzey’de Karayib Denizi ve AtlasOkyanusu, doğuda Guyana, güneyde Brezilya ve batıda Kolombia ile çevrilidir.
Venezuela Tarihi
Venezuela 1498’de Chistophes Colombus (Kristof Kolomp) tarafından keşfedilinceye kadar, ülke nüfusunu Carib yerlileri meydana getiriyordu. İspanyollar için Venezuela’nın fethi, yerlilerin şiddetli mukavemet göstermeleri sebebiyle zor ve yavaş oldu. Ülkede birçok kasaba kuruldu. Caracas 1567’de kurularak 1577’de başşehir oldu.
Venezuela, İspanya İmparatorluğunun nispeten önemsiz bir parçası kabul edildiğinden diğer sömürgelerin idaresine verildi. Önce bugünkü Dominik Cumhuriyeti olan Santo Domingo’ya, sonra Yeni Granada Genel Valiliğine bağlandı. 1776’da ABD’nin bağımsızlığını ilan etmesi ve 1789 Fransız ihtilali, bağımsızlık için bir misal teşkil etti.
Napolyon’un, İspanya’ya savaş açması Nisan 1810’da sömürge devrinin sonunu getirdi. Kreollar (ülkede doğan beyazlar) İspanyol yöneticiyi azlederek bir cunta kurdular. 5 Temmuz 1811’de bağımsız konfederasyon ilan edildi. Bu ilan kraliyet kuvvetleri ve Kreollar arasında 10 yıl devam eden bir savaşa sebep oldu. 24 Haziran 1821’de Carababo Muharebesinde İspanya’ya karşı kesin zafer elde edildi.
Anlaşmazlık sonucunda 1830’da Venezuela birçok Güney Amerika ülkesini ihtiva eden konfederasyondan ayrılarak bağımsız bir cumhuriyet oldu. 1830’dan 19. yüzyıl sonuna kadar büyük krizler birbirini takip etti. Yirminci yüzyılın büyük bölümünde ülkeyi askeri diktatörler idare etti. Bunlar petrol sanayiini geliştirdiler, birçok sosyal reformlar yaptılar. 1959’dan itibaren ülke demokratik seçimlerle işbaşına gelen hükümetler tarafından idare edilmeye başladı.
Essequibo sınır bölgesinde Guyana ile olan anlaşmazlık 1982’de tekrar başladı. 1989’da ikinci kez başkanlığa seçilen Pérez’in açıkladığı ekonomik tedbirler, sokak gösterilerine sebep oldu. Halk yağma işine başlayınca askeri birliklerin müdahalesi üzerine çok sayıda insan öldü.
Aralık 1993’te yapılan seçimlerde devlet başkanlığına Rafael Caldera oyların çoğunluğunu alarak seçildi. Rafael Celdera 25 yıldan sonra ikinci defa devlet başkanlığına geldi. 6 Aralık 1993’te göreve başladı.
Venezuela Fiziki Yapı
Venezuela dört farklı tabii bölgeye ayrılır: Maracaibo alçak arazileri, kuzey dağlık bölgesi, Orinoco alçak arazileri ve Guyana Yaylası. Kıyıların uzunluğu 2815 km olup, ülke topraklarına Karayib Denizindeki irili-ufaklı 72 ada da dahildir.
Bu adaların en büyüğü Margorita’dır.
Maracabio alçak arazileri, Maracabio Gölü ve Venezuela Körfezi etrafında 52.000 km2lik düz ovaları ihtiva eder. Bu bölgeye Paraguana Yarımadası da dahildir. Burası ülkenin kalan kısmından güney doğuda Cardillera de Mérida ve kuzeydoğuda Segovia yüksek arazileriyle ayrılmıştır.
Kuzeydeki dağlık bölge, Kolombiya Andlarının bir kolu olan Sierra de Périja ile başlar. Andların diğer bir kolu olan Cordillera de Mérida kuzeydoğu istikametinde kıyıya doğru uzanır. Bu dağların genişliği 13 ila 64 km arasında değişmekte olup, en yüksek noktası Pico Bolivar’dır (5007 m).
Bütün sene boyunca yalnız bu dağların üzerinde devamlı kar bulunur.
Kuzeydeki dağların güneyinde Orinoco Ovaları bulunur. Bu ovalar Kolombiya sınırından Atlas Okyanusu kıyısındaki Orinoco Deltasına kadar uzanır. Ovalar, nehirler arasında doğuya doğru daralarak genişlikleri 400 km’den 80 km’ye düşer. Sonra Orinoco Deltasında tekrar genişler.
Guyana Yaylası, Orinoco Nehrinin güneyinde yer almakta olup, Venezuela topraklarının yarıdan fazlasını ihtiva eder. Geniş yaylalar 762 m’lik sarp kayaların ucunda aniden kesilir. Yükseklikler dik olarak tabanlarından yükselen kitle halindeki düz tepelerde 2180 m’ye ulaşır. Auyáan-Tepui’den dünyanın en yüksek şelalesi olan Angel çağlayanları (979 m) dökülür.
Ülke büyük bir nehir ağıyla örülmüştür. Orinoco Nehri 436 kolu ile birlikte kuzeydeki dağların güney yamaçları, ovaları ve Guyana Yaylasını sular. Orinoco, Brezilya sınırındaki kaynağından önce kuzeye, sonra doğuya doğru yönelerek geniş bir delta meydana getirir.
Atlas Okyanusuna dökülür. Bu güzergah boyunca uzunluğu 2736 km’dir. Maracaibo, Latin Amerika’nın en büyük gölü olup, 121 km genişliğinde, 230 km uzunluğundadır. Yüzölçümü 13.000 km2dir.
Venezuela İklimi
Venezuela’da tropikal bir iklim hüküm sürer. Kuzeydoğudan senenin büyük bölümünde nispeten soğuk ve kuru alizeler eser. Sıcaklık yüksekliğe bağlı olarak değişir. Alçak kıyı kesimi ve iç bölgedeki nehir vadileri sıcak ve nemlidir. Yüksek araziler gündüzün genellikle ılıman, geceleyin soğuktur.
Sıcaklık ortalama olarak 800 m yüksekliğe kadar 24°C civarındadır. 800 ila 2000 m yüksekliklerde 10 ila 27°C arasında değişir. 2000 m’nin üstündeki yerlerdeyse 18°C’dir. Paraguana Yarımadasında yıllık yağış miktarı 508 mm’dir.
Güney Maracaibo Ovalarında ve Orinoco Deltasında yılda düşen yağış miktarı yüksek olup, 2032 mm civarındadır. Guyana Yaylasının yüksek yerleri ve kuzeydeki dağlar arasındaki merkezi vadi, orta miktarda yağış alır. Caracas’a yılda 787 mm’lik yağış düşer.
Venezuela Tabii Kaynaklar
Venezuela’nın yaklaşık % 40’ı ormanla kaplıdır. Maracaibo alçak arazilerinde, Cardillera de Mérida’nın aşağı yamaçlarında ve Guyana yüksek arazilerinin güneybatı dağ eteklerinde cengeller (sık orman) bulunur. 1800 m’nin üstünde ormanlar seyrekleşerek yavaş yavaş yerini otlara bırakır.
And Dağlarının yüksek eteklerinde Alp tipi çeşitli küçük çalı ve likenlerden meydana gelen paramó bitki örtüsü vardır. Orinoco alçak arazilerinde nehir kıyıları boyunca yaprakları dökmeyen ağaçlar vardır. Orinoco deltası sık mangrov çalılıklarıyla kaplıdır.
Ülkede bulunan belli başlı vahşi hayvanlar büyük yabankedisi, jaguar, puma, ayı, geyik, tapir ve maymundur. Venezuela’da petrol, demir ve altın çıkarılmaktadır. Petrol üretiminde dünyada beşinci sıradadır.
Venezuela Nüfus ve Sosyal Hayat
20.184.000 nüfuslu Venezuela halkının dörtte üçü şehirlerde yaşar. Büyük şehirleri başşehir Caracas (2.265.874), Maracaibo, Barquisimeto ve Valencia’dır.Nüfusun % 69’unu melezler, % 20’sini beyazlar (İspanyol, Portekizli ve İtalyan), % 9’unu zenciler ve % 2’sini yerliler meydana getirir. Her ne kadar melezler çoğunluğu teşkil ediyorlarsa da, beyazlar sosyal ve kültürel hayata hakim durumdadırlar.
Beyazlar gelirlerin çoğunu ticaret yaparak kazanır. Melezler ve zencilerin çoğu ziraatle uğraşır veya işçidir. Melezler ülkenin her tarafına dağılmışlardır; beyazlar şehirlerde toplanmıştır. Çoğu zenciler kuzeydeki kıyıda yaşar. Kabileler halindeki yerlilerse genellikle güneyde veya Kolombiya sınırında bulunur.
Venezuelalıların % 96’sı Katoliktir. 1961 Anayasasına göre Katoliklik ülkenin resmi dinidir. Nüfusun yaklaşık % 2’si Protestandır. Büyük şehirlerde küçük Müslüman ve Yahudi toplulukları bulunmaktadır. Ormanlarda ve Güney Venezuela’da yaşayan yerliler putperesttir.
Eğitim ücretsiz ve 14 yaşına kadar mecburidir.
Nüfusun % 86’sı okuma-yazma bilmektedir. Başlıca yüksek tahsil kuruluşları Caracas, Maracaibo ve Mérida şehirlerindedir. Hemen hemen herkes resmi dil olan İspanyolcayı konuşur. İngilizce, işadamları arasında ikinci bir dil olarak kullanılır. Portekizce ve İtalyanca, göç edenlerin önemli bir kısmının ana dilidir. Yerliler kendilerine has kabile dillerini konuşurlar.
Venezuela Siyasi Hayat
Venezuela bir federal bölge, iki federal memleket ve 20 eyalet ve Karayib’deki bazı adalardan meydana gelen federal bir cumhuriyettir. Cumhurbaşkanı eyalet yöneticilerini tayin eder. Bütün kanunları Milli Kongre koyar. Cumhurbaşkanı direk halk oyu ile beş yıllık süreyle seçilir ve ard arda gelen dönemlerde başkanlık yapamaz.
Kongre bir senato ve Millet Meclisinden meydana gelir. Her eyalet iki senatör seçer, milletvekilleri nüfusla orantılıdır. Milli kongre seçimleri beş senede bir yapılır. Oy verme mahkumlar ve askerler hariç 18 yaş ve yukarısı için mecburidir. Venezuela Birleşmiş Milletler ve Amerika Devletleri Teşkilatının bir üyesidir.
Venezuela Ekonomi
Venezuela ekonomisi büyük ölçüde petrol ürünlerine bağlıdır. Petrol, ihracatın % 95’ini ve Gayri milli hasılanın % 30’unu meydana getirir. Petrol sanayii, demir madenciliği, çelik üretimi ve diğer temel sanayiler hükümetin kontrolü altındadır. Venezuela pek az tarım ürünleri ihraç eder. Yiyecek ve kereste ithal eder.
Tüketim malzemeleri imalatı çok pahalıya mal olduğundan, sınırlı bir iç pazara sahiptir. Îmalatla ilgili olarak, başlıca gıda, tütün, tekstil, kağıt ve plastik sanayileri bulunur. İnşaat sektörünün yarısı özel sektörün elindedir. Yetiştirilen belli başlı bitkiler kahve, pirinç, meyveler ve şekerdir.
Hükumet tarım ürünlerini artırmak için çaba sarfetmektedir. Dışarıdan makine ulaşım araçları, kimyasal maddeler ve gıda ürünleri alır.Sık nüfuslu Maracaibo ve kuzeydeki dağlık bölgelerde ulaşım ağı oldukça gelişmiştir. Ekspres anayollar, Caracas’ı, Valencia, La Guaria ve Puerto Cabello limanlarına irtibatlar.
Karayollarının uzunluğu 100.571 km olup, bunun yaklaşık 33.188 km’si asfalt kaplıdır. Önemli demiryolları Puerto Cabello ile Barquisimeto arasında ve Ciuadad Guyana ile Cerro Bolivar’daki demir madenleri arasındadır. Petrol boru hatları ana kuyulardan limanlara ve önemli şehirlere kadar uzanır.
Venezuela en çok ABD, Birleşik Almanya ve Japonya ile ticaret yapar. Ayrıca komşu Latin Amerika ülkeleriyle ticari münasebetlerini sıklaştırmaya çalışmaktadır. Latin Amerika Serbest Ticaret Birliğine üye ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) kurucularındandır.
Güney Amerika’nın kuzeyinde yer alan bir devlet. Kuzey’de Karayib Denizi ve AtlasOkyanusu, doğuda Guyana, güneyde Brezilya ve batıda Kolombia ile çevrilidir.
Venezuela Tarihi
Venezuela 1498’de Chistophes Colombus (Kristof Kolomp) tarafından keşfedilinceye kadar, ülke nüfusunu Carib yerlileri meydana getiriyordu. İspanyollar için Venezuela’nın fethi, yerlilerin şiddetli mukavemet göstermeleri sebebiyle zor ve yavaş oldu. Ülkede birçok kasaba kuruldu. Caracas 1567’de kurularak 1577’de başşehir oldu.
Venezuela, İspanya İmparatorluğunun nispeten önemsiz bir parçası kabul edildiğinden diğer sömürgelerin idaresine verildi. Önce bugünkü Dominik Cumhuriyeti olan Santo Domingo’ya, sonra Yeni Granada Genel Valiliğine bağlandı. 1776’da ABD’nin bağımsızlığını ilan etmesi ve 1789 Fransız ihtilali, bağımsızlık için bir misal teşkil etti.
Napolyon’un, İspanya’ya savaş açması Nisan 1810’da sömürge devrinin sonunu getirdi. Kreollar (ülkede doğan beyazlar) İspanyol yöneticiyi azlederek bir cunta kurdular. 5 Temmuz 1811’de bağımsız konfederasyon ilan edildi. Bu ilan kraliyet kuvvetleri ve Kreollar arasında 10 yıl devam eden bir savaşa sebep oldu. 24 Haziran 1821’de Carababo Muharebesinde İspanya’ya karşı kesin zafer elde edildi.
Anlaşmazlık sonucunda 1830’da Venezuela birçok Güney Amerika ülkesini ihtiva eden konfederasyondan ayrılarak bağımsız bir cumhuriyet oldu. 1830’dan 19. yüzyıl sonuna kadar büyük krizler birbirini takip etti. Yirminci yüzyılın büyük bölümünde ülkeyi askeri diktatörler idare etti. Bunlar petrol sanayiini geliştirdiler, birçok sosyal reformlar yaptılar. 1959’dan itibaren ülke demokratik seçimlerle işbaşına gelen hükümetler tarafından idare edilmeye başladı.
Essequibo sınır bölgesinde Guyana ile olan anlaşmazlık 1982’de tekrar başladı. 1989’da ikinci kez başkanlığa seçilen Pérez’in açıkladığı ekonomik tedbirler, sokak gösterilerine sebep oldu. Halk yağma işine başlayınca askeri birliklerin müdahalesi üzerine çok sayıda insan öldü.
Aralık 1993’te yapılan seçimlerde devlet başkanlığına Rafael Caldera oyların çoğunluğunu alarak seçildi. Rafael Celdera 25 yıldan sonra ikinci defa devlet başkanlığına geldi. 6 Aralık 1993’te göreve başladı.
Venezuela Fiziki Yapı
Venezuela dört farklı tabii bölgeye ayrılır: Maracaibo alçak arazileri, kuzey dağlık bölgesi, Orinoco alçak arazileri ve Guyana Yaylası. Kıyıların uzunluğu 2815 km olup, ülke topraklarına Karayib Denizindeki irili-ufaklı 72 ada da dahildir.
Bu adaların en büyüğü Margorita’dır.
Maracabio alçak arazileri, Maracabio Gölü ve Venezuela Körfezi etrafında 52.000 km2lik düz ovaları ihtiva eder. Bu bölgeye Paraguana Yarımadası da dahildir. Burası ülkenin kalan kısmından güney doğuda Cardillera de Mérida ve kuzeydoğuda Segovia yüksek arazileriyle ayrılmıştır.
Kuzeydeki dağlık bölge, Kolombiya Andlarının bir kolu olan Sierra de Périja ile başlar. Andların diğer bir kolu olan Cordillera de Mérida kuzeydoğu istikametinde kıyıya doğru uzanır. Bu dağların genişliği 13 ila 64 km arasında değişmekte olup, en yüksek noktası Pico Bolivar’dır (5007 m).
Bütün sene boyunca yalnız bu dağların üzerinde devamlı kar bulunur.
Kuzeydeki dağların güneyinde Orinoco Ovaları bulunur. Bu ovalar Kolombiya sınırından Atlas Okyanusu kıyısındaki Orinoco Deltasına kadar uzanır. Ovalar, nehirler arasında doğuya doğru daralarak genişlikleri 400 km’den 80 km’ye düşer. Sonra Orinoco Deltasında tekrar genişler.
Guyana Yaylası, Orinoco Nehrinin güneyinde yer almakta olup, Venezuela topraklarının yarıdan fazlasını ihtiva eder. Geniş yaylalar 762 m’lik sarp kayaların ucunda aniden kesilir. Yükseklikler dik olarak tabanlarından yükselen kitle halindeki düz tepelerde 2180 m’ye ulaşır. Auyáan-Tepui’den dünyanın en yüksek şelalesi olan Angel çağlayanları (979 m) dökülür.
Ülke büyük bir nehir ağıyla örülmüştür. Orinoco Nehri 436 kolu ile birlikte kuzeydeki dağların güney yamaçları, ovaları ve Guyana Yaylasını sular. Orinoco, Brezilya sınırındaki kaynağından önce kuzeye, sonra doğuya doğru yönelerek geniş bir delta meydana getirir.
Atlas Okyanusuna dökülür. Bu güzergah boyunca uzunluğu 2736 km’dir. Maracaibo, Latin Amerika’nın en büyük gölü olup, 121 km genişliğinde, 230 km uzunluğundadır. Yüzölçümü 13.000 km2dir.
Venezuela İklimi
Venezuela’da tropikal bir iklim hüküm sürer. Kuzeydoğudan senenin büyük bölümünde nispeten soğuk ve kuru alizeler eser. Sıcaklık yüksekliğe bağlı olarak değişir. Alçak kıyı kesimi ve iç bölgedeki nehir vadileri sıcak ve nemlidir. Yüksek araziler gündüzün genellikle ılıman, geceleyin soğuktur.
Sıcaklık ortalama olarak 800 m yüksekliğe kadar 24°C civarındadır. 800 ila 2000 m yüksekliklerde 10 ila 27°C arasında değişir. 2000 m’nin üstündeki yerlerdeyse 18°C’dir. Paraguana Yarımadasında yıllık yağış miktarı 508 mm’dir.
Güney Maracaibo Ovalarında ve Orinoco Deltasında yılda düşen yağış miktarı yüksek olup, 2032 mm civarındadır. Guyana Yaylasının yüksek yerleri ve kuzeydeki dağlar arasındaki merkezi vadi, orta miktarda yağış alır. Caracas’a yılda 787 mm’lik yağış düşer.
Venezuela Tabii Kaynaklar
Venezuela’nın yaklaşık % 40’ı ormanla kaplıdır. Maracaibo alçak arazilerinde, Cardillera de Mérida’nın aşağı yamaçlarında ve Guyana yüksek arazilerinin güneybatı dağ eteklerinde cengeller (sık orman) bulunur. 1800 m’nin üstünde ormanlar seyrekleşerek yavaş yavaş yerini otlara bırakır.
And Dağlarının yüksek eteklerinde Alp tipi çeşitli küçük çalı ve likenlerden meydana gelen paramó bitki örtüsü vardır. Orinoco alçak arazilerinde nehir kıyıları boyunca yaprakları dökmeyen ağaçlar vardır. Orinoco deltası sık mangrov çalılıklarıyla kaplıdır.
Ülkede bulunan belli başlı vahşi hayvanlar büyük yabankedisi, jaguar, puma, ayı, geyik, tapir ve maymundur. Venezuela’da petrol, demir ve altın çıkarılmaktadır. Petrol üretiminde dünyada beşinci sıradadır.
Venezuela Nüfus ve Sosyal Hayat
20.184.000 nüfuslu Venezuela halkının dörtte üçü şehirlerde yaşar. Büyük şehirleri başşehir Caracas (2.265.874), Maracaibo, Barquisimeto ve Valencia’dır.Nüfusun % 69’unu melezler, % 20’sini beyazlar (İspanyol, Portekizli ve İtalyan), % 9’unu zenciler ve % 2’sini yerliler meydana getirir. Her ne kadar melezler çoğunluğu teşkil ediyorlarsa da, beyazlar sosyal ve kültürel hayata hakim durumdadırlar.
Beyazlar gelirlerin çoğunu ticaret yaparak kazanır. Melezler ve zencilerin çoğu ziraatle uğraşır veya işçidir. Melezler ülkenin her tarafına dağılmışlardır; beyazlar şehirlerde toplanmıştır. Çoğu zenciler kuzeydeki kıyıda yaşar. Kabileler halindeki yerlilerse genellikle güneyde veya Kolombiya sınırında bulunur.
Venezuelalıların % 96’sı Katoliktir. 1961 Anayasasına göre Katoliklik ülkenin resmi dinidir. Nüfusun yaklaşık % 2’si Protestandır. Büyük şehirlerde küçük Müslüman ve Yahudi toplulukları bulunmaktadır. Ormanlarda ve Güney Venezuela’da yaşayan yerliler putperesttir.
Eğitim ücretsiz ve 14 yaşına kadar mecburidir.
Nüfusun % 86’sı okuma-yazma bilmektedir. Başlıca yüksek tahsil kuruluşları Caracas, Maracaibo ve Mérida şehirlerindedir. Hemen hemen herkes resmi dil olan İspanyolcayı konuşur. İngilizce, işadamları arasında ikinci bir dil olarak kullanılır. Portekizce ve İtalyanca, göç edenlerin önemli bir kısmının ana dilidir. Yerliler kendilerine has kabile dillerini konuşurlar.
Venezuela Siyasi Hayat
Venezuela bir federal bölge, iki federal memleket ve 20 eyalet ve Karayib’deki bazı adalardan meydana gelen federal bir cumhuriyettir. Cumhurbaşkanı eyalet yöneticilerini tayin eder. Bütün kanunları Milli Kongre koyar. Cumhurbaşkanı direk halk oyu ile beş yıllık süreyle seçilir ve ard arda gelen dönemlerde başkanlık yapamaz.
Kongre bir senato ve Millet Meclisinden meydana gelir. Her eyalet iki senatör seçer, milletvekilleri nüfusla orantılıdır. Milli kongre seçimleri beş senede bir yapılır. Oy verme mahkumlar ve askerler hariç 18 yaş ve yukarısı için mecburidir. Venezuela Birleşmiş Milletler ve Amerika Devletleri Teşkilatının bir üyesidir.
Venezuela Ekonomi
Venezuela ekonomisi büyük ölçüde petrol ürünlerine bağlıdır. Petrol, ihracatın % 95’ini ve Gayri milli hasılanın % 30’unu meydana getirir. Petrol sanayii, demir madenciliği, çelik üretimi ve diğer temel sanayiler hükümetin kontrolü altındadır. Venezuela pek az tarım ürünleri ihraç eder. Yiyecek ve kereste ithal eder.
Tüketim malzemeleri imalatı çok pahalıya mal olduğundan, sınırlı bir iç pazara sahiptir. Îmalatla ilgili olarak, başlıca gıda, tütün, tekstil, kağıt ve plastik sanayileri bulunur. İnşaat sektörünün yarısı özel sektörün elindedir. Yetiştirilen belli başlı bitkiler kahve, pirinç, meyveler ve şekerdir.
Hükumet tarım ürünlerini artırmak için çaba sarfetmektedir. Dışarıdan makine ulaşım araçları, kimyasal maddeler ve gıda ürünleri alır.Sık nüfuslu Maracaibo ve kuzeydeki dağlık bölgelerde ulaşım ağı oldukça gelişmiştir. Ekspres anayollar, Caracas’ı, Valencia, La Guaria ve Puerto Cabello limanlarına irtibatlar.
Karayollarının uzunluğu 100.571 km olup, bunun yaklaşık 33.188 km’si asfalt kaplıdır. Önemli demiryolları Puerto Cabello ile Barquisimeto arasında ve Ciuadad Guyana ile Cerro Bolivar’daki demir madenleri arasındadır. Petrol boru hatları ana kuyulardan limanlara ve önemli şehirlere kadar uzanır.
Venezuela en çok ABD, Birleşik Almanya ve Japonya ile ticaret yapar. Ayrıca komşu Latin Amerika ülkeleriyle ticari münasebetlerini sıklaştırmaya çalışmaktadır. Latin Amerika Serbest Ticaret Birliğine üye ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) kurucularındandır.
Uganda tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri
Uganda Hakkında Bilgiler
Doğu Afrika’da yer alan bir devlet. Kuzeyde Sudan, batıda Zaire, güneyde Rwanda ve Tanzanya, doğuda Kenya ile komşu olan Uganda, 4° 13’ kuzey ve 1° 23’ güney enlemleriyle 29° 35’ ve 35° 02’ doğu boylamları arasında bulunur.
Tarihi
Bugünkü Ugandalılar, iki grup halinde ülkeye göç edenlerin soyundan gelmektedirler: İlk grup olarak, 15. asır civarında güneye doğru gelenler ülkenin bugünkü Bantu halklarını meydana getirdiler; daha sonra Nil yöresinden ve Sudan’dan gelen ikinci grup kuzeydeki ve doğudaki kabileleri kurdular. Uganda’da Bunyoro, Ankole, Buganda ve Toro gibi kralıklar kuruldu. On altıncı ve 17. yüzyıllarda en kuvvetli devlet Bunyoro Krallığı idi. On sekizinci asırda Buganda bölgede hakim olmak için Bunyoro’ya karşı giriştiği mücadelede üstünlüğü ele geçirdi. 1840 yıllarında Ara
p tüccarlar ülkeye gelerek, bir kısım Ugandalıların Müslüman olmalarına sebep oldular. 1884-85 BerlinKonferansında Avrupa’nın sömürgeci devletleri Afrika’yı paylaşma planı üzerinde anlaştılar. 1880 sonlarında İngiltere veAlmanya aralarında anlaşma yaparak Doğu Afrika’yı paylaştılar. Kenya ve Uganda İngiltere’ye, Tanganika Almanya’ya kaldı. 1894’ten itibaren Uganda İngiltere’nin himayesi altına girdi.
Uganda 9 Ekim 1962’de bağımsız oldu. Devlet Başkanlığına otuz altıncı Uganda Kralı İkinci Mutesa geçti. Bilahare darbeyle başkan olan Dr. Milton Obote zamanında çok az bir Yahûdi azınlığı, 90.000 İngiliz ve İngilizlerin Hindistan’dan getirdiği 50.000 Hindu, Uganda’nın bütün askeri, kültürel ve ekonomik imkanlarını ele geçirdiler. 1971’de Uganda Ordusu Dr. Milton Obote’yi devirerek, orduda çok sevilen İdi Amin’i devlet başkanlığına getirdiler. İdi Amin Yahûdileri, İngiliz ve Hinduları ülkeden çıkardı (Bkz. İdi Amin).
Bunun zamanında Müslümanlığa geçenler hızla çoğaldı. Bu durum bazı güçleri aşırı derecede tedirgin etti. İdi Amin’i öldürmek için 26 suikast düzenlendi. Bunlar neticesiz kalınca Hıristiyan Tanzanyalılar Uganda’yı işgal etti. Sürgünden dönerek siyasi oyunlarla 1980 Aralık ayında Cumhurbaşkanı olan Hıristiyan Dr. Milton Obote 100.000’e yakın Müslümanı çocuk, ihtiyar, kadın demeden katletti. 1985’te bir darbeyle yönetimi ele geçiren Basilio Olara Okello, kısa bir süre sonra Yoweri Museveni idaresi altındaki Ulusal Direniş Hareketi tarafından devrildi. Cumhurbaşkanlığı görevini alan museveni, darbeden sonraki üç yıl içinde Muhalif gerilla gruplarını etkisiz hale getirerek, iktidarını sağlamlaştırdı. 1980’den sonra ilk genel seçimler 1989’da yapıldı ve seçimleri Ulusal Direniş Konseyi kazandı. Ülke sosyal ve ekonomik kargaşa içindedir (1994-Şubat).
Fiziki Yapı
Uganda’nın büyük bir bölümü yayla halindedir. Kuzeyde ve kuzey-batıda arazinin deniz seviyesinden yüksekliği 600 ila 900 metredir. Victoria Gölü bölgesindeyse 1000 ila 1500 metre arasında değişir. Yayla üzerinde birçok dağlar yükselmekte olup, bunlar ülkenin doğu ve batı sınırlarına hakimdirler. Yüksekliği 4800 metreyi aşan Ruwenzori Dağları Zaire sınırı tarafından ikiye bölünür. 4321 metre yüksekliğindeki VolkanikElgon Dağı, Kenya sınırı boyunca uzanır. 4504 metre yüksekliğindeki volkanik Virunga Sıradağı, Zaire ve Rwanda ile paylaşılır.
Uganda yüzölçümünün yaklaşık olarak % 16’sı (42.439 km2) su ile kaplıdır. Ülkenin başlıca gölleri, Victoria, Albert, Edward, Kyoga ve George gölleridir. Victoria Gölü, Nil Nehrinin ana kaynağını teşkil eder.
İklim
Uganda ekvator üzerinde olmasına rağmen, ülkenin yüksek rakımı sebebiyle iklim ılımandır. Ülkenin hiçbir yerinde aşırı sıcaklık görülmez. Güneyde yıllık sıcaklık ortalamaları 13°C ile 23°C arasında, kuzeyde ise 18°C ile 30°C arasında değişir. Uganda’nın büyük bölümü yılda en az 1000 mm’lik yağış alır. Uganda’da erozyon, kuraklıktan daha önemli bir mesele durumundadır.
Tabii Kaynaklar
Uganda’da çok değişik tipte bitkilere rastlanır. En yaygın bitki türü ülkenin bütün kuzeyini kaplayan seyrek ağaçlı savanadır. Diğer farklı bitki türleri Victoria Gölü ve Albert Gölünün doğusu civarındaki eski ormanlardan kalan ağaçlar, doğudaki Karamoja bölgesindeki kurak bozkırlar, güney ve güneybatıdaki açık otluk savanalar, dağlık bölgelerin ormanları ve bunların yüksek kısımlarındaki kırlardır. Uganda’da çok değişik cinste vahşi hayvanlara rastlamak mümkündür. Şempanze, goril, fil, ceylan, aslan, su aygırı, yaban sığırı ve zebra ülkenin belli başlı vahşi hayvanlarıdır. Ülkenin önemli yeraltı zenginlikleri bakır ve kobalttır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Uganda nüfûsu 17.200.000 olup, bunun ancak çok küçük bir yüzdesi (% 8,1) şehirlerde yaşar. Nüfûsun büyük bölümüVictoria Gölü civarında, doğuda Algon Dağı ve Rwanda sınırı yakınında toplanmıştır. Kilometrekareye düşen kişi sayısı 59’dur. Ülkenin tek büyük şehri 773.500 nüfuslu başşehir Kampala’dır.
Uganda halkının % 98’i Afrika asıllıdır. Az sayıda Güney Asyalı, Arap ve Avrupalı vardır. Afrikalılar kullandıkları dillere göre 4 ana etnik gruba ayrılırlar: Bantu dilleri, Nil yöresi dilleri, Nil-Hami dilleri ve Sudan dilleri. Bantu, nüfûsun % 65’ini teşkil etmekte olup, Uganda’nın güneybatı yarısının tamamını işgal eder. Belli başlı Bantu grupları Ganda, Nicole, Toro, Nyoro, Soga, Gisu ve Kiga’dır. Nil yöresi halkları Uganda’nın kuzey iç kesiminde bulunur. Lango, Acholi ve Alur grupları bunların başlıcalarını teşkil ederler. Nil-Hami halkları kuzeydoğu Uganda’da mevcut olup, bunlardan Iteso ve Karamojong büyük ana grupları meydana getirirler. Sudanlı gruplar Uganda’nın kuzeybatı köşesinde yaşarlar. Bu grupların en büyüğü Lugbara’dır.
Uganda’da çok sayıda değişik kabile dilleri konuşulur. Mükemmel olmamakla birlikte aynı dil ailesindeki kabileler birbirleriyle anlaşabilmektedirler. Dört ana grup arasındaki anlaşma umumiyetle resmi dil olan İngilizce vasıtasıyla sağlanmaktadır.
Uganda halkının % 62’si Hıristiyan, % 6’sı Müslüman kalanı putperesttir. İlkokul çağındaki çocukların yaklaşık olarak yarısı okula devam etmekte olup, halkın % 25’i okuma-yazma bilmektedir. Ülkede bir üniversite, yüksek öğretmen okulları, bir teknik yüksek okul ve yüksek ticaret okulu mevcuttur.
Siyasi Hayat
Uganda, Cumhûriyetle idare edilen bir ülke olup, 10 eyalet ve 34 kazaya ayrılmıştır. Yapılan askeri darbeler yüzünden 1967 tarihli Anayasa askıya alınmıştır. Ülke Birleşmiş Milletlere,Afrika Birliği Teşkilatına ve İngiliz Milletler Topluluğuna üyedir.
Ekonomi
Uganda ekonomisi tarıma dayanır. Yetiştirilen belli başlı yiyecek bitkileri muz, manyok, süpürgedarısı, mısır, yerfıstığı, susam ve fasulyedir. Ana ticaret bitkileri ülke ihracatının % 80’ini teşkil eden kahve ve pamuktur. Ayrıca çay ve tütün de ihracat maksadıyla yetiştirilir.
Uganda’da hayvancılık gelişmekte olup, ülkenin kuzeydoğusunda ve güneybatısında sığır, keçi ve koyun yetiştirilmektedir. Ülkenin büyük göllerinde ve baraj göllerinde balıkçılık ileri durumdadır.
Gıda, çimento, yapı malzemeleri ve tekstil ülkenin gelişmiş sanayileridir. Turizm giderek gelişme kaydetmektedir.
Uganda karayollarının uzunluğu yaklaşık 28.332 km olup, bunun 2240 km’si asfalttır. Kampala ile Kenya’nın Mombasa şehri arasında işleyen demiryolu batıda Kasese’ye ve Kenya sınırındaki Tororo’dan Albert Nil’i yakınındaki Pakwach’a uzatılmıştır. Kompala’nın yakınlarında Entebbe’de milletlerarası havaalanı vardır.araç kiralama ve rent acar uganda da gayet uygun.
Doğu Afrika’da yer alan bir devlet. Kuzeyde Sudan, batıda Zaire, güneyde Rwanda ve Tanzanya, doğuda Kenya ile komşu olan Uganda, 4° 13’ kuzey ve 1° 23’ güney enlemleriyle 29° 35’ ve 35° 02’ doğu boylamları arasında bulunur.
Tarihi
Bugünkü Ugandalılar, iki grup halinde ülkeye göç edenlerin soyundan gelmektedirler: İlk grup olarak, 15. asır civarında güneye doğru gelenler ülkenin bugünkü Bantu halklarını meydana getirdiler; daha sonra Nil yöresinden ve Sudan’dan gelen ikinci grup kuzeydeki ve doğudaki kabileleri kurdular. Uganda’da Bunyoro, Ankole, Buganda ve Toro gibi kralıklar kuruldu. On altıncı ve 17. yüzyıllarda en kuvvetli devlet Bunyoro Krallığı idi. On sekizinci asırda Buganda bölgede hakim olmak için Bunyoro’ya karşı giriştiği mücadelede üstünlüğü ele geçirdi. 1840 yıllarında Ara
p tüccarlar ülkeye gelerek, bir kısım Ugandalıların Müslüman olmalarına sebep oldular. 1884-85 BerlinKonferansında Avrupa’nın sömürgeci devletleri Afrika’yı paylaşma planı üzerinde anlaştılar. 1880 sonlarında İngiltere veAlmanya aralarında anlaşma yaparak Doğu Afrika’yı paylaştılar. Kenya ve Uganda İngiltere’ye, Tanganika Almanya’ya kaldı. 1894’ten itibaren Uganda İngiltere’nin himayesi altına girdi.
Uganda 9 Ekim 1962’de bağımsız oldu. Devlet Başkanlığına otuz altıncı Uganda Kralı İkinci Mutesa geçti. Bilahare darbeyle başkan olan Dr. Milton Obote zamanında çok az bir Yahûdi azınlığı, 90.000 İngiliz ve İngilizlerin Hindistan’dan getirdiği 50.000 Hindu, Uganda’nın bütün askeri, kültürel ve ekonomik imkanlarını ele geçirdiler. 1971’de Uganda Ordusu Dr. Milton Obote’yi devirerek, orduda çok sevilen İdi Amin’i devlet başkanlığına getirdiler. İdi Amin Yahûdileri, İngiliz ve Hinduları ülkeden çıkardı (Bkz. İdi Amin).
Bunun zamanında Müslümanlığa geçenler hızla çoğaldı. Bu durum bazı güçleri aşırı derecede tedirgin etti. İdi Amin’i öldürmek için 26 suikast düzenlendi. Bunlar neticesiz kalınca Hıristiyan Tanzanyalılar Uganda’yı işgal etti. Sürgünden dönerek siyasi oyunlarla 1980 Aralık ayında Cumhurbaşkanı olan Hıristiyan Dr. Milton Obote 100.000’e yakın Müslümanı çocuk, ihtiyar, kadın demeden katletti. 1985’te bir darbeyle yönetimi ele geçiren Basilio Olara Okello, kısa bir süre sonra Yoweri Museveni idaresi altındaki Ulusal Direniş Hareketi tarafından devrildi. Cumhurbaşkanlığı görevini alan museveni, darbeden sonraki üç yıl içinde Muhalif gerilla gruplarını etkisiz hale getirerek, iktidarını sağlamlaştırdı. 1980’den sonra ilk genel seçimler 1989’da yapıldı ve seçimleri Ulusal Direniş Konseyi kazandı. Ülke sosyal ve ekonomik kargaşa içindedir (1994-Şubat).
Fiziki Yapı
Uganda’nın büyük bir bölümü yayla halindedir. Kuzeyde ve kuzey-batıda arazinin deniz seviyesinden yüksekliği 600 ila 900 metredir. Victoria Gölü bölgesindeyse 1000 ila 1500 metre arasında değişir. Yayla üzerinde birçok dağlar yükselmekte olup, bunlar ülkenin doğu ve batı sınırlarına hakimdirler. Yüksekliği 4800 metreyi aşan Ruwenzori Dağları Zaire sınırı tarafından ikiye bölünür. 4321 metre yüksekliğindeki VolkanikElgon Dağı, Kenya sınırı boyunca uzanır. 4504 metre yüksekliğindeki volkanik Virunga Sıradağı, Zaire ve Rwanda ile paylaşılır.
Uganda yüzölçümünün yaklaşık olarak % 16’sı (42.439 km2) su ile kaplıdır. Ülkenin başlıca gölleri, Victoria, Albert, Edward, Kyoga ve George gölleridir. Victoria Gölü, Nil Nehrinin ana kaynağını teşkil eder.
İklim
Uganda ekvator üzerinde olmasına rağmen, ülkenin yüksek rakımı sebebiyle iklim ılımandır. Ülkenin hiçbir yerinde aşırı sıcaklık görülmez. Güneyde yıllık sıcaklık ortalamaları 13°C ile 23°C arasında, kuzeyde ise 18°C ile 30°C arasında değişir. Uganda’nın büyük bölümü yılda en az 1000 mm’lik yağış alır. Uganda’da erozyon, kuraklıktan daha önemli bir mesele durumundadır.
Tabii Kaynaklar
Uganda’da çok değişik tipte bitkilere rastlanır. En yaygın bitki türü ülkenin bütün kuzeyini kaplayan seyrek ağaçlı savanadır. Diğer farklı bitki türleri Victoria Gölü ve Albert Gölünün doğusu civarındaki eski ormanlardan kalan ağaçlar, doğudaki Karamoja bölgesindeki kurak bozkırlar, güney ve güneybatıdaki açık otluk savanalar, dağlık bölgelerin ormanları ve bunların yüksek kısımlarındaki kırlardır. Uganda’da çok değişik cinste vahşi hayvanlara rastlamak mümkündür. Şempanze, goril, fil, ceylan, aslan, su aygırı, yaban sığırı ve zebra ülkenin belli başlı vahşi hayvanlarıdır. Ülkenin önemli yeraltı zenginlikleri bakır ve kobalttır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Uganda nüfûsu 17.200.000 olup, bunun ancak çok küçük bir yüzdesi (% 8,1) şehirlerde yaşar. Nüfûsun büyük bölümüVictoria Gölü civarında, doğuda Algon Dağı ve Rwanda sınırı yakınında toplanmıştır. Kilometrekareye düşen kişi sayısı 59’dur. Ülkenin tek büyük şehri 773.500 nüfuslu başşehir Kampala’dır.
Uganda halkının % 98’i Afrika asıllıdır. Az sayıda Güney Asyalı, Arap ve Avrupalı vardır. Afrikalılar kullandıkları dillere göre 4 ana etnik gruba ayrılırlar: Bantu dilleri, Nil yöresi dilleri, Nil-Hami dilleri ve Sudan dilleri. Bantu, nüfûsun % 65’ini teşkil etmekte olup, Uganda’nın güneybatı yarısının tamamını işgal eder. Belli başlı Bantu grupları Ganda, Nicole, Toro, Nyoro, Soga, Gisu ve Kiga’dır. Nil yöresi halkları Uganda’nın kuzey iç kesiminde bulunur. Lango, Acholi ve Alur grupları bunların başlıcalarını teşkil ederler. Nil-Hami halkları kuzeydoğu Uganda’da mevcut olup, bunlardan Iteso ve Karamojong büyük ana grupları meydana getirirler. Sudanlı gruplar Uganda’nın kuzeybatı köşesinde yaşarlar. Bu grupların en büyüğü Lugbara’dır.
Uganda’da çok sayıda değişik kabile dilleri konuşulur. Mükemmel olmamakla birlikte aynı dil ailesindeki kabileler birbirleriyle anlaşabilmektedirler. Dört ana grup arasındaki anlaşma umumiyetle resmi dil olan İngilizce vasıtasıyla sağlanmaktadır.
Uganda halkının % 62’si Hıristiyan, % 6’sı Müslüman kalanı putperesttir. İlkokul çağındaki çocukların yaklaşık olarak yarısı okula devam etmekte olup, halkın % 25’i okuma-yazma bilmektedir. Ülkede bir üniversite, yüksek öğretmen okulları, bir teknik yüksek okul ve yüksek ticaret okulu mevcuttur.
Siyasi Hayat
Uganda, Cumhûriyetle idare edilen bir ülke olup, 10 eyalet ve 34 kazaya ayrılmıştır. Yapılan askeri darbeler yüzünden 1967 tarihli Anayasa askıya alınmıştır. Ülke Birleşmiş Milletlere,Afrika Birliği Teşkilatına ve İngiliz Milletler Topluluğuna üyedir.
Ekonomi
Uganda ekonomisi tarıma dayanır. Yetiştirilen belli başlı yiyecek bitkileri muz, manyok, süpürgedarısı, mısır, yerfıstığı, susam ve fasulyedir. Ana ticaret bitkileri ülke ihracatının % 80’ini teşkil eden kahve ve pamuktur. Ayrıca çay ve tütün de ihracat maksadıyla yetiştirilir.
Uganda’da hayvancılık gelişmekte olup, ülkenin kuzeydoğusunda ve güneybatısında sığır, keçi ve koyun yetiştirilmektedir. Ülkenin büyük göllerinde ve baraj göllerinde balıkçılık ileri durumdadır.
Gıda, çimento, yapı malzemeleri ve tekstil ülkenin gelişmiş sanayileridir. Turizm giderek gelişme kaydetmektedir.
Uganda karayollarının uzunluğu yaklaşık 28.332 km olup, bunun 2240 km’si asfalttır. Kampala ile Kenya’nın Mombasa şehri arasında işleyen demiryolu batıda Kasese’ye ve Kenya sınırındaki Tororo’dan Albert Nil’i yakınındaki Pakwach’a uzatılmıştır. Kompala’nın yakınlarında Entebbe’de milletlerarası havaalanı vardır.araç kiralama ve rent acar uganda da gayet uygun.
Uruguay tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri
Uruguay Hakkında Bilgiler
Güney Amerika kıtasının doğu kıyısında yer alan bir ülke. Batıda Arjantin, kuzeyde Brezilya, doğuda Atlas Okyanusu ile çevrili olan Uruguay, 30° 04’ ve 34° 58’ güney enlemleriyle 53° 42’ ve 58° 26’ batı boylamları arasında bulunur.
Uruguay Tarihi
Uruguay 1516 yılında İspanyol Juan Diaz de Solis tarafından keşfedilmiştir. Ülke halkını o zamanlar Charrua yerlileri meydana getiriyordu. 1624’ten itibaren İspanyollar ülkeye yerleşmeye başladı. On sekizinci yüzyılda Uruguay İspanya’nın Rio de la Plata genel valiliğine bağlandı. 1811’de Josè Gervasio Artigos liderliğinde bağımsızlık hareketleri başladı.
25 Ağustos 1928’de Uruguay bağımsızlığını elde etti. Bundan sonra ülkede Coloradolar (İspanyolca kırmızı renk) olarak bilinen liberaller ve Blancolar (İspanyolca beyaz) olarak bilinen muhafazakarlar arasında siyasi çekişme başladı.
Colorado-Blanco çatışması ülkeyi 1839-1851 yılları arasında iç savaşa sürükledi. 1852’de Coloradolar iktidarı ele geçirdiler. Uruguay 1865-1870 yıllarında Paraguay’a karşı Brezilya ve Arjantin’le ittifak yaparak kanlı bir savaşa girdi.
Paraguay’ın yenilmesi ile Uruguay’ın kontrolu Coloradolara kaldı. On dokuzuncu yüzyılın son bölümünde, çoğunlukta bunlar olmak üzere, iktidarı elde tuttular. Blancoların 1904’te iç savaş çıkarak son iktidarı ele geçirme teşebbüsü silahlı kuvvetler vasıtasıyla sonuçsuz kaldı. 1950’lerde siyasi memnûniyetsizlikler artmaya başladı.
Her ne kadar Uruguay’da uzun zamandan beri Komünist Partisi varsa da, bu parti 1960 ve 1970 yılları arasında işçi hareketlerini yönlendirmeye başladı. Ekonomik durgunluk, enflasyon, sel baskınları ve 1967’deki kuraklık ve 1968’deki genel grev hükûmeti devalüasyon, fiyat ve ücret kontrolü yapmaya zorladı.
Tuparmarolar (solcu gerillalar) 1970 yıllarında tedhiş hareketlerini artırdılar. Şiddet eylemleri devam ederken başkan Juan Maria Bordaberry, 20 Şubat 1973’te askeri idareyi kabul etti. Temmuz ayında Kongreyi feshederek yerine Devlet Konseyini kurdu. 1974 yılında askerler sıkı baskı tedbirleri kullanarak Tupamaroları tamamen sindirdiler.
1976’da başkan Bordaberry askerler tarafından azledildi. 1980’de askeri rejim normal düzene geçmek için yeni bir anayasa hazırladı. Bu anayasa Kasım 1980’de halk oylamasına sunulduğunda kabul edilmedi. 1981’de General Gregorio Alvarez başkan olarak iktidarı ele aldı.
1981’den sonra çok partili parlamenter sisteme geçiş için hazırlıklar başladı ve 1984’te yapılan seçimlerde. Julio Maria Sanqulmetti başkan seçildi. Yüksek dış borçlar, ekonominin rayına oturtulmasına mani oldu. 1989’da yapılan seçimlerdeyse Beyaz Parti adayı Luis Arberto Localle başkan seçildi. Halen başkanlıkta bulunmaktadır (1994).
Uruguay Fiziki Yapı
Kuzeydeki yüksek araziler hariç, Uruguay toprakları dalgalı, yeşillik ovalar ve alçak tepelerle kaplıdır. Kuzey dağlık olmakla birlikte ülkenin en yüksek noktası olan Cerro Mirador (540 m) güneydedir.
Uruguay akarsular bakımından zengindir. Fakat çoğu, Negro ve Uruguay nehirleri hariç kısa olup, ulaşım bakımından büyük bir önem taşımaz. Doğuda Mirim Gölü, ülkeyi Brezilya’nın güney kıyı ucundan ayırır.
Uruguay İklimi
Uruguay’da mutedil (ılıman) bir iklim hüküm sürer. Sıcaklık ortalaması Ocak ve Şubat aylarında 22°C, Temmuz aylarında 10°C’dir. Yağmur en fazla Nisan ve Mayıs aylarında yağar. Yıllık yağış miktarı yaklaşık 890 mm civarındadır. Yaz aylarında sık sık fırtınalar olur. Mayıstan ekime kadar sis yaygın olarak görülür. Fakat nadiren bütün gün boyunca devam eder.
Uruguay Tabii Kaynaklar
Yaklaşık Uruguay’ın dörtte üçü otlaklarla kaplıdır. Ancak % 3’ü ormanlıktır. Ormanlar palmiye, meşe, sedir, manolya, söğüt ve aksalkım gibi ağaçları ihtiva eder. Amerikan devekuşu, geyik, tilki, susamuru ve ayıbalığı ülkenin başlıca vahşi hayvanlarıdır. Belli başlı yeraltı zenginlikleri mermer ve granittir.
Uruguay Nüfus ve Sosyal Hayat
3.017.000 nüfuslu Uruguay’da halkın büyük bölümü (% 83) şehirlerde yaşar. Nüfûsun yarıya yakın kısmı (1.260.000) başşehir Montevideo’dadır. Bundan başka 100.000’i aşan şehir yoktur. Diğer önemli yerleşim merkezleri Salto, Paysandu, Mercedes ve Fray Bentos’tur. Bunların hepsi Uruguay Nehri kenarında kurulmuştur.
Uruguaylıların çoğu son yüzyıllık bir dönemde Avrupa’dan göç edenlerin soyundan gelir. Bunların çoğu İspanyol ve İtalyan asıllıdır. Ayrıca bir miktar Alman, Doğu Avrupa ve İngiliz asıllı vardır. Avrupa asıllılar nüfûsun % 89’unu teşkil eder.
Geri kalan % 9’u melez, % 2’si Afrika asıllıdır. Ülkenin resmi lisanı olan İspanyolca herkes tarafından konuşulur. Diğer Latin Amerika ülkelerindeki ırk karışımı ve değişik diller Uruguay’da bulunmaz. Halk etnik yapı ve kültür yönünden değişiklikler arz etmez.
İlköğretim mecburi olup, halkın % 94’ü okuma-yazma bilmektedir. Ülkede iki üniversite, 40 kadar öğretmen okulu vardır. Çoğu Latin Amerika ülkelerine zıt olarak Uruguay düşük bir nüfus artışına (binde 1.2) sahiptir.
Uruguay Ekonomi
Ülke topraklarının büyük bölümü otlaklarla kaplı olduğundan hayvancılık gelişmiştir. Ençok sığır ve koyun yetiştirilir. Ülke topraklarında yetiştirilen belli başlı bitkiler; mısır, buğday, turunçgil meyveleri, pirinç, yulaf ve keten tohumudur.
Ülkede tarımla ilgili olarak, et paketleme, yün, sanayi, şeker sanayii ve un fabrikaları yer alır. Küçük çapta mühendislik ve elektrik malzemeleri firmaları ve kimya tesisleri vardır. Ayrıca küçük çelik ve alüminyum için hadde fabrikaları bulunur.
Uruguay’da bilinen petrol veya maden kömürü yatakları mevcut değildir. Bundan dolayı ısıyla çalışan tesisler ve motorlu araçlar tamamen yakıt ithalatına bağlıdır.Karayollarının uzunluğu 52.000 km olup, bunun 11.960 km’si asfalttır. Demiryolu ağı yaklaşık 3000 km’dir. Montevideo’da büyük bir milletlerarası havaalanı vardır.
İhraç mallarının başlıcaları et ve et ürünleri, yün, tekstil ürünleridir. Hammaddeler ve makinalar imalat sanayi için ithal edilen belli başlı mallardır. Hidroelektrik zenginlikleri artmasına rağmen, ülke petrol ithalatına bağımlı olmaya devam etmektedir. Ticaret yaptığı ülkelerin başlıcaları Brezilya, ABD, Arjantin, Irak ve Birleşik Almanya’dır.
Güney Amerika kıtasının doğu kıyısında yer alan bir ülke. Batıda Arjantin, kuzeyde Brezilya, doğuda Atlas Okyanusu ile çevrili olan Uruguay, 30° 04’ ve 34° 58’ güney enlemleriyle 53° 42’ ve 58° 26’ batı boylamları arasında bulunur.
Uruguay Tarihi
Uruguay 1516 yılında İspanyol Juan Diaz de Solis tarafından keşfedilmiştir. Ülke halkını o zamanlar Charrua yerlileri meydana getiriyordu. 1624’ten itibaren İspanyollar ülkeye yerleşmeye başladı. On sekizinci yüzyılda Uruguay İspanya’nın Rio de la Plata genel valiliğine bağlandı. 1811’de Josè Gervasio Artigos liderliğinde bağımsızlık hareketleri başladı.
25 Ağustos 1928’de Uruguay bağımsızlığını elde etti. Bundan sonra ülkede Coloradolar (İspanyolca kırmızı renk) olarak bilinen liberaller ve Blancolar (İspanyolca beyaz) olarak bilinen muhafazakarlar arasında siyasi çekişme başladı.
Colorado-Blanco çatışması ülkeyi 1839-1851 yılları arasında iç savaşa sürükledi. 1852’de Coloradolar iktidarı ele geçirdiler. Uruguay 1865-1870 yıllarında Paraguay’a karşı Brezilya ve Arjantin’le ittifak yaparak kanlı bir savaşa girdi.
Paraguay’ın yenilmesi ile Uruguay’ın kontrolu Coloradolara kaldı. On dokuzuncu yüzyılın son bölümünde, çoğunlukta bunlar olmak üzere, iktidarı elde tuttular. Blancoların 1904’te iç savaş çıkarak son iktidarı ele geçirme teşebbüsü silahlı kuvvetler vasıtasıyla sonuçsuz kaldı. 1950’lerde siyasi memnûniyetsizlikler artmaya başladı.
Her ne kadar Uruguay’da uzun zamandan beri Komünist Partisi varsa da, bu parti 1960 ve 1970 yılları arasında işçi hareketlerini yönlendirmeye başladı. Ekonomik durgunluk, enflasyon, sel baskınları ve 1967’deki kuraklık ve 1968’deki genel grev hükûmeti devalüasyon, fiyat ve ücret kontrolü yapmaya zorladı.
Tuparmarolar (solcu gerillalar) 1970 yıllarında tedhiş hareketlerini artırdılar. Şiddet eylemleri devam ederken başkan Juan Maria Bordaberry, 20 Şubat 1973’te askeri idareyi kabul etti. Temmuz ayında Kongreyi feshederek yerine Devlet Konseyini kurdu. 1974 yılında askerler sıkı baskı tedbirleri kullanarak Tupamaroları tamamen sindirdiler.
1976’da başkan Bordaberry askerler tarafından azledildi. 1980’de askeri rejim normal düzene geçmek için yeni bir anayasa hazırladı. Bu anayasa Kasım 1980’de halk oylamasına sunulduğunda kabul edilmedi. 1981’de General Gregorio Alvarez başkan olarak iktidarı ele aldı.
1981’den sonra çok partili parlamenter sisteme geçiş için hazırlıklar başladı ve 1984’te yapılan seçimlerde. Julio Maria Sanqulmetti başkan seçildi. Yüksek dış borçlar, ekonominin rayına oturtulmasına mani oldu. 1989’da yapılan seçimlerdeyse Beyaz Parti adayı Luis Arberto Localle başkan seçildi. Halen başkanlıkta bulunmaktadır (1994).
Uruguay Fiziki Yapı
Kuzeydeki yüksek araziler hariç, Uruguay toprakları dalgalı, yeşillik ovalar ve alçak tepelerle kaplıdır. Kuzey dağlık olmakla birlikte ülkenin en yüksek noktası olan Cerro Mirador (540 m) güneydedir.
Uruguay akarsular bakımından zengindir. Fakat çoğu, Negro ve Uruguay nehirleri hariç kısa olup, ulaşım bakımından büyük bir önem taşımaz. Doğuda Mirim Gölü, ülkeyi Brezilya’nın güney kıyı ucundan ayırır.
Uruguay İklimi
Uruguay’da mutedil (ılıman) bir iklim hüküm sürer. Sıcaklık ortalaması Ocak ve Şubat aylarında 22°C, Temmuz aylarında 10°C’dir. Yağmur en fazla Nisan ve Mayıs aylarında yağar. Yıllık yağış miktarı yaklaşık 890 mm civarındadır. Yaz aylarında sık sık fırtınalar olur. Mayıstan ekime kadar sis yaygın olarak görülür. Fakat nadiren bütün gün boyunca devam eder.
Uruguay Tabii Kaynaklar
Yaklaşık Uruguay’ın dörtte üçü otlaklarla kaplıdır. Ancak % 3’ü ormanlıktır. Ormanlar palmiye, meşe, sedir, manolya, söğüt ve aksalkım gibi ağaçları ihtiva eder. Amerikan devekuşu, geyik, tilki, susamuru ve ayıbalığı ülkenin başlıca vahşi hayvanlarıdır. Belli başlı yeraltı zenginlikleri mermer ve granittir.
Uruguay Nüfus ve Sosyal Hayat
3.017.000 nüfuslu Uruguay’da halkın büyük bölümü (% 83) şehirlerde yaşar. Nüfûsun yarıya yakın kısmı (1.260.000) başşehir Montevideo’dadır. Bundan başka 100.000’i aşan şehir yoktur. Diğer önemli yerleşim merkezleri Salto, Paysandu, Mercedes ve Fray Bentos’tur. Bunların hepsi Uruguay Nehri kenarında kurulmuştur.
Uruguaylıların çoğu son yüzyıllık bir dönemde Avrupa’dan göç edenlerin soyundan gelir. Bunların çoğu İspanyol ve İtalyan asıllıdır. Ayrıca bir miktar Alman, Doğu Avrupa ve İngiliz asıllı vardır. Avrupa asıllılar nüfûsun % 89’unu teşkil eder.
Geri kalan % 9’u melez, % 2’si Afrika asıllıdır. Ülkenin resmi lisanı olan İspanyolca herkes tarafından konuşulur. Diğer Latin Amerika ülkelerindeki ırk karışımı ve değişik diller Uruguay’da bulunmaz. Halk etnik yapı ve kültür yönünden değişiklikler arz etmez.
İlköğretim mecburi olup, halkın % 94’ü okuma-yazma bilmektedir. Ülkede iki üniversite, 40 kadar öğretmen okulu vardır. Çoğu Latin Amerika ülkelerine zıt olarak Uruguay düşük bir nüfus artışına (binde 1.2) sahiptir.
Uruguay Ekonomi
Ülke topraklarının büyük bölümü otlaklarla kaplı olduğundan hayvancılık gelişmiştir. Ençok sığır ve koyun yetiştirilir. Ülke topraklarında yetiştirilen belli başlı bitkiler; mısır, buğday, turunçgil meyveleri, pirinç, yulaf ve keten tohumudur.
Ülkede tarımla ilgili olarak, et paketleme, yün, sanayi, şeker sanayii ve un fabrikaları yer alır. Küçük çapta mühendislik ve elektrik malzemeleri firmaları ve kimya tesisleri vardır. Ayrıca küçük çelik ve alüminyum için hadde fabrikaları bulunur.
Uruguay’da bilinen petrol veya maden kömürü yatakları mevcut değildir. Bundan dolayı ısıyla çalışan tesisler ve motorlu araçlar tamamen yakıt ithalatına bağlıdır.Karayollarının uzunluğu 52.000 km olup, bunun 11.960 km’si asfalttır. Demiryolu ağı yaklaşık 3000 km’dir. Montevideo’da büyük bir milletlerarası havaalanı vardır.
İhraç mallarının başlıcaları et ve et ürünleri, yün, tekstil ürünleridir. Hammaddeler ve makinalar imalat sanayi için ithal edilen belli başlı mallardır. Hidroelektrik zenginlikleri artmasına rağmen, ülke petrol ithalatına bağımlı olmaya devam etmektedir. Ticaret yaptığı ülkelerin başlıcaları Brezilya, ABD, Arjantin, Irak ve Birleşik Almanya’dır.
Türkmenistan tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri
Türkmenistan Hakkında Bilgiler
Orta Asya’nın büyük Türk Devleti.Kuzeyinde Kazakistan doğusunda Özbekistan,güneyinde İran ve Afganistan,batısında Hazar Gölü yer alır.
Tarihi
Türkmenler, altıncı yüzyıldan itibaren Göktürklerin idaresinde toplanan Türk kabilelerinden bir kısmı gibi kendi aralarında birlik kurarak Tula-Selenga ırmakları bölgesinde Dokuz-Oğuz kağanlığını meydana getirdiler. Göktürk kağanlığının; Kutluğ tarafından 682’de ikinci defa kurulmasından sonra Göktürkler hakimiyetlerini kabul etmeyen Türkmenler üzerine yürüdüler. Tula Irmağı kıyısında yapılan savaşta Türkmenler yenildiler.
Fakat, Göktürklerin hakimiyetini kabul etmediler. İlteriş Kağan, Türkmenler üzerine birçok sefer daha düzenledi ve Baz Kağanı öldürdü. Türkmenlerin merkezi Ötüken ve çevresini ele geçirdi. Bu yenilgi karşısında İlteriş Kağan’ın hakimiyetini kabul etmek mecburiyetinde kalan Türkmenler, Göktürklerin Kırgız Seferine katıldılar. Daha sonra Göktürklere isyan eden Türkmenler birçok savaşta mağlup olunca Çin taraflarına göç ettiler.
Bir müddet sonra yurtlarına döndüler. Uygurlara yardım ederek Göktürklerin yıkılmasını sağladılar. Türkmenler, Uygur Devletinin dayandığı başlıca boylardan biri oldu. Fakat zaman zaman Uygurlara karşı da isyan etmekten geri durmadılar. Uygurların yıkılmasından sonra batıya göç ederek Sir Derya (Seyhun) kıyılarına ve onun kuzeyindeki bozkırlara yerleştiler.
Türkmenler onuncu asırdan itibaren göçebe hayatı yanında yerleşik bir hayat sürmeye de başladılar. Bu asrın başlarında Oğuzlar, Maveraünnehr çevresine yerleşip Yabgu denilen hükümdarların idare ettiği bir devlet kurdular. Türkmenlerin bu sırada başşehirleri Sir Derya kıyısındaki Yeni Kent idi. Yabgu Devleti zamanında Türkmenler Üçok ve Bozok diye ikiye ayrıldılar.
Onuncu asrın sonlarında İslam dinini kabûl ederek iyice güçlenen Türkmenler, komşuları Peçenekler ve Hazarlarla savaşarak onları yendiler. İslam dinini kabul eden ve Selçuklu hakimiyetine giren Türkmenler, Oğuz Yabgu Devleti hükümdarının kendilerine kötülük yapacağından çekinerek, İslam diyarı olan Horasan’a göç ettiler. Maveraünnehr’de kalan diğer Türkmen boyları da Kıpçakların hücum ve baskıları neticesinde dağıldılar ve Türkmen Devleti yıkılmış oldu. Yerlerinde kalan Oğuzlar ise Karacuk Dağları bölgesinde, Mankışlak’ta ve Sir Derya Nehri kıyılarında yerleştiler. Daha sonra Karahıtayların ve Karlukların baskısı neticesinde Selçuklulara tabi oldular.
Türkmenlerin birçoğu Selçuklular devrinde yerleşik hayata geçtiler. On birinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren akın akın İran, Irak, Anadolu ve Suriye’ye doğru yayıldılar. Gittikleri yerlerde doğruluğun, adaletin, ilmin ve medeniyetin müdafiliğini yaptılar. İnsanlara hizmet etmek, ilmin ve medeniyetin yayılmasını sağlamak için pekçok cami, medrese, kervansaray, hamam ve köprüler yaptırdılar.
Mankışlak ve Sir Derya Nehri kıyılarında kalan Türkmenler o havalinin askeri istila yolları üzerinde olmamasından, on yedinci asrın ortalarına kadar daha rahat ve müstakil bir hayat yaşadılar. Fakat 1639 ve 1700 yıllarında, bilhassa Kazaklara indirdikleri darbeyle Orta Asya’nın Rus istilasına açılmasına sebep olan Moğol asıllı Kalmukların hücumlarına uğradılar. Mankışlak bölgesinde yaşayan o devir Türkmen boylarının en büyüğü ve kuvvetlisi olan Teke Türkmenleri Kopet Dağı bölgesine çekildiler. Orada diğer Türkmen boylarıyla birleşerek kuvvetlendiler. Bu Türkmen boyları Türkmen-Özbek işbirliğinin ayakta tuttuğu Hive Hanlığına vergiyle bağlandılar. İran’da hakimiyeti eline geçiren Afşar Türkmen beylerinden Nadir Şahın Orta Asya hanlıklarını işgal ettiği devrelerde de onun hakimiyetini kabul ettiler.
Nadir Şahtan sonra bir müddet İran ve Hive Hanlığının baskı ve hücumlarına maruz kalan Türkmenler, 1835’ten itibaren Merv bölgesine doğru yayılmaya başladılar. Daha sonra İran ve Hive Hanlıkları tekrar Türkmenlere saldırılara başladılar. Türkmenler 1855’te Hive ordusunu ağır bir mağlubiyete uğratarak, Hive Hanlığı saldırılarından kurtuldular. Ancak, Türkmenistan üzerinde hak iddia eden İran saldırıları onları zor durumda bıraktı. Sulh isteyen Türkmenler karşısında, savaşı kazanacağından emin olan Hasan Mirzan, 30.000 kişilik ordu 33 top ile Türkmen topraklarında ilerlemeye başladı. Bu sırada Türkmenlerin başında bulunan Hurşid Han, diğer Türkmen boylarından yardım istedi ve zaman kazanmak için Karakum Çölüne çekildi. Kuvvetlerini bir araya toplayıp, ikmal yollarını kesen Hurşid Han, İran ordusunu büyük bir mağlubiyete uğrattı. Böylece Türkmenler tam manasıyla istiklallerini kazandılar. Halkının refahı için çalışan Hurşid Han, kurduğu barajlar ve açtırdığı kanallarla Türkmen topraklarını münbit bir hale getirdi.
Ağır mağlubiyetin ardından bir müddet Türkmen topraklarına saldırmayan İran, daha sonraki saldırılarda da başarı elde edemedi. Rusların Orta Asya’ya doğru istilalarını hızlandırdıkları devirde, İranlıların yaptıkları hücumlar Türkmenlere oldukça büyük zarar verdi.
Türkmenlerle Ruslar arasındaki ilk münasebet on dokuzuncu asrın ilk yarısında, Rusların İranlılara karşı kazandıkları başarılar sonunda Hazar Denizindeki Aşura’da bir üs kurmalarından sonra (1846) başlamıştır. Ruslar 1859’da Hazar’ın doğu sahillerinde bir kale kurduktan sonra, Türkmenlere karşı askeri seferler düzenleyerek, pekçok Türkmen yerleşme merkezini tahrip ettiler. Osmanlı-Rus (1877/1878) Harbi üzerine Türkmenler üzerine gönderilen Rus birlikleri Kafkasya’ya çekildi. Osmanlı ordusunun mağlubiyeti, Türkmenler üzerinde çok kötü tesir yaptı. Bazı devlet ileri gelenleri Ruslara teslim olmayı teklif ettiler. Yapılan toplantılar neticesinde Türkmen ileri gelenleri kanlarının son damlasına kadar Ruslarla savaşma kararı aldılar. Ruslar Türkmenistan’ı ele geçirmek için büyük harekat başlattılar. Birçok kaleyi ele geçiren Rus birlikleri Göktepe’de ağır bir mağlubiyete uğradılar. Göktepe’deki bu Türkmen başarısı Rusların o ana kadar Orta-Asya’daki yenilmezlik vasıflarını yıktı.
Ruslar, 1881’de Göztepe’yi ele geçirmek üzere takviye birlik alarak saldırdılar. Uzun süren savaşlar neticesinde Göktepe Rusların eline geçti. Rus kumandanı Skobelev, yayınladığı bir bildiriyle, Türkmenlerden Rus çarının hakimiyetini kabul etmelerini istemişse de bunun cevapsız kalması üzerine, harekata devam ederek Aşkabad’a kadar olan Türkmen topraklarını işgal etti. Ruslar, Aşkabad’dan sonraki ilerlemelerini İngilizlerin baskıları ile durdurdular.
Türkmenistan’daki Rus idaresi ve sömürüsü işgal ettikleri diğer Türk memleketlerinden farklı olmayıp, yalnız daha sıkı bir şekilde denetimleri altında tutmak olmuştur. Toprakların verimli kısımları Türkmenlerin ellerinden alındı. Yirminci asrın başlarında diğer Türk memleketlerinde olduğu gibi Türkmenistan’da da fikri ve siyasi bir uyanış başladı. 1916’da Rus yönetimine karşı başlayan ayaklanmaya Türkmenler etkili bir şekilde katıldılar.
1917 Rus Devrimini takip eden iç savaş neticesinde, savaşı kazanan bolşevikler, bütün Türk illerindeki kurtuluş hareketlerini önledikten sonra Türkmenistan’daki milli ayaklanmayı da bastırdılar. Aşkabad’ın temmuz 1919’da, Krosnovodsk’un da Şubat 1920’de düşmesinin ardından bölgede bolşevikler yönetimi ele geçirdi.
1924’e kadar Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhûriyeti ismiyle anılan Türkistan, 1924’te yapılan idari değişiklikle Sovyetler Birliğini meydana getiren 15 Cumhûriyetten biri haline getirildi.
Sovyetler Birliğinde başlayan reformlar, Türkmenistan’da da köklü değişikliklere sebep oldu. Ülke yeni bir siyasi ve ekonomik döneme girdi. Türkmenistan, 22 Ekim1991’de bağımsızlığını ilan etti. Aynı sene Bağımsız Devletler Topluluğuna katıldı.
Fiziki Yapı
Türkmenistan topraklarının beşte dördünü Karakum Çölü kaplar. Güneyinde yer alan Kugitang ve Kopet dağları, Pamir, Altay sıradağlarının kollarıdır. Kopet Dağları İran’la olan tabii sınırı da çizer. Ülkenin kuzey doğusunda Küçük (772 m), Büyük Balkan (1880 m) ve Krasnovods (308 m) yaylaları, bulunur. Kugitang Dağlarının en yüksek noktası 3319 metredir.
Ülke coğrafi yapısından anlaşıldığı gibi akarsu yönünden fakirdir. Belli başlı akarsuları Hazar Denizine dökülen Atrek, Karakum Çölünde kaybolan Tecen ile Murgap ve ülkenin kuzey doğusundan bir bölümü geçen Amu Derya’dır. Sulama gayesiyle Cumhûriyette birçok kanal ve gölet inşa edilmiştir. Karakum Çölü boyunca uzanan ve dünyanın en büyük sulama ve taşımacılık kanalı olan Karakum Kanalının yapımı 1950’li senelerden beri devam etmektedir. Günümüzde(1994) 900 km’si, tamamlanan kanalın önümüzdeki yıllarda bitirilmesi planlanmıştır. Kanalın bitmiş hali 1400 km olacaktır.
Dünyanın en büyük gölü olan Hazar Denizinin bir bölümü Türkmenistan sınırları içinde kalır.
İklim
Türkmenistan’da sert bir kara iklimi hakimdir. Sıcaklık gün ve sene içinde büyük farklılıklar gösterir. Yazın nadir olarak 35°C’nin altına düşen sıcaklık, Karakum Çölünde gölgede 50°C’ye kadar yükselir. Kışın sıcaklık bazı bölgelerde -33°C’ye kadar düşer. Türkmenistan çok az yağış alır. İlkbaharda görülen yağışlarda kuzeybatı 80 mm, çöle yakın bölgeler 100-150 mm, güneybatıdaki yaylalar 200-300 mm yağış alır. Mevsim dönemlerinde ülke İran ve Afganistan yönünden esen kum fırtınalarına sahne olur.
Tabii Kaynaklar
Madenler: Türkmenistan yeraltı zenginlikleri bakımından oldukça zengindir. Çeleken yarımadasına Nebit Dağ, Kum Dağ ve Okarem’de petrol ve doğal gaz yatakları vardır. Ayrıca Karakum’da doğalgaz, Gavrdak’ta kükürt, kurşun, Kara Boğaz Gölünde kalium, madeni tuz çıkarılmaktadır. Bunların yanında İyod, brom yatakları da işletilmektedir.
Bitki örtüsü ve hayvanlar; Türkmenistan topraklarının vahalar, vadi ve platolar dışında kalan kısmının tabii bitki örtüsü çöl bitkileridir. Kopet Dağları arasında kalan vadilerde badem, incir, ceviz, nehir kıyılarında ise kara kavak, söğüt ve kamış yetiştirilir. Türkmenistan’da en sık rastlanan yabani hayvanlar tilki, yaban kedisi, Karakum ceylanı, dağ koyunu ve keçisi, çita, vaşak ve oklu kirpidir. Sürüler halinde göç eden su kuşları kışın Hazar Denizinin doğu kıyılarında konaklar. Hazar Denizinde başta havyarıyla meşhur mersinbalığı olmak üzere çeşitli balık türleri yaşar.
Nüfus ve Sosyal Hayat
3.714.000 nüfûsa sahip Türkmenistan’da nüfus artışı % 2,7’dir. Nüfûsun % 72’sini Türkmenler, % 9,5’unu Ruslar, % 2,5’unu Kazaklar, % 9’unu Özbekler, % 7’sini diğer milletler meydana getirir.
Türkmenistan’da Aşkabat, Krasnovodski (Kızılsu), Mari (Merv), Taşağuz Cercoz olmak üzere beş eyalet bunlara bağlı olarak 21 mahalle, 14 şehir vardır.
Türkmenistan’da eğitime, nüfûsa oranla çok önem verilmektedir. 1925’te kabul edilen Türkmen Yomut dili edebi dil olarak kullanılmaktadır. Okuma-yazma oranı % 99’dur. Ülkede 9 üniversite ve İlimler Akademisine bağlı 56 enstitü vardır. Eğitim 7-17 yaş arası mecburi ve parasızdır.Türkmenler sünni olup Hanefi mezhebindendir. Sovyet yönetimi 1928’de Türkmenler arasında İslamiyeti tamamen kaldırtmak gayesiyle din aleyhtarı büyük bir kampanya başlatmışlardır. Bu, Orta Asya’da yürütülen en sert İslam aleyhtarı kampanya idi ve 1941 senesine kadar sürmüştü. İkinci Dünya savaşı sırasında kampanya durdurulmuşsa da 1948’de yeniden başlatıldı ve son yıllara kadar devam ettirildi. Neticede resmi dini makamlar zayıfladı. Fakat gayri resmi İslami hareketler güç kazandı. 1948’den bu yana basılan din aleyhtarı kitapların çoğu tasavvufa yönelikti.
Siyasi Hayat
Türkmenistan’ın idari yapısı Başkanlık sistemine dayanmaktadır. Cumhurbaşkanlığına bağlı Bakanlar Kurulu bulunmaktadır. Çok partili sistem vardır. Meclis 50 üyeden meydana gelir. Milletvekili seçimleri beş senede bir yapılır.
Ekonomi
Türkmenistan ekonomisi tarıma dayanır. Tarımda pamukçuluk mühim yer tutar. Ayrıca kavun, karpuz yetiştirilir ve üzüm bağları bulunmaktadır. Mungap, Tecen ve Kopet Dağı eteklerinde pamuk, Çarcuy’da kavun-karpuz yetiştirilmekte olup Aşkabad, Göktepe ve Merv’de üzüm bağları vardır. Bunların dışında bir miktar buğday, arpa, mısır ve tütün de yetiştirilmektedir. Ekonomide hayvancılık önemli yer tutar. En çok Karakul koyunları beslenir. Koyunu büyükbaş hayvan ve tavuk takip eder.
Türkmenistan’da tekstil sanayii önemli ölçüde gelişmiştir. Aşkabad Merv, Çarcuy, Taşağuz ve Saya’da tekstil fabrikaları vardır. Bu fabrikalarda başta pamuk olmak üzere yün ve ipekli kumaşlar dokunur. Gıda sanayiine ait fabrikalar Bayram Ali, Taşağuz, Aşkabad ve Krasnovodsk’ta toplanmıştır. Ayrıca ufak makina inşa ve elektroteknik sanayi bulunmakta olup, bunlarda Aşkabad, Çarcuy ve Krasnovodsk gibi önemli şehirlerde kurulmuştur. Kimya sanayiine ait fabrikalar ise Çeleken, Bekdaş, Çaray’da faaliyet göstermektedir.
Maden yününden zengin olan Türkmenistan’da çıkarılan petrol borularla nakledildiği Krasnovodsk rafinerisinde işlenmektedir. Bayram Ali ve Darvasa’da çıkarılan doğal gaz Buhara ve Urala sevkedilir. Petrolün dışında kükürt, kurşun, kalsiyum madeni, tuz, iyod, krom, cıva gibi madenler çıkarılarak işlenmektedir. Madenlerin tarıma elverişli olmayan bozkır ve çöl gibi bölgelerde bulunması, bu bölgelerin nüfûsunun artmasına sebep olmuştur.
Türkmenistan’da ayrıca halıcılık çok gelişmiştir. Türkmen halıları dünyaca meşhurdur. Türkmenistan ile Türkiye arasında tıp, sağlık, telekominikasyon, ekonomi, ticari ve turizm alanlarında ön görüşmeler neticesinde çeşitli anlaşmalar yapılmıştır.
Ulaşım
Ulaşım belli başlı yerleşim noktası arasında yapılmaktadır. Çarlık döneminde yapılmış olan Krasnovodsk-Çarcuy arasındaki Kafkasötesi demiryolu ve Merv-Kuşka, Çarcuy-Kungnk ve Karşı-Termes arasındaki demiryollarının uzunluğu 2120 kilometredir. Ayrıca 8700 km’lik bir şose bağlantısı olup, bunların dışında ulaşım nehirlerde ve bilhassa Türkmen kanalında yapılır.
Orta Asya’nın büyük Türk Devleti.Kuzeyinde Kazakistan doğusunda Özbekistan,güneyinde İran ve Afganistan,batısında Hazar Gölü yer alır.
Tarihi
Türkmenler, altıncı yüzyıldan itibaren Göktürklerin idaresinde toplanan Türk kabilelerinden bir kısmı gibi kendi aralarında birlik kurarak Tula-Selenga ırmakları bölgesinde Dokuz-Oğuz kağanlığını meydana getirdiler. Göktürk kağanlığının; Kutluğ tarafından 682’de ikinci defa kurulmasından sonra Göktürkler hakimiyetlerini kabul etmeyen Türkmenler üzerine yürüdüler. Tula Irmağı kıyısında yapılan savaşta Türkmenler yenildiler.
Fakat, Göktürklerin hakimiyetini kabul etmediler. İlteriş Kağan, Türkmenler üzerine birçok sefer daha düzenledi ve Baz Kağanı öldürdü. Türkmenlerin merkezi Ötüken ve çevresini ele geçirdi. Bu yenilgi karşısında İlteriş Kağan’ın hakimiyetini kabul etmek mecburiyetinde kalan Türkmenler, Göktürklerin Kırgız Seferine katıldılar. Daha sonra Göktürklere isyan eden Türkmenler birçok savaşta mağlup olunca Çin taraflarına göç ettiler.
Bir müddet sonra yurtlarına döndüler. Uygurlara yardım ederek Göktürklerin yıkılmasını sağladılar. Türkmenler, Uygur Devletinin dayandığı başlıca boylardan biri oldu. Fakat zaman zaman Uygurlara karşı da isyan etmekten geri durmadılar. Uygurların yıkılmasından sonra batıya göç ederek Sir Derya (Seyhun) kıyılarına ve onun kuzeyindeki bozkırlara yerleştiler.
Türkmenler onuncu asırdan itibaren göçebe hayatı yanında yerleşik bir hayat sürmeye de başladılar. Bu asrın başlarında Oğuzlar, Maveraünnehr çevresine yerleşip Yabgu denilen hükümdarların idare ettiği bir devlet kurdular. Türkmenlerin bu sırada başşehirleri Sir Derya kıyısındaki Yeni Kent idi. Yabgu Devleti zamanında Türkmenler Üçok ve Bozok diye ikiye ayrıldılar.
Onuncu asrın sonlarında İslam dinini kabûl ederek iyice güçlenen Türkmenler, komşuları Peçenekler ve Hazarlarla savaşarak onları yendiler. İslam dinini kabul eden ve Selçuklu hakimiyetine giren Türkmenler, Oğuz Yabgu Devleti hükümdarının kendilerine kötülük yapacağından çekinerek, İslam diyarı olan Horasan’a göç ettiler. Maveraünnehr’de kalan diğer Türkmen boyları da Kıpçakların hücum ve baskıları neticesinde dağıldılar ve Türkmen Devleti yıkılmış oldu. Yerlerinde kalan Oğuzlar ise Karacuk Dağları bölgesinde, Mankışlak’ta ve Sir Derya Nehri kıyılarında yerleştiler. Daha sonra Karahıtayların ve Karlukların baskısı neticesinde Selçuklulara tabi oldular.
Türkmenlerin birçoğu Selçuklular devrinde yerleşik hayata geçtiler. On birinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren akın akın İran, Irak, Anadolu ve Suriye’ye doğru yayıldılar. Gittikleri yerlerde doğruluğun, adaletin, ilmin ve medeniyetin müdafiliğini yaptılar. İnsanlara hizmet etmek, ilmin ve medeniyetin yayılmasını sağlamak için pekçok cami, medrese, kervansaray, hamam ve köprüler yaptırdılar.
Mankışlak ve Sir Derya Nehri kıyılarında kalan Türkmenler o havalinin askeri istila yolları üzerinde olmamasından, on yedinci asrın ortalarına kadar daha rahat ve müstakil bir hayat yaşadılar. Fakat 1639 ve 1700 yıllarında, bilhassa Kazaklara indirdikleri darbeyle Orta Asya’nın Rus istilasına açılmasına sebep olan Moğol asıllı Kalmukların hücumlarına uğradılar. Mankışlak bölgesinde yaşayan o devir Türkmen boylarının en büyüğü ve kuvvetlisi olan Teke Türkmenleri Kopet Dağı bölgesine çekildiler. Orada diğer Türkmen boylarıyla birleşerek kuvvetlendiler. Bu Türkmen boyları Türkmen-Özbek işbirliğinin ayakta tuttuğu Hive Hanlığına vergiyle bağlandılar. İran’da hakimiyeti eline geçiren Afşar Türkmen beylerinden Nadir Şahın Orta Asya hanlıklarını işgal ettiği devrelerde de onun hakimiyetini kabul ettiler.
Nadir Şahtan sonra bir müddet İran ve Hive Hanlığının baskı ve hücumlarına maruz kalan Türkmenler, 1835’ten itibaren Merv bölgesine doğru yayılmaya başladılar. Daha sonra İran ve Hive Hanlıkları tekrar Türkmenlere saldırılara başladılar. Türkmenler 1855’te Hive ordusunu ağır bir mağlubiyete uğratarak, Hive Hanlığı saldırılarından kurtuldular. Ancak, Türkmenistan üzerinde hak iddia eden İran saldırıları onları zor durumda bıraktı. Sulh isteyen Türkmenler karşısında, savaşı kazanacağından emin olan Hasan Mirzan, 30.000 kişilik ordu 33 top ile Türkmen topraklarında ilerlemeye başladı. Bu sırada Türkmenlerin başında bulunan Hurşid Han, diğer Türkmen boylarından yardım istedi ve zaman kazanmak için Karakum Çölüne çekildi. Kuvvetlerini bir araya toplayıp, ikmal yollarını kesen Hurşid Han, İran ordusunu büyük bir mağlubiyete uğrattı. Böylece Türkmenler tam manasıyla istiklallerini kazandılar. Halkının refahı için çalışan Hurşid Han, kurduğu barajlar ve açtırdığı kanallarla Türkmen topraklarını münbit bir hale getirdi.
Ağır mağlubiyetin ardından bir müddet Türkmen topraklarına saldırmayan İran, daha sonraki saldırılarda da başarı elde edemedi. Rusların Orta Asya’ya doğru istilalarını hızlandırdıkları devirde, İranlıların yaptıkları hücumlar Türkmenlere oldukça büyük zarar verdi.
Türkmenlerle Ruslar arasındaki ilk münasebet on dokuzuncu asrın ilk yarısında, Rusların İranlılara karşı kazandıkları başarılar sonunda Hazar Denizindeki Aşura’da bir üs kurmalarından sonra (1846) başlamıştır. Ruslar 1859’da Hazar’ın doğu sahillerinde bir kale kurduktan sonra, Türkmenlere karşı askeri seferler düzenleyerek, pekçok Türkmen yerleşme merkezini tahrip ettiler. Osmanlı-Rus (1877/1878) Harbi üzerine Türkmenler üzerine gönderilen Rus birlikleri Kafkasya’ya çekildi. Osmanlı ordusunun mağlubiyeti, Türkmenler üzerinde çok kötü tesir yaptı. Bazı devlet ileri gelenleri Ruslara teslim olmayı teklif ettiler. Yapılan toplantılar neticesinde Türkmen ileri gelenleri kanlarının son damlasına kadar Ruslarla savaşma kararı aldılar. Ruslar Türkmenistan’ı ele geçirmek için büyük harekat başlattılar. Birçok kaleyi ele geçiren Rus birlikleri Göktepe’de ağır bir mağlubiyete uğradılar. Göktepe’deki bu Türkmen başarısı Rusların o ana kadar Orta-Asya’daki yenilmezlik vasıflarını yıktı.
Ruslar, 1881’de Göztepe’yi ele geçirmek üzere takviye birlik alarak saldırdılar. Uzun süren savaşlar neticesinde Göktepe Rusların eline geçti. Rus kumandanı Skobelev, yayınladığı bir bildiriyle, Türkmenlerden Rus çarının hakimiyetini kabul etmelerini istemişse de bunun cevapsız kalması üzerine, harekata devam ederek Aşkabad’a kadar olan Türkmen topraklarını işgal etti. Ruslar, Aşkabad’dan sonraki ilerlemelerini İngilizlerin baskıları ile durdurdular.
Türkmenistan’daki Rus idaresi ve sömürüsü işgal ettikleri diğer Türk memleketlerinden farklı olmayıp, yalnız daha sıkı bir şekilde denetimleri altında tutmak olmuştur. Toprakların verimli kısımları Türkmenlerin ellerinden alındı. Yirminci asrın başlarında diğer Türk memleketlerinde olduğu gibi Türkmenistan’da da fikri ve siyasi bir uyanış başladı. 1916’da Rus yönetimine karşı başlayan ayaklanmaya Türkmenler etkili bir şekilde katıldılar.
1917 Rus Devrimini takip eden iç savaş neticesinde, savaşı kazanan bolşevikler, bütün Türk illerindeki kurtuluş hareketlerini önledikten sonra Türkmenistan’daki milli ayaklanmayı da bastırdılar. Aşkabad’ın temmuz 1919’da, Krosnovodsk’un da Şubat 1920’de düşmesinin ardından bölgede bolşevikler yönetimi ele geçirdi.
1924’e kadar Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhûriyeti ismiyle anılan Türkistan, 1924’te yapılan idari değişiklikle Sovyetler Birliğini meydana getiren 15 Cumhûriyetten biri haline getirildi.
Sovyetler Birliğinde başlayan reformlar, Türkmenistan’da da köklü değişikliklere sebep oldu. Ülke yeni bir siyasi ve ekonomik döneme girdi. Türkmenistan, 22 Ekim1991’de bağımsızlığını ilan etti. Aynı sene Bağımsız Devletler Topluluğuna katıldı.
Fiziki Yapı
Türkmenistan topraklarının beşte dördünü Karakum Çölü kaplar. Güneyinde yer alan Kugitang ve Kopet dağları, Pamir, Altay sıradağlarının kollarıdır. Kopet Dağları İran’la olan tabii sınırı da çizer. Ülkenin kuzey doğusunda Küçük (772 m), Büyük Balkan (1880 m) ve Krasnovods (308 m) yaylaları, bulunur. Kugitang Dağlarının en yüksek noktası 3319 metredir.
Ülke coğrafi yapısından anlaşıldığı gibi akarsu yönünden fakirdir. Belli başlı akarsuları Hazar Denizine dökülen Atrek, Karakum Çölünde kaybolan Tecen ile Murgap ve ülkenin kuzey doğusundan bir bölümü geçen Amu Derya’dır. Sulama gayesiyle Cumhûriyette birçok kanal ve gölet inşa edilmiştir. Karakum Çölü boyunca uzanan ve dünyanın en büyük sulama ve taşımacılık kanalı olan Karakum Kanalının yapımı 1950’li senelerden beri devam etmektedir. Günümüzde(1994) 900 km’si, tamamlanan kanalın önümüzdeki yıllarda bitirilmesi planlanmıştır. Kanalın bitmiş hali 1400 km olacaktır.
Dünyanın en büyük gölü olan Hazar Denizinin bir bölümü Türkmenistan sınırları içinde kalır.
İklim
Türkmenistan’da sert bir kara iklimi hakimdir. Sıcaklık gün ve sene içinde büyük farklılıklar gösterir. Yazın nadir olarak 35°C’nin altına düşen sıcaklık, Karakum Çölünde gölgede 50°C’ye kadar yükselir. Kışın sıcaklık bazı bölgelerde -33°C’ye kadar düşer. Türkmenistan çok az yağış alır. İlkbaharda görülen yağışlarda kuzeybatı 80 mm, çöle yakın bölgeler 100-150 mm, güneybatıdaki yaylalar 200-300 mm yağış alır. Mevsim dönemlerinde ülke İran ve Afganistan yönünden esen kum fırtınalarına sahne olur.
Tabii Kaynaklar
Madenler: Türkmenistan yeraltı zenginlikleri bakımından oldukça zengindir. Çeleken yarımadasına Nebit Dağ, Kum Dağ ve Okarem’de petrol ve doğal gaz yatakları vardır. Ayrıca Karakum’da doğalgaz, Gavrdak’ta kükürt, kurşun, Kara Boğaz Gölünde kalium, madeni tuz çıkarılmaktadır. Bunların yanında İyod, brom yatakları da işletilmektedir.
Bitki örtüsü ve hayvanlar; Türkmenistan topraklarının vahalar, vadi ve platolar dışında kalan kısmının tabii bitki örtüsü çöl bitkileridir. Kopet Dağları arasında kalan vadilerde badem, incir, ceviz, nehir kıyılarında ise kara kavak, söğüt ve kamış yetiştirilir. Türkmenistan’da en sık rastlanan yabani hayvanlar tilki, yaban kedisi, Karakum ceylanı, dağ koyunu ve keçisi, çita, vaşak ve oklu kirpidir. Sürüler halinde göç eden su kuşları kışın Hazar Denizinin doğu kıyılarında konaklar. Hazar Denizinde başta havyarıyla meşhur mersinbalığı olmak üzere çeşitli balık türleri yaşar.
Nüfus ve Sosyal Hayat
3.714.000 nüfûsa sahip Türkmenistan’da nüfus artışı % 2,7’dir. Nüfûsun % 72’sini Türkmenler, % 9,5’unu Ruslar, % 2,5’unu Kazaklar, % 9’unu Özbekler, % 7’sini diğer milletler meydana getirir.
Türkmenistan’da Aşkabat, Krasnovodski (Kızılsu), Mari (Merv), Taşağuz Cercoz olmak üzere beş eyalet bunlara bağlı olarak 21 mahalle, 14 şehir vardır.
Türkmenistan’da eğitime, nüfûsa oranla çok önem verilmektedir. 1925’te kabul edilen Türkmen Yomut dili edebi dil olarak kullanılmaktadır. Okuma-yazma oranı % 99’dur. Ülkede 9 üniversite ve İlimler Akademisine bağlı 56 enstitü vardır. Eğitim 7-17 yaş arası mecburi ve parasızdır.Türkmenler sünni olup Hanefi mezhebindendir. Sovyet yönetimi 1928’de Türkmenler arasında İslamiyeti tamamen kaldırtmak gayesiyle din aleyhtarı büyük bir kampanya başlatmışlardır. Bu, Orta Asya’da yürütülen en sert İslam aleyhtarı kampanya idi ve 1941 senesine kadar sürmüştü. İkinci Dünya savaşı sırasında kampanya durdurulmuşsa da 1948’de yeniden başlatıldı ve son yıllara kadar devam ettirildi. Neticede resmi dini makamlar zayıfladı. Fakat gayri resmi İslami hareketler güç kazandı. 1948’den bu yana basılan din aleyhtarı kitapların çoğu tasavvufa yönelikti.
Siyasi Hayat
Türkmenistan’ın idari yapısı Başkanlık sistemine dayanmaktadır. Cumhurbaşkanlığına bağlı Bakanlar Kurulu bulunmaktadır. Çok partili sistem vardır. Meclis 50 üyeden meydana gelir. Milletvekili seçimleri beş senede bir yapılır.
Ekonomi
Türkmenistan ekonomisi tarıma dayanır. Tarımda pamukçuluk mühim yer tutar. Ayrıca kavun, karpuz yetiştirilir ve üzüm bağları bulunmaktadır. Mungap, Tecen ve Kopet Dağı eteklerinde pamuk, Çarcuy’da kavun-karpuz yetiştirilmekte olup Aşkabad, Göktepe ve Merv’de üzüm bağları vardır. Bunların dışında bir miktar buğday, arpa, mısır ve tütün de yetiştirilmektedir. Ekonomide hayvancılık önemli yer tutar. En çok Karakul koyunları beslenir. Koyunu büyükbaş hayvan ve tavuk takip eder.
Türkmenistan’da tekstil sanayii önemli ölçüde gelişmiştir. Aşkabad Merv, Çarcuy, Taşağuz ve Saya’da tekstil fabrikaları vardır. Bu fabrikalarda başta pamuk olmak üzere yün ve ipekli kumaşlar dokunur. Gıda sanayiine ait fabrikalar Bayram Ali, Taşağuz, Aşkabad ve Krasnovodsk’ta toplanmıştır. Ayrıca ufak makina inşa ve elektroteknik sanayi bulunmakta olup, bunlarda Aşkabad, Çarcuy ve Krasnovodsk gibi önemli şehirlerde kurulmuştur. Kimya sanayiine ait fabrikalar ise Çeleken, Bekdaş, Çaray’da faaliyet göstermektedir.
Maden yününden zengin olan Türkmenistan’da çıkarılan petrol borularla nakledildiği Krasnovodsk rafinerisinde işlenmektedir. Bayram Ali ve Darvasa’da çıkarılan doğal gaz Buhara ve Urala sevkedilir. Petrolün dışında kükürt, kurşun, kalsiyum madeni, tuz, iyod, krom, cıva gibi madenler çıkarılarak işlenmektedir. Madenlerin tarıma elverişli olmayan bozkır ve çöl gibi bölgelerde bulunması, bu bölgelerin nüfûsunun artmasına sebep olmuştur.
Türkmenistan’da ayrıca halıcılık çok gelişmiştir. Türkmen halıları dünyaca meşhurdur. Türkmenistan ile Türkiye arasında tıp, sağlık, telekominikasyon, ekonomi, ticari ve turizm alanlarında ön görüşmeler neticesinde çeşitli anlaşmalar yapılmıştır.
Ulaşım
Ulaşım belli başlı yerleşim noktası arasında yapılmaktadır. Çarlık döneminde yapılmış olan Krasnovodsk-Çarcuy arasındaki Kafkasötesi demiryolu ve Merv-Kuşka, Çarcuy-Kungnk ve Karşı-Termes arasındaki demiryollarının uzunluğu 2120 kilometredir. Ayrıca 8700 km’lik bir şose bağlantısı olup, bunların dışında ulaşım nehirlerde ve bilhassa Türkmen kanalında yapılır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)