24 Temmuz 2017 Pazartesi

Tunus tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri

Tunus Hakkında Bilgiler
Kuzey Afrika’da yer alan bir kıyı ülkesi. Batıda Cezayir, güneydoğuda Libya, doğuda ve kuzeyde Akdeniz ile çevrilidir.Tunus,Akdeniz bölgesinin orta kesiminde, karşısında bulunduğuİtalya Yarımadası ve Sicilya Adası ile birlikte, Doğu ve Batı Akdenizi birleştiren ve ayıran bir boğaz meydana getirir Sardunya Adasından 200 km, Sicilya Adasından 140 km uzaklıkta bulunan Tunus, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında bağlantıyı kolaylaştırır. Güneyden kuzeye genişliği 756 km, batıdan doğuya ise 351 km dir. Kıyılarının uzunluğu 1200 km’dir.
Târihi
Tunus,Akdeniz ve Kuzey Afrika hâkimiyeti ve Avrupa’nın Afrika ile olan münâsebetleri bakımından büyük bir stratejik öneme sâhiptir. Tunus’un coğrafi konumu göçebe Berberilerden sonra, daha çok deniz yoluyla gelen çeşitli etnik toplulukların ülkeye yerleşmesinde en büyük faktör olmuştur.
M.Ö.1000 yılından îtibâren Fenikeliler, Tunus’ta ticâret merkezleri kurmaya başladılar. M.Ö. 5. yüzyıl sonlarında Fenikeliler Tunus’a gelip yerleştiler ve burada Kartaca Cumhûriyetini kurdular. Tunus, daha sonra batıdan gelen Vandalların, 6. yüzyılda da Bizanslıların hâkimiyeti altına geçti.
Müslümanların Tunus’a (Afrikiyye) gelişi (647-1228): MüslümanArapların 647 yılında başlayan yayılmaları Ukbe bin Nâfi’nin 670’te Kayruvan (Kariouane) şehrini kurmasıyla neticelendi. Tunus (Afrikiyye), hazret-i Muâviye zamânında 667 (H.45) yılında alındı. Bizanslılar bâzı önemli şehirleri ellerinde tuttular. Berberî ayaklanmaları neticesinde Müslümanlar geçici olarak Afrikiyye’den uzaklaştılarsa da, Hasan bin en-Nûman zamanında Berberîler, Afrikiyye’yi Müslüman Araplara bıraktılar (698). Bundan sonra Kayruvan Müslüman Afrikiyye’nin başşehri olarak kaldı.
Bütün Afrikiyye Müslüman oldu ve İslâmiyyet her tarafa buradan yayılmaya başladı. İkinci Abbasî halîfesi Câfer Mensur zamânında,Abbâsî hâkimiyeti yaygınlaştı.Emevî ve Abbâsî halîfelerine bağımlı olan Afrikiyye’yi önce Ağlebîler, sonra Kayruvan’da bir Şiî halîfeliği kuran (910) Fâtımîler yönetti. Kayruvan ve Mahdiya şehirleri Fâtımîlerin merkezi oldu. Fâtımîler 972’de başşehri Kahire’ye taşıdıkları zaman Afrikiyye Berberî sülâlesi Zirîlerin iktidarı altına girdi.
Zirîler zamânında Tunus, Sicilya’daki Normanların istilâsına uğradı. Zirîlerin son hükümdarı Hasan bin Ali, Fas’taki Muvahhidîn Devletinden yardım istedi. Muvahhidîn Devletinin kurucusu Abdülmümin, Normanları Tunus’tan kovarak (1159-1160), Afrikiyye’yi Tunus’ta oturan bir vâli tarafından yönetilen bir eyâlet hâline getirdi. Bundan sonra Afrikiyye, Tunus adını aldı.
On altıncı yüzyılda İspanya ve Osmanlı Devletinin, Akdeniz hâkimiyeti için yaptıkları savaşlar sonunda Hafrîler yıkıldı. 1534 yılında Barbaros Hayreddîn Paşa, Tunus’u ele geçirdi. AncakHafsî Hânedânından Hasan, İspanya Kralı Beşinci Şarlken’den yardım istedi ve Beşinci Şarlken başşehir Tunus’u işgâl etti ve Barbaros Hayreddîn PaşaCezayir’e çekilmek zorunda kaldı. İspanya Kralı Hafsî Hânedânından Hasan’ı tekrar, kendisine vergi vermek şartıyla Tunus’un başına getirdi. Başşehir Tunus 1574 yılına kadar tekrar Hafsî Hânedânlığının elinde kaldı. Bu arada Barbaros Hayreddîn Paşa ve Turgut Reis 1556’da Gafsa’yı, 1558’de Kayrevan’ı ele geçirdiler. Tunus’un doğu ve güney sâhilleri Türklerin eline geçti. CerbeAdası deniz üssü olarak kullanıldı. Barbaros Hayreddîn Paşa, İspanya’daki Endülüslü Müslümanlardan 100.000 kadarını kurtararak Kuzey Arfika’ya getirdi. Nihâyet 1574’te Uluç Ali Reis ile Sinan Paşa, Tunus şehrini (Halkul-Vad Kalesini), ele geçirmek sûretiyle bütün Tunus, Osmanlı İmparatorluğunun bir eyâleti hâline geldi.
Osmanlı Devleti zamânında Tunus, önceleri Yeniçerilerin desteklediği bir Dayı vâsıtasıyla, daha sonra da bir Bey vâsıtasıyla yönetilmeye başlandı.
İlk beylik sülâlesi Birinci Murâd Bey tarafından kurulan Muradî sülâlesidir (1612-1631). 1710’dan sonra Beyler, irsî yoldan tahta çıktılar. Bu arada Fransa, İngiltere, İspanya ve İtalya Tunus’ta ekonomik faaliyetlerde bulunmaya başladılar. Fransa 1830’da Cezayir’i işgâl ettikten sonra, Tunus ile daha fazla ilgilenmeye başladı.
Bu sıralarda Osmanlı İmparatorluğu kendi başındaki birçok meseleler yüzünden Tunus’a daha fazla yardım edemedi. 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı da bunu önledi.
Tunus’ta Fransa, İngiltere ve İtalya’nın gözü ve çıkarları vardı. 1878’de Kıbrıs’ı elde eden İngiltere, Fransa’nın Tunus’taki özel imtiyazlarını tanıdı. Fransa, bâzı Tunuslu aşiretlerin (Krumirlerin) Cezayir topraklarına yaptıkları akınları ve bâzı toprak taleplerini bahâne ederek 1881 yılında Tunus’a asker çıkardı. 12 Mayıs 1881’de yapılan Bardo Antlaşmasıyla; Tunus Beyi, dış hükümranlığı, siyâsî ve ordu işlerini bir Fransız Genel Vâlisine bırakıyordu. Tunus’un Muher ve güney kesiminde başlayan ayaklanmalar güçlükle bastırıldı. Vâli Paul Cambon, yeni bey Ali bin Hüseyin’e (1882-1902) Marsa Sözleşmesini kabul ettirince (1883), Fransız himâyesi resmen kurulmuş oldu.
Bütün bu olanları Osmanlı İmparatorluğu protesto ederek kabul etmediğini bildirdi. Resmî pâdişâh fermanlarında Tunus Osmanlı eyâleti olarak zikredilmeye devam etti. Fransız himâye rejimi Tunus’un bağımsızlığını kazanmasına kadar devam etti (1956). Tunus’taki Fransız idâresi 78 yıl sürdü.
1930’larda Habib Burgiba önderliğinde Tunuslular bağımsızlık mücâdelesine başladılar. İkinci Dünyâ Harbi esnâsında Tunus bir savaş alanı oldu. Harpten sonra Burgiba yeni Destur Partisini kurarak bağımsızlık mücâdelesine devam etti. Nihâyet 1956 yılında Tunus bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Tunus Cumhûriyetini îlân eden Burgiba, ilk Tunus Cumhurbaşkanı oldu. Birçok reformlar yaparak lâik eğilimli bir rejim kurdu.
Burgiba, 1965’te İsrail’e karşı yumuşak ve ılımlı davranılması gerektiğini savundu. Fakat bu düşünceleri şiddetle tenkit edildi. 1979’da Mısır’ın Arap Birliğinden çıkarılmasından sonra, Tunus eski bakanlarından Chadli Kılibi’nin de genel sekreter olmasıyla, Tunus, Arap Birliğinin karargâhı oldu.Ocak 1980’de Libya’da eğitim görmüş komandoların Gafsa şehrini ele geçirmeleri, Tunus’un Fransa ve ABD’den destek istemesine sebep oldu. Olayların yatışmasından sonra başbakanlığa getirilen eski Millî Eğitim Bakanı Muhammed Mzali, siyâsî hayâtı kısmen olsun liberalleştirdi. Siyâsî mahkumların çoğu serbest bırakıldı ve siyâsî partiler kânûnî olarak tanınmaya başlandı.
Bağımsızlıktan beri tek başına iktidarda olan Sosyalist Destur Partisinden başka, Komünist Partisi dâhil üç siyasî partiye daha izin verildi.
Ölünceye kadar Devlet Başkanı seçilen Burgiba, 1987 senesinde sağlık durumu gerekçe gösterilerek devlet başkanlığı görevinden alınarak yerine General Zeynelâbidin bin Ali geçti. Bu yönetim değişikliği ülkede belirli bir liberalleşme ve ekonomide köklü yeniliklerin yapılmasına sebep oldu. General Zeynelâbidin radikal Müslümanlara karşı büyük tedbirler aldı. Bunların desteklediği Nakda Partisinin birçok üyesini hapsettirdi. Bu tutumunu hâlâ sürdürmektedir (1994). 21 Mart 1994’te yapılan parlamento ve devlet başkanlığı seçimlerinde Zeynelâbidin bin Ali ve partisi oyların % 99’unu alarak devlet başkanlığına yeniden seçildi.
1982 yılında Lübnan’dan çıkarılan Filistin Kurtuluş Teşkilâtı mensupları ve Lideri YaserArafat Karargâhını Tunus’a taşıdı. Böylece Tunus, Filistin Kurtuluş Teşkilâtının Karargâhı oldu.
Fizikî Yapı
Tunus, fizikî yapısı îtibâriyle üç bölgeye ayrılır. Kuzey bölgesi, Sâhil bölgesi veGüney bölgesi.
Kuzey bölgesi, Atlas Dağlarının Akdeniz kıyısı boyunca uzanımı olan iki dağ şeridinin bulunduğu bölgedir. Bunların arasında Mecarda Vâdisi bulunmaktadır. Bölge nâdiren 1000 m’yi aşan yüksekliklere sâhip olmasına rağmen dağlık olarak nitelendirilebilir. Ülkenin en yüksek noktaları olan Eş-Şenebî (1544 m), ve Zaguon (1295 m) dağları bu bölgede yer alır.
Sâhil bölgesi, ülkenin Tunus şehri güneyindeki kıyı bölgesini içine alan Suse, Sifakis ve Kayrevan şehirlerinin bulunduğu bölgedir. Bu bölge kuzey bölgeden Dorsal Dağı ile ayrılır. Bölge yumuşak tepeleri, geniş ovaları ve plajları ile meşhurdur.
Güney bölgesi 34’üncü enlem dâiresinden güneye geçince Gabes Körfezinin çerçevelediği geniş Cafara ve Nefta ovalarından ve Büyük Sahraya ulaşan düzlük arâzilerden meydana gelir. Buraya step ve çöl bölgesi de denilmektedir. Rakım 200 m’nin altındadır.
Yaklaşık 1200 km uzunluğundaki Tunus kıyıları genelde düzdür. Gabes Körfezinde gelgit olayı oldukça önemlidir. Deniz yükselmesi iki metreyi bulur. Akdeniz’de en yüksek gelgit olayı burada olur. Ülkenin önemli nehirleri Mecorda ve Miliare’dir.
İklim
Tunus’ta bâriz bir şekilde Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve bölgeye göre az veya çok yağışlıdır. Yağmurlar sonbahar ortasında başlar ve ilkbaharın ortasına kadar devam eder. Güneye inildikçe yağmurlar azalır ve iklim düzensizleşir. Kışın sıcaklık 0°C altına düşmez. Yazın 40°C’ye kadar çıkar. Sıcaklık denizin etkisine bağlı olarak değişir ve kıyılar iç kesimlere göre daha serindir. Kuzeyde yıllık yağış ortalaması 610 mm civarındadır. Tunus ve Bizerte çevresindeyse 500 mm dolaylarındadır. Yağışlar düzensiz olup, seneden seneye farklılık gösterir.
Tabiî Kaynakları
Tunus’un % 43’ü bozkır ve çöl, % 6’sı ormanlarla kaplıdır. Çok yağmur alan yerlerde ormanlar yer alır. Vâdiler çok münbit olup, her çeşit mahsûl yetişir. Kuzeyde 900.000 hektarlık meşe ve çam ormanları bulunur. Güneyde sıcağa dayanıklı cinsten bitkiler yer alır. Tunus’ta yabânî hayvanlar olarak ençok yabandomuzu ve dağkeçisi bulunur.
Tunus’un önemli yeraltı zenginlikleri fosfat, demir, petrol, kurşun ve çinkodur. Ülkedeki fosfat yatakları, Afrika’nın en büyük rezerv noktalarındadır. Petrol rezervleri bakımından kıta ülkeleri arasında beşinci sırayı, doğal gaz kaynakları bakımından ise dördüncü sırayı alır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Tunus nüfûsu, ülkenin yerlileri olan Berberîlerle Arapların karışımından ortaya çıkmıştır. Ayrıca safkan Berberîlerle, Araplar da sayıca önemlidir. Ülkede çok eskiden İspanya’dan göç eden Yahûdî azınlığı mevcuttur. Bağımsızlıktan sonra giderek azalan Fransızlar 60.000 civârındadır. Tunus’ta Türk asıllı âileler mevcut olup, Türk soylu olmak burada iftihar vesilesidir.
Tunus halkı ırkçı değildir. Halkın % 98’i Müslüman olup, geri kalanını Hristiyan ve Yahûdîler teşkil edir. Müslüman halkın hemen hemen hepsi sünnîdir. Çoğunluğu Malikî mezhebindedir. Tunus’ta Arapça konuşulur. Fransız işgâli çok sürdüğü için Fransızca bilenlerin sayısı da çoktur. Gazete ve dergilerin yarısı, Radyo ve TV’nin birer kanalları Fransızca yayın yapar.
Nüfûsun yaklaşık % 70’i kuzeyde yaşar. Nüfus dağılışı çok düzensizdir ve tarım kaynaklarına bağlıdır. Nüfus yoğunluğunun km2 başına 70 kişiden çok olduğu Mecerda ovaları ve Tunus bölgesi ve kıyılar en kalabalık kesimlerdir. Buna mukabil 2 kilometre kareye 10 kişiden az düşen bozkırlarda, özellikle yarı göçebeler yaşar. Tunus’un en önemli şehri başşehir Tunus olup, nüfûsu 1,5 milyona yaklaşmıştır. Diğer önemli şehirler Sefakis, Suse, Kayrevan ve Bizerte’dir.
Eğitimde Fransız sistemine bağlı kalınmıştır. İlkokullardan îtibâren öğretimin Arapça yapılması sağlanmışsa da üniversitede öğretim Fransızca olarak yürütülmektedir. Tunus Üniversitesine bağlı 9 fakülte, 3 enstitü ve 4 yüksek okulla yüksek tahsil yapılmaktadır. Tunus halkının % 62’si okuma-yazma bilmektedir.
Siyâsî Hayat
Tunus 17 vilâyete ayrılmıştır. Kânûnî sistemi İslâm kânunları veFransız medenî kânunu esas alınarak, Türk ve ABD örneği bir anayasa ile yürütülür. Seçimler her beş yılda bir yapılmakta olup, oy verme yaşı 21’dir. Temsilciler Meclisi(Millet Meclisi) 141 üyeden meydana gelmiştir. Cumhurbaşkanı beş senede bir halk tarafından seçilir. Anayasaya göre cumhurbaşkanı olan kişi arka arkaya birden çok dönem için seçilebilir. Tunus Birleşmiş Milletlere, Arap Birliğine ve Afrika Birliği Teşkilâtına üyedir.
Ekonomi
Tunus ekonomisi genel olarak tarıma dayanmakta olup, toplam nüfûsun % 50 ilâ 60’ı bu sektörde çalışmaktadır. Buğday, arpa, zeytin, nârenciye, meyve, sebze ve hurma başlıca tarım ürünleridir. Koyun, keçi, sığır ve kümes hayvanları yetiştirilen başlıca hayvanlardır. Son yıllarda balıkcılık önemli bir gelir kaynağı hâlini almıştır.
Turizm mâdencilik, yiyecek, konserve, tekstil, hafif sanâyi malları ve sun’î gübre ana sanâyi kollarıdır. Ülkede tarım ürünlerine dayalı sanâyi kollarının geliştirilmesine çalışılmaktadır. Yerli hammaddelerden fosfatın bütün işlenme safhalarının Tunus’ta gerçekleştirilmesi için büyük çaba harcanmaktadır. Tunus mâdenlerini işleyecek kadar yeterli sayıda tesise sâhip değildir. Gerek istihdam ve gerekse ihrâcat imkânlarının artması için îmâlât sanâyiine büyük önem verilmektedir.
Tunus’un ithâl ettiği belli başlı mallar, sanâyi malları, tarım âletleri, tüketim, yiyecek, giyecek ve enerji malzemeleridir. Fosfat, petrol, zeytinyağı, nârenciye, demir cevheri, balık ve tekstil ana ihraç mallarıdır.
Tunus en çok Fransa, İtalya, Birleşik Almanya ve ABD ile ticâret yapar. Kuveyt, Suudi Arabistan, ABD, Kanada ve BirleşikAlmanya yardım aldığı başlıca ülkeler arasındadır.
Tunus’ta karayollarının uzunluğu 17.220 km, demiryolları ise 2189 km’dir. Ülkede dört ana liman olan Tunus, Bizerte, Sousse ve Sefakis’a ilâve olarak çok sayıda ikinci derecede liman vardır. Tunus yakınındaki El-Auina Havaalanı büyük, milletlerarası bir havaalanıdır. İç havayolları Tunus’un belli başlı şehir merkezlerini birbirine bağlar.
Alışveriş
Tunus hemen her köşesinde satılan otantik ürünleriyle bir alışveriş cenneti adeta. İşlemeli uzun elbiseleri, dantel gibi örülmüş kuş kafesleri, kumaşları, eşarpları,rengarenk seramikleri, halıları ve kilimleri ile egzotik dünyasını yansıtıyor.araç kiralama tunus rent acar ugun şart lar sunar.
Hammanet
Başkent Tunus’ a yaklaşık 80 km mesafede bulunan Hammamet, ince kum plajları ile Tunus’ un en önemli tatil merkezlerinden biridir. Tamamen turizmle yaşayan bir sahil kenti yapısına sahiptir. Denizin kıyısında yükselen Hammamet Kalesi, hemen altındaki kapalı çarşısı plajla iç içe barınmaktadır. Kale, içinde bulunan yöresel, el yapımı hatıra eşyaların satıldığı tipik mağazaları ve balık restoranlarıyla ünlüdür. Kent merkezinin güneyindeki Yasmine Hammamet turistik bölgesi ve içindeki marinası, Medina: Tunus ve Akdeniz tarihinin değişik dönemleriniz anlatan eski şehir, modern Talasa Terapi merkezleri, casinolar ve lüks otel zincirleri ile Tunus yaşayabileceğiniz bir tatil cennetidir.
Sousse
Başkent Tunus’a yaklaşık 140 km mesafede bulunan Sousse, ülkenin 3. büyük şehri ve belki de Tunus sahillerinin en sevimli, en güzel merkezlerinden biridir. Sahil boyunca dizilmiş lüks otellleri, Talasa terapi ve golf merkezleri, küçücük limanı, çarşısı, restoranları ve cafeleri ile minyatür bir kent gibidir. Şehir merkezinde bulunan Ribat, Medina, Souk, Abbasiler döneminde inşa edilmiş Büyük Cami şehrin tarihi yerleri arasında bulunmaktadır. Şehire 15 km uzaklıkta turizm merkezi ve marinası Port El Kantaoui bulunmaktadır.
Oteller kadar restoranlarda hayli zengin. Yerel tatların başı çektiği yemeklerde hoş baharat kokuları, acılı lezzetler, kuskus ve deniz ürünleri birbiriyle yarışıyor. Midye, kalamar,karides, ahtapot ve zengin balık çeşitleri Tunus sofralarının vazgeçilmezleri arasında. Yemek sonlarında sunulan naneli çaylarını,üzüm,kavun ve karpuzun inanılmaz tadını ve birbirinden lezzetli tatlılarını tadabilirsiniz. Tnus’un sofraları da, tıpkı yaşamı gibi Arap ve akdeniz lezzetlerinin hoş bir karışımı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder