14 Şubat 2015 Cumartesi

Hırvatistan tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri

Hırvatistan
Hırvatistan Balkan Yarımadasının kuzeybatısında yer alan bir Avrupa devleti. Kuzeybatısında Slovenya, kuzeyinde Macaristan, güneyinde Bosna-Hersek, batısında Adriya Denizi, kuzeydoğusunda Sırbistan yer alır.
Hırvatlar, günümüzde Ukrayna toprakları içinde bulunan Yuğni ve Dinyeper nehirleri arasında kalan Beyaz Hırvatistan'dan 6. yüzyılda göç ederek eski Roma illeri olan Pannonia ve Dalmaçya'ya yerleştiler. Dalmaçya'ya yerleşen Hırvat kabileleri Prens Trpimir idâresinde birleştiler.

Yedinci asırda Katolikliği benimseyen Hırvatlar ile Ortadoks olan komşuları Sırplar arasında sürekli bir mücâdele oldu. Bütün Hırvat topraklarına hâkim olan Kral Tomislav 925 senesinde kendini Hırvatistan kralı îlân etti. Tomislav Bulgarlar, Macarlar ve Bizanslılarla savaşmak mecburiyetinde kaldı. Hâkimiyetini Bosna, kıyı şehirlerine ve adalara kadar genişletti. Kral Kreşimir zamanında Hırvatistan Bizans hâkimiyetini kabul etti. Macaristan Kralı I. Ladislas 1091'de Hırvatistan'ın büyük bölümünü ele geçirdi. Son olarak seçilen Hırvat Kralı Petar Svacié, Macarlarla savaşırken 1097'de öldü. Macaristan Kralı Kalman 1102'de Biograd na Morida Hırvatistan kralı olarak taç giydi.

Bu târihten îtibâren Macaristan ile olan birlik sekiz yüz yıl devam etti. Bu birlik döneminde kendi meclisi bulunan Hırvatistan'da idâreden ban ismi verilen kralın yerel temsilcisi sorumluydu. Varna (1444) ve İkinci Kosova (1448) muhârebeleri sonunda Osmanlı Devleti, Hırvatistan'ın güney bölümünü hâkimiyeti altına aldı. Mohaç Meydan Savaşında (1526) Macaristan Kralı Lajos mağlup olunca, Hırvat topraklarının büyük bölümü Osmanlı hâkimiyeti altına girdi. On altıncı asrın sonlarına kadar Hırvatistan sancak beyleri tarafından idâre edildi. 1583'te eyalet durumuna getirilerek beylerbeylerinin idâresine verildi.

İkinci Viyana Kuşatmasının ardından, Osmanlı Devletinin Avrupa'da gerilemesinden faydalanan Avusturya, Prens Eugéne komutasındaki orduları ile Hırvatistan topraklarını işgal etti (1697). Karlofça Antlaşmasıyla Besarabya'dan çekilen Osmanlılar, Pasarofça Antlaşmasıyla da Sava Nehrinin güneyinde kalan toprakları kaybettiler. Böylece Hırvatistan'daki Osmanlı hâkimiyeti son bulmuş oldu. Osmanlıların bölgeyi bırakmalarından sonra Hırvat toprakları özellikle Hırvat olmayan soylulara verildi.

On sekizinci asrın sonlarına doğru Avusturya'nın mutlakiyetçi idâresi Macar ve Hırvat soyluları birbirine yaklaştırdı. Hırvat Meclisi 1790'da Macar Meclisi menfaatine bâzı yetkilerinden vazgeçti. Napoleon I, 1805'te Hırvat ve Sloven topraklarını İllirya eyâletine kattı isede bu toprakları 1813'te kaybetti. 1822'de eski sınırlarına kavuşan Hırvatistan, Macaristan ile bağlarını yeniden kurdu. Bölge 1849'da Avusturya taht topraklarına katıldı. Hırvatistan 1868'de özerk statülü Macar taht toprağı îlân edilerek Hırvatistan-Slovenya Krallığı adını aldı.

Birinci Dünya Savaşının ardından Hırvat Meclisi, 29Ekim 1918'de Avusturya ve Macaristan ile olan bağlarını kopararak bağımsızlığını ve Sırp, Hırvat, Sloven krallığına bağlandığını îlân etti. Bu krallık daha sonra Yugoslavya adını aldı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Yugoslavya'nın Almanya tarafından işgal edilmesinden bir süre sonra, 10 Nisan 1941'de Zagreb'de bir Bağımsız Hırvatistan Devletinin kurulduğu îlân edildi. Bu devlet İtalya veAlmanya tarafından hemen tanındı.

Devlet; Slovenya, Bosna-Hersek ve Dalmaçya'nın bir bölümünü içine alıyordu. Yeni devletin başına getirilen, Ustana adlı Alman yanlısı terör örgütünün lideri Aute Paveliç aşırı zorbalığa ve şiddete dayalı bir diktatörlük rejimi kurdu. Savaş sırasında komünist partizanlar birçok bölgeyi ele geçirdiler. Bu bölgelerde "Ulusal Kurtuluş Konseyi" kurdular. Zagreb'in 1945'te partizanların eline geçmesinden sonra Konsey halk hükümeti hâlini aldı. Daha sonra bir halk cumhuriyeti olarak Yugoslavya ile birleşti.

1980'li yılların sonlarında görülen komünist ülkelerdeki demokratikleşme hareketi Hırvatistan'da da etkili oldu. 1989'da Sırbistan ile Hırvatistan ve Slovenya'nın ilişkileri bozuldu. Aynı sene Hırvatistan Komünist Partisi kongresinde çok partili sisteme geçme kararı alındı. Nisan 1990'da yapılan seçimleri Hırvatistan Demokratik Birliği kazandı. Hırvatistan 1991 Temmuzunda bağımsızlığını îlân etti. Bunu eski Yugoslavya'yı meydana getiren Cumhûriyetler tâkib etti. Yugoslav ordusunun desteğini alan Sırp çeteleri Slovenya ve Hırvatistan'a karşı saldırıya geçti. 1992'de Slovenya ve Hırvatistan ile Sırplar arasında barış sağlandı ise de arasıra çatışmalar sürmektedir.
Fizikî Yapı
Ülke toprakları; Dalmaçya, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Avusturya toprağı olan Istria'nın büyük bölümü ve eskiden Macaristan'a âit olan Slovenya topraklarını içine alır. Doğuda Tuna, Drova ve Sava ırmakları arasında kalan verimli ovalardan başlayıp, batıda Adriya Denizi boyunca Karadağ'a kadar bir hilal şeklinde uzanır. Dinar Alpleri güneybatı topraklarını engebelendirir. Dalmaçya kıyıları açıklarında kıyıya paralel birçok ada vardır.

İklim
Istria Yarımadası ile Dalmaçya kıyılarında Akdeniz iklimi hüküm sürer. Buralarda yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. İç kesimler ve dağlık bölgelerde iklim daha serttir.

Tabiî Kaynakları
Mâdenler: Medjimurjo ve Slovenya'da petrol, Dalmaçya'da ise kömür ve boksit yatakları vardır.

Bitki örtüsü ve Hayvanlar: Ülke topraklarının % 37'si ormanlarla kaplıdır. Kıyı bölgesinde yaygın olarak maki örtüsü görülür. Ormanlarda çok çeşitli yabanî hayvan yaşar.

Nüfus ve Sosyal Hayat
Nüfûsu yaklaşık 4.808.000 olan Hırvatistan'ın yüzölçümü 56.538 km2dir. Nüfus yoğunluğu 85'tir. Hırvatlar ülke nüfûsunun % 75'ini meydana getirir. Sırplar ise % 12'sini teşkil eder. Halkın yaklaşık % 77'si Katoliktir. Nüfûsun % 51'i şehirlerde yaşar. Başkent Zagrep dışında başlıca şehirleri Rijeka, Fiume, Zadar, Sibenik, Dubrovnik'tir. Eğitim gelişmiş olup, çok yaygındır. Okur-yazar oranı % 99.4 civârındadır. En önemli yüksek öğretim kurumu Zagrep Üniversitesidir.

Ekonomi
Hırvatistan ekonomisi tarım ve sanâyiye dayalıdır. Ekonomisi İkinci Dünyâ Savaşı öncesine kadar tarım ve sığır besiciliğine dayanırken, savaş sonrası, sanâyi hızla gelişti. Ülkenin çeşitli yerlerinde çıkarılan petrol işletilmektedir. Başkent Zagreb önemli sanâyi merkezidir. Varazdin ve Karlovak'ta dokuma, Petrinija ve Koprivnica'da besin, Sisak'ta demir-çelik, Kutina'da kimyâ sanâyileri gelişmiştir. Geniş ovalardan meydana gelen Slovenya büyük tarım sanâyi kombinalarını kapsayan zengin bir tarım bölgesidir. Gemi taşımacılığı ve turizm önemli gelir kaynaklarındandır. 1991'de başlayan iç savaş turizme büyük sekte vurmuştur. İç savaş dolayısıyle ekonomi ve turizmdeki istikrarsızlık ve gerileme devam etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder