29 Ağustos 2017 Salı

İstanbul’un Tarihi Vefa Bozacısı Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Boza, darı irmiği, su ve şekerden üretilen alkolsüz, hafif mayalı bir içecektir. Bilinen en eski Türk içeceğinden biri olan boza, özellikle kış aylarında tüketilir. Bir de Ramazan kışa denk geldiyse tüketimi iyice artar. İçinde bulunan mayanın da getirisi olarak emziren annelerin süt yapımından, zihin açıcı özelliğine kadar birçok alanda da sağlığa faydası var.

Hatta boza, nitrozamin gibi kanserojen maddelerin vücuttaki oluşumunun önlenmesine yardımcı olur. Karbonhidrat ve proteinin yanı sıra birçok besin öğesini içeren boza besleyici özelliği nedeniyle “sıvı ekmek” olarak da bilinir. “boooozaaa.. boozaaa .. ”

Hepinizin aklında bir ses bir görüntü canlanmış olmalı. O soğuk kış gecelerinde sırtında ki bakır güğüm ya da ibrikle beraber sokakları teker teker dolaşıp bağırırdı. Birçoğumuz zevkle almaya inerdik. Kaplar bozacıya verilir ve bozacı ibriğinden bozasını doldururdu. Daha sonra da evlerde bardaklara konulup bir tutam da tarçınla beraber servis edilirdi. Yanında leblebi de varsa alınan zevk iki katına çıkardı.

Boza içmeyi seviyorsanız uğramanız gereken bir bozacıdan bahsedeceğim size. Eğer hiç denemediyseniz mutlaka ama mutlaka gitmeniz gereken bir yer Vefa Bozacısı. Vefa Bozacısı’nın adını sağda solda görmüş veya duymuş olabilirsiniz.

Ürettikleri bozanın lezzetinden ötürü Türkiye de adı duyulmuş bir mekân kendisi. Dükkâna girer girmez dokusuyla geçmişin izlerini içinizde hissedebileceğiniz neredeyse hiç bozulmamış bir yer diyebiliriz.  İçerisinde sakladığı ve biriktirdiği tarihi günümüzde bir tarihi eser edasıyla korumakta.

Geçmişimizden gelen ve gelenekselleşmiş bir Türk içeceği olan bozanın günümüzdeki bilinen tadına getiren kişi Hacı Sadık Bey aynı zamanda Vefa Bozacısı’nda kurucusudur. 1870 yılında Arnavutluk Prizren’den İstanbul’a gelir. O dönemlerde sokaklarda 200’ e yakın sokak satıcısı tarafından farklı farklı tatlarda boza satılmaktadır. Kendi evinin altında bir imalathane açarak burada boza üretimine başlar. Bugünkü haliyle yani koyu kıvamlı ve açık sarı renkli çok hafif ekşimsi lezzeti keşfeder.

Altı yıl boyunca kış geceleri saray ve çevresinde satarak geçimini sağlar. Çevresinden aldığı beğeniler ve destekler üzerine 1876 yılının eylül ayında İstanbul’daki Vefa semtinde boza ürünün ilk resmi dükkanını açar. Bulunduğu semtten ötürü adı “Vefa Bozacısı” olur. Hacı Sadık Bey yıllar boyunca bozasını kıvamını ve kalitesini korumak amacıyla kendi elleriyle üretir ve daha sonraki zamanlarda oğlu İsmail Hakkı Vefa ile beraber üretirler.

1933’de Hacı Sadık, 1944’te de kardeşi Hacı İbrahim vefat eder. Onların yerine İsmail Hakkı Bey geçer. Tek başına imalatta zorlandığı ve daha standart üretim sağlayabilmek için bir torna ustasıyla beraber özel bir makine ürettir. 1928 yılından bu yana hala bu makine kullanılmaktadır.

Bu mekanla ilgili bir başka anı ise 18 Kasım 1937 tarihinde, Yaveri Salih Bozok’un anlatımı üzerine Atatürk de bu mekanı çok sevenler arasındaymış ve aklına geldiği anda soluğu hemen burada alırmış. Bu nedenle dükkâna girdiğinizde mermer duvarda Atatürk portresiyle beraber boza içtiği bardağı görebilirisiniz.

Hacı Sadık Bey ile başlayan bu yolculuk, bugün de 4. Nesil aile fertleriyle bozanın geleneksel damak tadını ve kalitesini korumak amacıyla devam ettirilmekte. Günümüzde burası, Vefa Lisesinin köşesinde olan, tarih kokan ve boza içebileceğiniz yer.

Artık İstanbul’un yerlisi için alışkanlık olarak gittiği, yabancısının ise tarihi görmek ve bozanın tadına bakabilmek için gittiği bir yer olmuş durumda Vefa Bozacısı. Eğer İstanbul’a yolunuz düşerse mutlaka gitmenizi öneriyor ve boza almadan hemen önce leblebinizi de almanızı tavsiye ediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder