12 Şubat 2015 Perşembe

Eskişehir tatili turistik mekanları otelleri ve leziz yemekleri

Eskişehir
Eskişehir Türkiye'nin en hızlı kalkınan illerinden biridir. 29°58’ ve 32°04’ doğu boylamları ile 39°06’ ve 40°09’ kuzey enlemleri arasında kalan il toprakları, Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey yarımkürede, Avrupa ve Asya kıtalarının kesişme noktasında bulunan bir ülke. Ülke topraklarının büyük bir bölümü Anadolu yarımadasında, kalanı ise Balkan Yarımadası'nın uzantısı olan Trakya'da bulunur. Ülkenin üç yanı Akdeniz, Karadeniz ve bu iki denizi birbirine bağlayan Boğazlar ile Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir. Komşuları Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye'dir.
Ankara, Ankara Türkiye Cumhuriyetinin başkenti ve ikinci büyük şehri. Nüfus bakımından İstanbul'dan, yüzölçümü bakımından da Konya'dan sonra ikincidir. Bolu, Çankırı, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Aksaray ve Eskişehir arasında yer alır. 38°33' ve 40°47' kuzey enlemleri ile 30°52' ve 34°06' doğu boylamları arasındadır. Batıdan doğuya, kuzeyden güneye transit yolların düğüm noktasıdır.
Afyonkarahisar, Afyonkarahisar Şifalı kaplıcaları, kaymak şekeri ve haşhaşı ile tanınan il. Afyon'a komşu iller arasında Eskişehir, Kütahya, Denizli, Uşak, Burdur, Isparta ve Konya yer alır. 29° 40' ve 31° 43' doğu boylamları ile 37° 45' ve 39° 17' kuzey enlemleri arasındadır. Ege Bölgesi’nin Akdeniz’e ve İç Anadolu Bölgesi'ne açılan kapısı ve önemli bir kültür merkezidir.
Kütahya, Kütahya rengârenk çinileriyle, Türkiye’nin çini atölyesi olarak bilinen, şifalı kaplıcaları ile meşhur, millî târihimizde müstesnâ bir yeri bulunan, Ege bölgesinin İçbatı Anadolu bölümünde yer alan il. 38o 70’ ve 39o 80’ kuzey enlemleri ile 29o 00’ ve 30o 30’ doğu boylamları arasında yer alır.
Bilecik ve Bilecik, Osmanlı Devletinin temellerinin atıldığı, Marmara, Ege, İç Anadolu ve Batı Karadeniz bölgelerinin kesiştiği bir kavşak noktasında bulunan bir ildir. 39°39' ve 40°31' kuzey enlemleriyle 29°43' ve 30°40' doğu boylamları arasında bulunan Bilecik; Sakarya, Bolu, Eskişehir, Kütahya ve Bursa arasında yer alır.
Bolu illeri ile çevrilidir. Topraklarının büyük kısmı Bolu orman, göl, kaplıca, dağ ve denizlerin kucaklaştığı, tabii güzellikleri ile ünlü, Türkiye'nin Batı Karadeniz bölgesinde yer alan bir il. Sakarya, Bilecik, Eskişehir, Ankara ve Çankırı illeri ile çevrili olup 45°15' ve 41°05' kuzey enlemleri ile 39°29' ve 32°37' doğu boylamları arasında yer alır. Trafik kod numarası 14'tür.
İç Anadolu bölgesinde kalmasına rağmen, İÇ ANADOLU BÖLGESİ Orta Anadolu adıyla da bilinen ve Doğu Anadolu Bölgesinden sonra 2. büyük coğrafi bölgemiz olan İç Anadolu'nun yüzölçümünün genişliğine oranla nüfusu fazla değildir. Marmara Bölgesi'den iki kat geniş olan bu bölgede Marmara Bölgesi kadar nüfus yaşar. Anadolu’nun çeşitli bölgeleri arasındaki yollar İç Anadolu’dan geçtiği için bu bölge eski yerleşme alanı olmuş ticaret yolları üzerinde yer alan yörelerde, yerleşme alanları büyüyerek büyük kentler haline dönüşmüştür.
Seyitgazi ilçesinde küçük bir alanı, Seyitgazi (Antik Çağda Nakoleia) Eskişehir'in 42km. güneyinde yer alan küçük bir ilçesidir.(1990'da 3100 nüfus)

İsmi, Arapların İslamiyeti Anadolu'ya yaymak üzere Bizans'a karşı verdiği mücadelerin birinde şehit düşen Seyyit Battal Gazi'den alır.
Sarıcakaya ilçesinin tamamı, Merkez ve bkz. Sarıcakaya,_Eskişehir
Mihalıççık ilçelerinin bir bölümü Mihalıççık Eskişehir'in ilçeleri.
Karadeniz bölgesinde kalır. Trafik numarası 26’dır.
İsminin Kökeni
İsmini Karadeniz'den alan bölge, Sakarya Ovası'nın doğusundan Gürcistan sınırına kadar uzanır. Büyüklük bakımından bölgelerimiz arasında 3. sırada yer alır. Doğu-batı genişliği en fazla olan bölgemizdir. Bu sebeple doğusu ile batısı arasında yerel saat farkı en fazla olan bölgemizdir.
Osmanlı Devletinin ilk kuruluş yıllarında büyük değer ve öneme sâhib olan bu şehre “Sultanönü” ismi verilmiştir. Bilâhare değerini kaybeden şehir, terk edilmiş görünümü almış ve eski şaşaalı günlerini özleyen halk bu şehre “Eskişehir” demeğe başlamıştır. Asıl ismi olan “Sultanönü” unutulmuştur. Frigyalılar zamânında kurulan târihî “Dorylaion” harâbelerine bakarak bu şehre “Eskişehir” denildiği de kuvvetli rivâyetler arasındadır.
İlçeleri

Eskişehir ilinin ilçeleri; Alpu, Beylikova, Çifteler, Günyüzü, Han, İnönü, Mahmudiye, Mihalgazi, Mihalıcçık, Sarıcakaya, Seyitgazi ve Sivrihisar'dır.
Alpu: Alpu İlçesi; doğuda Beylikova, batıda Merkez İlçe, kuzey batıda Sarıcakaya, güneyinde Mahmudiye, kuzeyde ise Ankara ile çevrilidir. Belediye teşkilatının kuruluşu 1955’tir. 1987 yılında ilçe olmuştur. Nüfusu 2000 yılı sayımına göre 16.718 olup, nüfusun 11.003’ü (%65.9) köylerde, 5.715’i (%34.1) ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe halkının geçim kaynağı ağırlıklı olarak tarım, orman ve hayvancılıktır. Toprakların büyük bölümünde şeker pancarı ekilidir. Dereköy mevkiinde ocaklardan çıkarılan lületaşı ham veya işlenmiş olarak satılmaktadır.
İlçede yaklaşık 250 aileden oluşan gümüş işleme ustaları “Savat” adı verilen sanatı sürdürmektedirler. “Savat” gümüş üzerine siyah savat çamuru ile yapılan bir süsleme tekniğidir. Siyah-Beyaz bir renk ile gümüş eşya ayrı bir güzellik kazanır. İlçenin 16 km. güneydoğusunda ki Uyuzhamam köyündeki kaplıca suyu deri hastalıklarına iyi gelmektedir.
İlçe, ilk çağlardan itibaren Hititliler ve Friglerin yerleşimine sahne olmuştur. 1071’deki Malazgirt Savaşından sonra, Selçuklu Uç Beylerinden Bozhan, halen ismi Bozan olan kasabanın bulunduğu yere bir han yaptırır ve altı haneyi buraya yerleştirir. Altı-Altu-Alpu olarak değişime uğrayarak bugünkü adını almıştır.

Beylikova: Beylikova ilçesi, doğuda ve kuzeyde Mihalıççık, güneyde Sivrihisar ve Mahmudiye, batıda Alpu ilçeleri ile çevrilidir. Nüfusu 2000 yılı sayımına göre 10.502 olup, nüfusun 5.069’u (%48.2) köylerde, 5.433 kişi (%51.8) ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe halkının en önemli geçim kaynağı , tarım ve hayvancılıktır. Toprakların büyük bölümünde şeker pancarı ekilidir.
Her yıl Haziran-Temmuz aylarında Süt Şenliği yapılır. Porsuk Nehri kıyısında yer alan ilçenin içinden Eskişehir-Ankara demiryolu hattı geçmektedir. İlkçağda Frig ve Roma egemenliğindeki ilçe, Selçuklular döneminde büyük bir at yetiştirme merkezi olduğu için Beylikahır olarak adlandırılmış, 1985 yılında ismi Beylikova olarak değiştirilmiştir.

Çifteler: Çifteler ilçesi; doğuda Sivrihisar, batıda Seyitgazi, güneybatıda Han, kuzeyde Mahmudiye, güneyde Afyon ile çevrilidir. 1951 yılında ilçe olmuştur. Nüfusu 2000 yılı sayımına göre 18.576 olup, 6.674’ü (%35.9) köylerde, 11.902 kişi (%64.1) ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe halkının en önemli kaynağı tarım ve hayvancılıktır. İlçedeki su ürünleri istasyonunda aynalı sazan, alabalık ve pekin ördeği yetiştirilmektedir.
İlçeye yerleşim antik çağlarda Frig ve Roma uygarlıklarına kadar uzanır. İlçe sınırları içerisinde çok sayıda höyük bulunmaktadır. Osmanlı Devleti zamanında tahıl gereksinimini karşılayan önemli merkezlerden biriydi. 1795 yılında düzenli yerleşim ile Çifteli adı Çiftlük-ü Humayun olur. 19. yüzyılın başlarında Çifteevler olarak değişen isim zamanla Çifteler olur.
Sakarya Nehrinin doğduğu yer olan Sakaryabaşı Çifteler’in 2 km. güneyinde yer alır. Kaynak güzel bir göl oluşturur. Rengarenk bitkileri ve balıkları ile doğal bir akvaryum gibidir. Sakaryabaşı’nda turizm hareketliliğine cevap verebilecek konaklama, balık lokantaları, çay bahçeleri, günübirlik piknik ve mesire alanları ve doğal yüzme havuzu vardır.

Günyüzü: Günyüzü ilçesi, doğuda Ankara, batıda Sivrihisar, güneyde ise Konya ile çevrilidir. Belediye teşkilatı 1972 yılında kurulmuş, 1990 yılında ilçe olmuştur. Nüfusu 2000 yılı sayımına göre 16.435’tir. Nüfusun 11.737’si (71.4) köylerde, 4.698’sı (%29.6) ilçe merkezinde yaşamaktadır. En önemli geçim kaynağı, tarım ve hayvancılıktır. İlçeye bağlı Kayakent Kasabası, Kuzuören,Kavacık ve Gecek köylerinde kök boya kilim dokumacılığı yapılmaktadır. İlçe’deki Arayit Dağı eteklerindeki küçük vadilerde Frig yerleşmeleri ve kaya anıtları bulunmuştur.
Daha sonra ilçe Roma-Bizans yerleşimine sahne olmuştur. 1071 yılındaki Malazgirt Savaşı’ndan sonra 1150 yıllarında ayrı bir yerleşim merkezi olarak (Kozağacı) adı ile anılmaktadır.

Han: Han ilçesi; doğuda Çifteler, kuzey ve batıda Seyitgazi, güneyde Afyon iliyle çevrilidir. Belediye teşkilatı 1967 ‘de kurulmuş, 1990 yılında ilçe olmuştur. Nüfusu 2000 yılı sayımına göre 3.706 olup, nüfusun 1.634’ü(%44.1) köylerde, 2.072’si (%55.9) merkezde yaşamaktadır. En önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.
İlçe hayli yoğun bir tarihi yerleşime sahne olmuştur. Yazılıkaya-Midas Kenti dahil birçok Frig eserine, Roma-Bizans , Osmanlı Uygarlıklarına ait yerleşim yeri ve kültür varlıklarına sahiptir.
IV.Murat döneminde, Vezir-i Azam Hüsrev Paşa Bağdat Seferi’ne giderken bölgenin önemini kavramış ve buraya bir kervansaray, cami, hamam ve çeşmeler yaptırılmasını istemiştir. Han-i Hüsrevpaşa olarak adlandırılan ilçe, adını buradan almıştır.
Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde: “Eskişehir’i geçip menzil-i Seyitgazi’ye ondan sonra Han-i Hüsrevpaşa’yı geçip...” ifadesi o dönemin kervan yolunda Han’ın Seyitgazi’den sondaki önemli bir konaklama noktası olduğunu göstermektedir.

İnönü: İnönü ilçesi doğuda merkez ilçe, güneyde Kütahya, güneybatı, batı ve kuzeyde Bilecik iliyle çevrilidir. Belediye teşkilatının kuruluşu 1884 yılına uzanır. 1987 yılında ilçe olmuştur. Nüfusu 2000 yılı sayınına göre 9.328 olup, nüfusun 4.157’si (%44.5) köylerde, 5.171 kişi (%55.5) ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe halkının en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. İlçenin, yoğurt ve kaymağı meşhurdur. İnönü ovasına hakim tepelerin üzende yer alan in’ler, korunma kolaylıkları dolayısıyla doğal birer kale görevi görmekteydi. Kanuni Sultan Süleyman 1533-1536 Irak Seferi’ne giderken İnönü’de konaklar.Matrakçı Nasuh; altta İnönü, ortada Bozüyük ve Derbend-i Ermeni(Osmanlı döneminde Ermeni Derbendi denen dağ geçidi, günümüzde ilçe merkezi olan Pazaryeri kasabasının bulunduğu yer), üstte Zincirlikuyu olmak üzere minyatür resmeder. Bu minyatür bize İn’lerin o tarihte bile önemini koruduğunu göstermektedir.
Atatürk’ün emirleriyle kurulan Türk Tarih Kurumu, Anadolu’nun karanlıkta kalan geçmişini ortaya çıkarmak için başlattığı çalışmaların bir kısmını da İnönü civarında sürdürmüştü. Bu mağaralarda 1938 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yapılan kazılar sonucunda Bakır Çağı’nda tarihlenen kap-kacak ve Frig, Bizans ve Osmanlı dönemi keramikleri bulunmuştur. Kurtuluş Savaşı sırasında, I.İnönü(9-10 Ocak 1921) ve II.İnönü(31 Mart – 1 Nisan 1921) zaferlerinden sonra Atatürk tarafından, savaşları idare ettiği yer olan İnönü beldesinin adı, İsmet Paşa’ya soyadı olarak verilmiştir.

Mahmudiye: Mahmudiye ilçesi; kuzeyde Merkez İlçe, Alpu, kuzeydoğuda Beylikova, doğuda Sivrihisar, güneyde Çifteler, batıda Seyitgazi ile çevrilidir. 1940 yılında Belediye Teşkilatı kurulmuş, 1954 yılında ilçe olmuştur. Nüfusu 2000 yılı sayımına göre 10.093 olup, nüfusun 4.982’si (%49.3) köylerde, 5.111’i(%50.7) ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe halkının en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.
Eski çağlarda Hitit ve Frig uygarlıklarının yerleşimine sahne olan ilçede Roma-Bizans dönemlerine ilişkin kalıntılar bulunmuştur.
İlçe Osmanlı döneminde önem kazanmış, orduya at yetiştiren hara’nın kurulması ile daha da gelişmiştir. 1815 yılında II.Mahmud’un emri ile kurulan Çiftlik-i Hümayun’da tarımsal faaliyetler, at ve koyun yetiştiriciliği ağırlık kazanmıştır. Bu nedenle ilçeye Mahmudiye adı verilmiştir. Günümüzde Anadolu Tarım İşletmesi adını alan kuruluş ülkenin yarış atı ihtiyacını karşılayan önemli birkaç merkezden biridir.

Mihalgazi: Mihalgazi ilçesi; doğuda Sarıcakaya İlçesi, batı ve kuzeyinde Bilecik, güneyinde Merkez İlçe ile çevrilidir. Belediye teşkilatı 1967 yılında kurulmuş, 1991 yılında ilçe olmuştur. Nüfusu 2000 yılı sayımlarına göre 14.057 olup, nüfusun 6.444’ü (%45.8) köylerde, 7.613’ü (%54.2) ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe halkının en önemli geçim kaynağı meyve ve sebze üreticiliğidir. Coğrafi konumu nedeni ile ilçe yazlık ve kışlık sebze yetiştiriciliğinde ve seracılıkta gelişme kaydetmiştir.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun öncesinde Ertuğrul Gazi’nin yönetiminde Sakarya Nehri boylarındaki yöre 1292’de müslümanlığı seçerek Osmangazi ile birlikte çok sayıda sefere katılan eski Harmankaya Tekfuru Köse Mihal’in yönetimine verilmiştir. Köse Mihal’in halk arasında bilinen adı olan Abdullah Mihalgazi ilçeye ad olarak verilmiştir. Sakarılıca Kaplıcaları 55 derece ısısı ve 11lt/sn.su debisi ile romatizma ve birçok hastalıklara iyi geldiği için çok sayıda ziyaretçi ağırlamaktadır.

Mihalıççık: Mihalıççık İlçesi, kuzeyde ve doğuda Ankara, batıda Beylikova ve Alpu, güneyde ise Sivrihisar ile çevrilidir. 1925 yılında Eskişehir’e bağlanmıştır. Nüfusu 2000 yılı sayımına göre 18.696 olup, nüfusun 13.990’ı(%74.8) köylerde, 4.706’sı(%25.2) ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe halkının en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.
İlkçağlarda ki Frig yerleşiminin izleri olmasına karşın ikincil derecedeki yollar üzerinde bulunması nedeniyle ancak Osmanlı döneminde önem kazanmış, Osman Bey tarafından Köse Mihal’in yönetimine verilen ilçe, torunu Gazi Mihal dolayısıyla Mihalıççık adı ile anılmaya başlandı. Anadolu’nun en önemli ozanlarından Yunus Emre ‘nin doğduğu yer olan Sarıköy(bugünkü Yunus Emre Köyü) Mihalıççık İlçesi sınırları içerisindedir. 6-10 Mayıs Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası olarak kutlanmaktadır.
Mihalıççık’a 12 km. uzaklıktaki Sorkun köyünde halkın tümü çömlekçilikle uğraşmaktadır. Yüzyıllar öncesinin yöntemlerini kullanmaları dolayısıyla dünyanın her yerinden gelen bilim adamlarınca araştırmalar yapılmaktadır.

Sarıcakaya: Sarıcakaya ilçesi, doğudan Ankara, batıda Mihalgazi,kuzeyde Bolu, kuzey batıda Bilecik, güneyde ise Merkez İlçe ile çevrilidir. 1958 yılında ilçe olmuştur. Nüfusu 2000 yılı sayımına göre 11.470 olup, nüfusun 6.024’ü (%52.5) köylerde, 5.446’sı (%47.5) ilçe merkezinde yaşamaktadır. İlçe halkının en önemli geçim kaynağı sebze ve meyve üretimidir. Seracılık ve ipek böceği yetiştiriciliği de yaygındır. İlçe merkezinin 13 km. doğusundaki Laçin Köyü’nde maden suyu kaynakları bulunmaktadır.
Sakarya Nehri boyunca düzenli yerleşim 1460 yıllarına kadar uzanır. İlçe merkezindeki bu günkü Sarıkaya ve Camikebir mahallelerinin birleşmesiyle bugünkü Sarıcakaya ilçesi oluşmuştur.

Seyitgazi: Seyitgazi İlçesi; kuzeyde Merkez ilçe, kuzeydoğuda Mahmudiye, batıda Kütahya, güneyde Afyon, doğuda Çifteler ve Han ile çevrilidir. 1922 yılında ilçe olmuştur. Nüfusu 2000 yılı sayımına göre 21.671 olup, nüfusun 18.379’u(%84.8) köylerde ve beldelerde, 3.292’si (%15.2) ilçe merkezinde yaşamaktadır. En önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.
İlçe ilkçağlarda hayli yoğun bir Hitit-Frig yerleşimine sahne olmuştur. Nakoleia adı ile Roma-Bizans döneminde önemli bir karakol haline gelmiştir. M.S. 740 yıllarında bölgeye yapılan Arap akınları sırasında İslam kahramanlarından Seyyid Battal Gazi Şehit olmuştur. Ve adı İlçeye verilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman 1533-1536 Irak Seferine giderken ordu Seyitgazi’de konaklar ve Matrakçı Nasuh, Seyitgazi’nin minyatürünü resmeder. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde(17.yüzyıl ortaları) Seyitgazi hakkında şu bilgiler geçer.”... burada Seyyid Battal Gazi de gömülüdür. Rum harplerinde şehit olmuştur... Hacı Bektaş Veli’nin onayı ile bin adet ev halkı iskan edilerek, büyütülmüştür...”
Seyyid Battal Gazi Kimdir? Ünlü İslam Komutanının 8.yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. İslam ordularının Bizans’a karşı savaşlarında destanlaşmış varlıklar göstermiştir. Antakya,Şam yada Malatya doğumlu olduğu söylenir. İstanbul kuşatmasında (M.S.717-718) ve M.S.740’a değin seferlerdeki kahramanlıkları halk tarafından destanlaştırılarak anlatılmıştır. Afyonkarahisar yakınlarındaki bir savaşta şehit düşmüştür. İki büyük destana konu olmuştur. Arapça, “Zatü’l-Himme” ve Türkçe “ Battalname” adına 1207-1208 yıllarında alaaddin Keykubat’ın annesi I.Gıyaseddin Keyhüsrev’in eşi olan Ümmühan Hatun tarafından Bir külliye yaptırılmıştır. Ve kasabaya Seyitgazi adı verilmiştir.

Sivrihisar: Sivrihisar ilçesi, doğuda Günyüzü ve Ankara, batıda Çifteler ve Mahmudiye, kuzeyde Beylikova ve Mihalıççık, güneyde ise Konya ve Afyon ile çevrilidir. Nüfusu 2000 yılı sayımına göre 31.664 olup, 21.117’si (%66.7) köylerde, 10.547’si (%33.3) İlçe Merkezinde yaşamaktadır. İlçe halkının en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder